Corrupted traduction Turc
864 traduction parallèle
Those men and women have a right to expect that I will not be corrupted by money, influence, or even by my own personal feelings.
Bu kadın ve erkekler parayla, iknayla ya da kişisel hislerimle yozlaşmayacağımı beklemek hakkına sahipler.
Our souls were corrupted... - 2 years and 7 months.
- 2 yıl 7 aydır kayıp ruhlarız.
- A Jew corrupted our commander.
- O Yahudi kumandanımızı yoldan çıkarttı.
Since this tempest of hate and calumny hit our town, all moral values have been corrupted.
Bu iftira ve nefret fırtınasının kasabamızı sarsmasından beri tüm ahlâki değerler mahvedildi.
You should be ashamed - so depraved and corrupted at your age!
Utanman lazım, daha bu yaşta ahlakı bozuk ve karaktersiz biri oldun çıktın!
Let Edmund do the dirty work and get more and more corrupted?
Edmund'un kirli işlerle uğraşarak gittikçe ahlaksızlaşması?
Rotten, corrupted, decadent!
Rezil, namussuz, ahlaksız!
Get thee down, for thy people have corrupted themselves.
Aşağı in çünkü kavmin yanlış yola saptı.
A true Japanese would rather see his country perish in flames... and perish with it than see it corrupted by foreigners... and slowly rot.
Gerçek bir Japon ülkesinin yabancılarca bozulup yavaş yavaş çürüdüğünü görmektense alevler içinde yok olmasını ve onunla birlikte ölmeyi yeğler.
Possessed and corrupted by the evil of Dracula!
Şeytan, Drakula'nın ele geçirip kirlettiği bir kabuk!
You have discovered that men are vulgar and evil, the corrupt and the corrupted.
İnsanların kaba ve kötü, yozlaşmış ve bozulmuş olduklarını keşfetmişsin.
A nice third-page article on the stupid and corrupted aristocracy?
Aptal ve dejenere aristokrasi hakkında bir üçüncü sayfa makalesi mi?
And as the young wolf turns upon the old, these innocent ones, corrupted and despairing of salvation, will turn upon their fathers, and our land will become a land of Sodom and Gomorrah, of pestilence, of fire, of hatred and of death.
Genç kurtların ihtiyarlara saldırması gibi ahlakını ve kurtuluş ümidini kaybeden bu masum çocuklar da atalarına karşı çıkacaklar. Ve ülkemiz Sodom ve Gomore'ye benzeyecek veba, azab, kin ve ölüm diyarına.
I'm a born odd-man-out, Farr, but I've never corrupted the normal.
Dışlanan biri olarak doğdum, Farr, ama normal birini asla bozmadım.
- How come he has a lousy job? - Youth Board corrupted him.
- Gençlik kurulu onu bozdu.
Who'll be able to stop that monster? Two millions souls will be corrupted, if she goes into town!
San Corco bu yaratığı durdur, eğer bu yaratık şehre girerse iki milyon ruhu kaybederiz!
A woman so bright, forced to live in the middle of intrigues, along with a vulgar husband, corrupted by madness.
Senin gibi görkemli bir kadın entrikaların içinde yaşamak zorunda! Kaba bir koca ile delilikler içerisinde!
I corrupted them for him.
Baştan çıkarttım.
Show she was already corrupted or you're in trouble.
Kızın zaten bozuk olduğunu söyle, yoksa başın belada.
I fear you may have corrupted the boy for good.
Korkarım ki çocuğu fena baştan çıkardın.
If only minister Yuan could come here... And take care of this corrupted bastard
Bakan Yuan geldiğinde... bu yoz alçakların işi bitecek
Marat these cells of the inner self are worse than the deepest stone dungeon and as long as they are locked all your revolution remains only a prison mutiny to be put down by corrupted fellow-prisoners.
Marat öz benliğin bu hücreleri, en derin taş zindanlardan bile daha beterdir kilit altında oldukları sürece de senin o meşhur ihtilalin sadece bir hapishane ayaklanması olarak kalır ve yine baştan çıkmış mahkum dostların tarafından bastırılması gerekir.
We can't make a living anymore, Bora, everyone's corrupted.
Artık geçinemiyoruz, Bora, herkes bozuldu.
It's hard to believe that your grief has so corrupted your guts.
İnanması zor fakat hastalığın içindeki ateşi söndürmüş.
"who hath judged the great harlot which corrupted..." "with her fornication, " and hath revenged the blood of his servants, at her hands.
