Corey traduction Turc
927 traduction parallèle
Get Dr. Corey.
Doktor Corey'i çağırın.
Jim Corey, next shooter.
Sıradaki atıcı, Jim Corey.
If I'm appointed administrator of the estate, I shall probably just call in Corey.
Tüm miras bana kalacaksa, büyük ihtimalle Corey'den yardım isterim.
You mean Lancaster Corey, the art dealer?
Sanat eseri satıcısı Lancaster Corey'den mi söz ediyorsunuz? Evet.
Lancaster Corey told me that you've already put in a bid for it.
Lancaster Corey bana, daha şimdiden o portre için bir fiyat teklifinde bulunduğunu söyledi.
Ann and Bullitt and Corey.
Ann, şirkettekiler ve Corey.
Gonna look mighty pretty in them curls of Corey Sue's.
Corie Sue'nun buklelerine çok yakışacak.
I wrote to Pa and Corey Sue.
Olanları, babama ve Corie Sue'ya yazdım.
Corey Sue's young. But Pa, guess he'll never get over it.
Corie Sue daha genç, ama babam... bunu asla atlatamayabilir.
What's with you, Corey?
Sorun ne, Corey?
Corey.
Corey.
End of the line, Corey.
Yolun sonu, Corey.
Anyone asks for me, my name is Corey. I'll be over there.
Eğer birisi beni sorarsa, adım Corey.
My friend has to know quick if you can handle his affair.
Arkadaşım bu işin altından kalkıp kalkamayacağını hemen öğrenmek istiyor. Adı Corey.
His name is Corey. Tell him to be at your place at 1 : 00 a.m. and wait in the back booth.
Saat gece 1'de senin oraya gelmesini söyle ve arkada bekle.
Corey, take the bag and run for it.
Corey, çantayı al ve kaç.
Where were we this afternoon, Corey?
Bu öğleden sonra neredeydik, Corey?
- What d'you say, Corey?
- Sen ne diyorsun, Corey?
- I asked you your opinion, Mr Corey.
- Ben senin fikrini sordum, Bay Corey.
Maybe you're right, Bart. This dust and sand is bad for Corey's lungs.
Belki de haklısındır, Bart. Bu toz toprak Corey'in akciğerlerine yaramıyor.
How'd you like to come home with me, Corey?
Benimle evime gelmeye ne dersin, Corey?
Help Corey!
Corey'e yardım et!
Look, Corey, once we're into it, the closest water hole is 400 miles.
Bak, Corey. Bir kere bu işe girdik mi, en yakın su kuyusu 400 mil sonra.
What about it, Corey?
Sen ne dersin, Corey?
- Corey let us by.
- Corey geçmemize izin verdi.
Ain't it time you relieved Corey?
Corey'den nöbeti devralma zamanın gelmedi mi?
You don't make sense, Corey.
Saçmalıyorsun, Corey.
Ben Harper, it is the sentence of this court... that for the murder of Ed Smiley and Corey South... you be hanged by the neck until you are dead.
Ben Harper ; mahkemenin kararıyla, Ed Smiley ve Corey South'u öldürmek suçlarından asılarak idam edileceksin.
THAT'S ALL ANY OF US REMEMBER.
Her birimiz : Uçuş Subayı Corey...
" ANY OF US BEING FLIGHT OFFICERS COREY AND PEARSON
Pierson ve ciddi bir şekilde yaralı navigasyon sorumlusu.
BEGGING THE COLONEL'S PARDON BUT THIS IS NO TIME TO WRITE YOUR MEMOIRS.
Corey, kötü durumdayız.
( Colonel ) COREY, WE'RE IN BAD SHAPE.
Orası kesin. Ancak hala bir ekibiz.
I MEAN, HE'S NOT GOING TO LIVE THROUGH THE AFTERNOON.
Danışman Çavuş mu oldun, Corey?
ARE YOU THE CONSULTING SURGEON, COREY?
Suya ihtiyaç duyacak üç kişiden biriyim.
( Corey ) YEAH, WE SAW SOMETHING,
Kayalar, kayalar ve şuradaki sarp dağlar!
I WANT AN EVEN SHAKE. I WANT A CHANCE.
Hayattasın, Corey, o zavallılardan daha iyi bir durumdasın.
YOU'LL BE HAPPY TO HEAR, COREY,
Artık suyundan içemeyecek.
FOR THE RECORD, COREY, THERE'S JUST THE THREE OF US NOW,
En büyük problemin hayatta kalmak olacak. Üçümüzün de.
BUDDY, WHAT I'M GOING TO GIVE YOU CAN'T BE PINNED ON A UNIFORM.
Haydi, Corey. Pierson'un cesedini nereye bıraktığını ne yaptığını bilmek istiyorum.
I WANT TO KNOW WHY YOU STARTED OUT
Haydi, Corey, haydi.
Corey Sue ain't marrying him because he's pretty.
Çünkü fazla sevimli.
Give it back, Corey.
Parayı geri ver, Corey.
I won't forget this.
Corey de unutmayacak.
Corey won't forget this either. He won't have the time to remember.
Hatırlamaya zamanı olmayacak.
YOU USE IT TO FIGURE A WAY OUT OF HERE.
Corey!
PEARSON, YOU WERE WITH COREY DURING THE CRASH.
Pierson, kaza esnasında Corey'in yanındaydın. - Ne oldu ona?
( Corey ) COLONEL, THIS MAN'S GOING TO DIE!
Ölecekse ölür.
I'LL RELIEVE YOU IN FIVE M INUTES,
Ardından Corey devralacak.
( Pearson ) WHAT'S THE MATTER, COREY?
Onu da mı nöbete yazdıracaksın?
( Pearson ) COLONEL!
Bunu duyduğuna sevineceksin, Corey.
COREY?
Farklı yönlere gittik.