Conversations traduction Turc
1,975 traduction parallèle
All conversations, actually.
Aslında, tüm konuşmaları.
- I rarely had conversations..
- Bir kaç ilginç muhabbetimiz..
"Friend phone" conversations go like this :
Arkadaş telefonunda konuşmalar şöyle oluyor :
"Dad phone" conversations go like this :
Baba telefonunda konuşmalar şöyle oluyor :
As a spy, you get used to people having whispered conversations about you.
Bir ajan olarak insanların sizden sıkça fısıltıyla söz etmesine alışırsınız.
We drop a bug in those conversations, the cops are gonna have some easy listening.
Bu konuşmalara kulak misafiri olabilirsek polisleri de o kadar kolay ikna ederiz.
I'm starting to like our conversations.
Sohbetimizden hoşnut olmaya başladım.
Have you had any conversations with her about this investigation?
Onunla bu soruşturmayla ilgili bir görüşme yaptın mı?
I mean, you're part of everyone's intimate conversations, but somehow you're on the outside.
Yani, herkesin özel konuşmalarının bir parçası oluyorsun ama bir şekilde dışarıda kalıyorsun.
You know who has real conversations?
Kimler gerçek konuşmalar yapar biliyor musun?
Week before the hijacking show he had numerous conversations with Dickie.
Soygundan bir hafta önce defalarca Dickie ile konuştuğu görünüyor.
Well, given some of the conversations you and I have had recently, there's something you should hear before I have to speak to the press.
Son zamanlarda yaptığımız konuşmalardan bazıları sızmış basınla paylaşmak zorunda kalmadan önce duyman gereken bir şey var.
We do have conversations here.
Tamam hadi konuşalım.
Record our conversations?
Konuşmalarımızı kaydetmeni mi?
According to Petty Officer Craig's records, the other kids had phone conversations with him on a regular basis.
Craig'in kayıtlarına göre, diğer çocuklar telefonla temel sorular sormuş.
Conversations in this room are confidential, Mr Mallory.
Bu odada konuşulanlar, bu duvarlardan dışarı çıkmaz Bay Mallory.
I like grown-up conversations.
Büyüklere özel konuşmaları severim.
Yoo-hoo. [Indistinct conversations, glass chiming]
Huu-hu.
All those hours studying the scans, rehearsing the operation, and I never knew that she had a... a broken heart tattoo because of an old boyfriend, or that she fractured her arm horseback riding when she was a kid, or dozens of other things that her body revealed to me that... our conversations never did.
Taramalar için beklenen tüm o saatler boyunca yada ameliyat provalarında asla öğrenemedim onun... eski erkek arkadaşı yüzünden bir kırık kalbi olduğunu yada çocukken... attan düştüğü için kolunu kırdığını yada bunun gibi bir çok şeyi daha... hiç konuşmamız olmadı.
Mr. Sanchez, in previous conversations, do you recall stating that you were involved in an illegal operation?
Bay Sanchez, önceki görüşmemizde yasa dışı bir operasyonun içine sürüklendiğinize dair verdiğiniz beyanı tekrar söyleyebilir misiniz?
In previous conversations, you told me that you never wanted to return to Afghanistan.
Önceki görüşmemizde, bana Afganistan'a asla dönmek istemediğini söylemiştin.
Mr Sanchez, in previous conversations, do you recall stating that you were involved in an illegal operation?
Bay Sanchez, daha önceki görüşmelerde yasa dışı bir operasyona karıştığınızı hatırladığınızı belirttiniz mi?
It records conversations between the handsfree and the phone.
Kulaklık ile telefon arasında geçen konuşmayı kaydeder.
- All my conversations are on tape?
- Tüm konuşmalarım kaydediliyor mu?
So we may need some more conversations.
Biraz daha konuşmaya ihtiyaç olabilir.
I can't handle any more two-minute conversations, man.
İki dakika muhabbete bile katlanamayacağım, dostum.
Two-minute conversations.
İki dakikalık konuşmalarda.
But conversations with pilots, those are...
Ama pilotlarla konuşmalar uçar...
It's a good thing you tape all your phone conversations, huh?
Tüm telefon görüşmelerini kaydetmen iyi bir şey mi, he?
Those were some fun conversations.
Epey eğlenceli bir konuşmaydı.
And conversations with moralizing strangers do not make people change their behavior.
Yabancılarla ahlak dersi veren konuşmalar yapmak insanların davranışlarını değiştirmez.
- And, one more thing.. .you won't have long conversations with your grandma on the phone.
Ha bir de ayrıca anneannenle öyle uzun uzun konuşmuyorsun.
Our conversations usually end with you reading me my rights.
Genelde konuşmalarımızın sonu bana haklarımı okumanla biter.
All his face-to-face conversations are monitored.
Yüz yüze yapılan konuşmaların hepsi inceleniyor.
Cesare, I wish I were inside, listening to all the fascinating conversations.
Cesare, keşke içeride olsaydım. Büyüleyici konuşmaları dinleyebilirdim.
I will admit to conversations with della Rovere regarding the future of Italy, but...
Della Rovere ile İtalya'nın geleceği konusunda yaptığım konuşmaları inkar edemem ama...
- Sorry Danny, women's conversations.
Üzgünüm, Danny. İşimiz var
The conversations are endless, like a police interrogation.
Konuşmamız uzadıkça uzuyor, sanki polis sorgusuymuş gibi. Onu üzme.
You don't like starting conversations, do you?
Muhabbet açmayı pek sevmiyorsun, değil mi?
We spend our evenings having hushed conversations about supervillains and trading comic book references with george and katie.
Akşamlarımızı süper kötü adamlar hakkında gizli sohbetler ederek ve George ve Katie ile çizgi roman referansı alıp vererek geçiriyoruz.
Um, expensive, boring, brunch, feelings, responsibility, conversations, her parents, sex and the city DVDs...
Masraflı, sıkıcı, branç, duygusallık, sorumluluk iletişim, ailesi, sex and the city DVD'leri...
Oh, God, we need to set some ground rules for these conversations.
Bu konuşma için bazı kurallar koymalıyız.
I have been to many conversations with him.
Ben hoca efendinin sohbetlerine katıldım.
[Indistinct conversations continue] You had to stay here all night or what?
Bütün gece burada kalmak zorundasın yada değil?
The conversations began about the possibility of looking at another singer.
Başka bir solist aramakla ilgili konuşmalar başladı.
All the people in this group had conversations back in the day about this.
Eski günlerde gruptaki herkes bunun muhabbetini yapardı.
So all this time she was hearing conversations in the garden?
- Tüm bu zaman zarfında bahçedeki konuşmaları mı duyuyormuş?
[Indistinct conversations] Family emergency.
Ailevi bir durummuş.
[Indistinct conversations] Raffaele :
Bari'den geliyorum.
[Indistinct conversations] That's it. No more.
Bu kadar, daha fazla yok.
[Indistinct conversations continue] You said that already!
Bunu çoktan söyledin!