Yeryüzünü fuhşuyla yozlaştıran Büyük fahişeyi yargılayıp Kendi kullarının kanının öcünü aldı..
Oh, with the priest himself a witch, there'll be others corrupted, too, I'm thinking.
Eğer rahip cadıysa kötü yola sapmış başkaları da vardır sanırım.
Being his niece, you, too, may be corrupted by Satan.
Yeğeni olduğuna göre şeytan sana da bulaşmış olabilir.
You did this to her. Corrupted her. Turned her away from me.
Onu yozlaştırdın!
Heaven forbid those mathematically perfect brainwaves be corrupted by this all-too-human vice.
İnsan ahlaksızlığıyla o mükemmel beyin dalgaları bozulsun istemeyiz.
I've got reports that Wu Chang Sheng bribed corrupted officials to obtain confidential news and play traitor with Jins
Haberler geldi! Wu Chang Sheng Jin'lerle birlikte güç kazanmak için... devlet memurlarına rüşvet veriyormuş!
He has corrupted the honour of Frenchmen!
Fransız halkının onurunu ayaklar altına aldı!
Colonel... my husband's been corrupted by progressive ideas.
Albay... Kocam yenilikçi fikirlerle bozuldu.
And you corrupted me with sex and charm and the longer it takes you to make your fortune, the less sexy and charming you are. Hmm.
Seksi cazibenle beni baştan çıkarmıştın ama servetini yapmakta geciktikçe seksi cazibenden de kaybediyorsun.
Sweden is corrupted by unjust authorities.
Dürüst olmayan yetkililer İsveç'in adını kötüye çıkarttılar.
If they were in the world they'd have been corrupted.
Eğer dışarıda olsalardı bozulurlardı.
Another thing was that, humans being but human, couriers could be corrupted.
Ayrıca kuryeler de insan olduklarından rüşvet yiyebiliyorlardı.
Your soul is corrupted.
Ruhunuz şımarık.
The specialists of power of the spectacle, absolute power within its system of... language without reply, are absolutely corrupted... by their experience of contempt, and by the success of that contempt. They find their contempt again confirmed... by the knowledge of the contemptible man... who the spectator really is.
Gösteri gücünün – tek yönlü iletisiminin aleminde mutlak olan bir güç – uzmanlari küçümseme deneyimleri ve o küçümsemenin basarisi sonucunda tam anlamiyla yozlasmislardir ; çünkü küçümseyislerinin, tam anlamiyla asagilik izleyiciler olduklarinin farkinda oluslariyla nasil da dogrulandigini görürler.
God looked upon the earth, and behold, it was corrupt... for all flesh had corrupted his way upon the earth.
Tanrı yeryüzüne şöyle bir bakıp gördü ki... etleri çürümüş ve yozlaşmış insanlar dünyanın üzerinde yürüyordu.
I will not allow this game to become corrupted like so many things in this part of the world.
Bu oyununda dünyanın bu kısmındaki bir çok şey gibi mahfolmasına izin vermiyeceğim.
Because this year the corrupted officials have... hidden their money at a more secretive place
Çünkü bu seneki rüşvetçi memurlar... paralarını çok daha gizli bir yere saklamışlar
But truehearted men will not be corrupted.
Ama dürüst insanlar bozulmaz.
" A girl is always corrupted by a man ofher own class and social standing.
"Kendi sınıfından ve toplumsal duruşundan dolayı her erkeğin bozduğu bir kız vardır."
Little by little your soul will be corrupted by lust.
Şehvet azar azar ruhunu çürütecek.
Not everybody gets corrupted.
Herkes böyle bir nedenle ayrılmıyor.
- I won't be corrupted!
Olmaz. - Yozlaşmayacağım!
- Corrupted?
- Yozlaşmak mı?
I will not be corrupted by that man's peace.
Ben o adamın barışıyla soysuzlaşamam.
You corrupted wives and mothers!
Sizler, ahlaksız anneler ve karılar!
... and corrupted the earth.
... dünyayı kirletenler.
Luxury, riches, beautiful women, sumptuous banquets till the cock crows, sweet pleasures to befuddle the heart and mind, every vice welcomed and never turned away - all these delights have corrupted me... and this is the result.
Lüks, zenginlik, güzel kadınlar... Son horozun ötüşüne kadar tatlı bir son akşam yemeği... Donuk bir kalp ve zihnin güçsüzlüğü...