Councillor traduction Turc
214 traduction parallèle
"The Countess very much regrets that she is not able to receive the State Attorney but the ladies and gentlemen have been invited to a spiritual seance at Councillor Wendel's tonight- -"
"Kontes, Başsavcıyı kabul edemeyeceği için çok müteessir, " ama bayanlar ve baylar Mebus Wendel'in gecesinde icra edilecek... "... ruhani seansa davet edilmişlerdi... "
On the first floor of the same house, Councillor Rumfort lives with his two daughters, Grete and Mariandl.
Aynı evin birinci katında, Avukat Rumfort iki kızı Grete ve Mariandl ile yaşamakta.
Mr. Councillor, come to me immediately!
Avukat Bey, hemen benimle gelin!
What did you learn, my dear councillor?
Ne öğrendin sevgili danışmanım?
Your Majesty's trusted councillor.
Majestenin güvenilir danışmanı.
No need to spare me, my dear councillor.
- Beni koruman gereksiz sevgili danışmanım.
You're late, my dear councillor.
Geç kaldın sevgili danışmanım.
Vergerus, Medical Councillor.
Tıbbi Meclis Üyesi Vergérus.
In accordance with the statute on autopsies in official institutions the said Emanuel Vogler will be duly examined obedient to a decision by Medical Councillor Vergerus and myself.
Resmi kuruluşlardaki otopsi sonuçlarına dayanarak ben ve Tıbbi Meclis üyesi Vergérus kararları doğrultusunda....... adı geçen Emanuel Vogler, gereği gibi incelenecek.
For scientific reasons the councillor wishes to begin as quickly as possible.
Meclis Üyesi, bilimsel gerekçelerden ötürü, otopsinin bir an önce başlamasını istiyor.
And the Medical Councillor came with the Commissioner and lifted Vogler's body onto a big table and started undressing him.
Tıbbi Meclis üyesi ile Komiser geldi ve Vogler'in cesedini büyük masaya yatırıp soymaya başladılar.
Medical Councillor!
Tıbbi Meclis Üyesi!
Councillor Brown for instance.
Belediye meclisi üyesi Brown örneğin.
Mind you, no matter how influentual any councillor may be (... ) but when it comes to promotion there is the rump.
Şu da var ki, meclis üyesi ne kadar etkili olursa olsun (... ) konu terfiye gelince işler değişir.
Get through to Councillor Hashimoto and he will give it to you
Konsey Üyesi Hashimoto ile bağlantıya geçin o size yardım edecektir.
Can I introduce, councillor Fourcade, the duchess d'Armentiéres general Morsaline, Mrs. Lareine - Leroy, recently widowed.
Sizi, diğerleriyle tanıştırayım... Danışman Fourcade, Armentiére Düşesi General Morsaline, Bayan Lareine-Leroy,... - Lareine-Leroy, altı ay önce dul kaldı.
Simply the stock, Mr. Councilor.
Toptan satış üzerine Bay Councillor.
Mrs. and Mr. councilor, I have fervid request.
Bay ve Bayan Councillor. Sizden çok önemli bir isteğim olacak.
I started as a simple town councillor.
Basit bir meclis üyesi olarak başladım.
- You are Councillor Holzgang?
- Siz encümen üyesi Holzgang mısınız?
Just think it over, councillor Ramsey.
Üzerinde bir düşün, Senatör Ramsey.
He's a councillor
Adam belediye meclis üyesi.
A minister, an under-secretary, a state councillor, a financer?
Bakan mı, müsteşar mı, devlet müşaviri mi yoksa finansör mü?
- Of course, councillor.
Sakin olun, meclis üyesi.
Councillor Taylor seemed to think you're a gangster.
- Meclis üyesi Taylor senin çeteci olduğunu düşünüyor.
I'll take the councillor in the Merc. Oh, God help me.
Ben meclis üyesini Merso ile götürürüm.
If you don't watch your fucking step, councillor, you'll be right back in it.
Bir adım atabilecek durumda bile değilsin bunu batırmaya devam etme!
A city councillor is a very wise investment at the moment.
Şehir meclisinden birisi şu an için çok akıllıca bir yatırım.
I'll get you a cab home, councillor.
Sana Castle'dan bir taksi bulacağım.
Without the helpful Councillor Harris.
Meclis üyesi Harris'in hiç yardımı olmadan.
There was a robbery at Councillor Harris's demolition yard, explosives.
Meclis üyesi Harris'in yıkım yerinde hırsızlık olmuş. Patlayıcılar çalınmış.
- Councillor Harris's office please. - Yes, sir.
- Meclis üyesi Harris'in ofisi, lütfen.
Nice man, Councillor Harris. And a hard worker.
Meclis üyesi Harris iyi insan ve de çok çalışkan.
Let us meet that senator and the councillor.
Haydi gidip şu meclis üyesi ve senatörle tanışalım.
Then comes for instance, councillor Mesillo.
Daha sonra meclis üyeleri gelir, mesela Mesillo.
The president of the Reconstruction Commission for the zones damaged by the earthquake, regional Councillor Mimmo Mesillo has been kidnapped.
İmar Komisyonu Başkanının depremde hasar gören bölgeler için atadığı, Yerel Encümen Mimmo Mesillo kaçırıldı.
I don't know this councillor Mesillo.
Encümen Mesillo'yu tanımıyorum.
Who is this Councillor?
- Bu encümen kim?
I give you my word, I'll do everything possible to save councillor Mesillo.
- Sana söz verdim, Mesillo'yu kurtarmak için mümkün olan herşeyi yapacağım.
Why do you want to save the life of this simple councillor by all means?
Bu basit encümeni kurtarmak için neden tüm bu şeyleri göze alıyorsunuz?
Some days after the ultimatum of the Red Brigades, the residence of councillor Mesillo, has been once more a destination for regional and national politicians.
Kızıl Tugayların ültimatomundan bir kaç gün sonra, encümen Mesillo, bir kez daha ulusal ve yerel politkacıların gündemini oluşturmuştur.
- Councillor, come with us, please.
- Sayın Meclis Üyesi, bizimle gelin, lütfen.
The councillor Mesillo has been liberated, but intelligent service took him away.
Meclis üyesi serbest bırakıldı, ama istihbarat servisi onu alıp götürdü.
You are a councillor, Salvatore.
Sen bir meclis üyesisin, Salvatore.
Look Councillor, A cop gives you a parking ticket so what you do naturally you write in a letter accusing him of being the killer.
Bakın Emniyet Müdürüm, bir polis size ceza kestiğinde onun katil polis olduğunu düşünüp onun hakkında şikayet yazmanız çok doğal, haksız mıyım?
No way, Councillor.
Asla olmaz Meclis Üyesi.
Councillor, We've read him his Mirandas and he elected to make a statement.
Avukat bey, ona haklarını okuduk ve o da ifade vermeyi seçti.
Must remove now, Councillor.
Şimdilik çıkıyoruz Avukat.
Councillor, We intend to have this suspect, appear in a lineup for the witnesses, first thing tomorrow morning.
Avukat Bey, yarın sabah ilk iş olarak zanlıyı görgü tanıklarının önüne çıkartacağız.
Are you looking for Mr Chen, the town councillor?
Meclis üyesi Mr. Chen'i mi bekliyorsunuz?
The Councillor's daughter dressed so poorly?
Avukatın kızı böyle gariban gibi mi giyinirmiş?