Crashing traduction Turc
1,940 traduction parallèle
Then what do you call two cars crashing together.... in a Chinese saying?
Peki, çarpışan iki arabayla ilgili bir Çin atasözü söyleseniz, bu ne olurdu?
Two cars crashing together is... It's a'Gyotong Sagoh'
Çarpışan arabalara "Gyotong Sagoh" derler.
Didn't I tell you I was crashing on my book tonight? Yeah, you did.
Bu gece kitabımla ilgileneceğimi söylememiş miydim?
♪ And I saw the world crashing all around your face ♪
# Dünyanın döndüğünü senin gözlerinde görmek #
Crashing plates.
Tabaklar havada uçuşur.
- Gate crashing a party.
- Partiye davetsiz katılmaktı.
You know, you're crashing in my guest room.
Misafir odamda kalıyorsun.
I started crashing at Mark's - he was my manager - to avoid the commute, and I guess that became a permanent arrangement.
Mark'ın evinde kalmaya başladım - kendisi menajerim olur - evden uzak kalmaya çalıştım bu da kalıcı anlaşma gibi birşey oldu.
No matter how small the things that you pile up are, they will come crashing down on you eventually.
Küçük şeyleri biriktirirsen, bir gün gelir onların altında kalırsın.
He's crashing.
Onu kaybediyoruz. Akciğerleri sağlam.
The heart rate is crashing.
Kalp atışları yavaşlıyor.
So when you're in a crisis, it doesn't feel like the waves are crashing on you, it feels like you can just stand under those waves and let them do their business, and then get a towel and bloody dry yourself off, and go about your day.
Kriz anında sanki dalgalar size çarpıyormuş gibi hissetmezsiniz. Sanki o dalgaların altında durabilirmiş gibi olursunuz. Dalgalar gelip geçer ve hemen bir havluyla kendinizi kurular ve gününüze devam edersiniz.
And if your memory isn't reloaded in your brain.. .. then your brain will keep crashing like this.
Ve eğer beynin kendini toparlayamazsa beynin buna devam edecektir.
Look at her. Crashing bore.
- Şuna bakın, ne sıkıcı insan.
I don't know. He's crashing.
Nöbet geçiriyor.
Yes, stop people crashing in.
İnsanların içeri dalması önlenir.
Our world is crashing down here.. .. and you girls can only think about romance.
Burada dünyamız yıkılıyor ve siz kızlar sadece romantizmi düşünüyorsunuz.
Cue the waves crashing.
Vuran dalgaların seslerini girin.
One day, very soon, the House of Batiatus will come crashing down.
Çok yakında bir gün, Batiatus'un evi çöküşe geçecek.
He's crashing!
Kriz geçiriyor!
I m thinking of crashing a party in normal town tonight.
Bu gece gerçek bir kasabada bir partiye gitmeyi düşünüyorum.
Well, I took the liberty of crashing it.
Sistemlerini bozma cüretinde bulundum.
Crashing. What you call money, I call toilet paper.
Para dediğiniz şeye, ben tuvalet kağıdı diyorum.
Look, I'm sorry we're crashing in on your...
Stu diyorum çünkü sizin takımın bir hayranıyım.
You know, you're not crashing anything. We got plenty of room.
Çocuklar çok komiksiniz.
Mary... ( THUNDER crashing ) Lightly.
Mary Lightly.
Why are you gate-crashing my head?
Neden kafamın içine giriyorsun?
Did Booth describe to you how I came crashing in through the front doors to rescue you? No.
Sizi kurtarmaya gelirken ön kapıları nasıl yıktığımı Booth anlattı mı?
- She's crashing!
- Onu kaybediyoruz!
So Dirk was running as fast as he could across a frozen pond... until, all of a sudden, he heard a crash and a crack... and he turned around just in time to see the guard... crashing through the ice into the freezing water.
Dirk, donmuş bir göletin karşı tarafına doğru olanca hızıyla koşuyormuş ta ki, birdenbire, bir çatırtı ve kırılma sesi duyana dek ve tam o anda da kırılan buzun altındaki dondurucu sulara gömülen gardiyanı görmek için arkasını dönmüş.
I just wish you were standing behind the eight ball when I came crashing through.
Keşke çarptığım anda o 8 numaralı topun arkasında olsaydın.
- behind the eight ball when I came crashing through.
Bak, senden nefret etmiyorum.
I just wish you were standing behind the eight ball when I came crashing through.
Ama keşke oraya çarptığım anda 8 numaralı topun arkasında olsaydın.
Lie to me again and crashing into a wall head-on... will be the least painful activity of your evening.
Bir daha bana yalan söylersen kafanın duvara çarpması bu akşam yaşayacağın en acısız hareket olacak.
[CRASHING] That's what I am. And I shouldn't even be saying that but you have a certain thickness about you that I very find appealing...
Aslında bunu söylemem gerekiyordu ama balinamvari vücudunu çok çekici buluyorum.
You're not gonna get to kill four million people by hijacking airplanes and crashing them into buildings.
4 milyon insanı, uçak kaçırıp binalara dalış yaparak öldüremezsiniz.
Gaston Leroux came up with the idea for the phantom of the opera when the counterweight of the great chandelier came crashing down and crushed a female patron.
Gaston Leroux, Opera'daki Hayalet fikrini büyük avizenin tüm ağırlığıyla, bir kadın izleyicinin üstüne düşmesiyle buldu.
Oh, Eddie, it's all crashing down around me.
Her şey üzerime yıkılıyor sanki, Eddie.
The crashing kind.
Çakılma gibi sorunlar.
What difference does it make If the fire's out if you end up crashing the plane?
Uçağı düşürdükten sonra yangının sönmüş olmasının ne anlamı var?
- He's crashing.
- Biri bize neler olduğunu söylesin.
She's crashing.
Onu kaybediyoruz.
( THUNDER CRASHING ) I love you. I just...
Seni seviyorum.
Crashing in his spare bedroom?
Ev arkadaşı olarak rastlamak?
One false move... And I came crashing back to earth.
Yanlış bir hamle ve tekrardan yere çakıldım.
- The patient is crashing, Karev!
- Al şu neşteri! - Yapamam.
CRASHING Hang on. Wait, wait, wait!
Dur, dur!
Crashing!
Düşüş!
She's crashing.
- Kalp krizi geçiriyor.
Why did you have to come crashing in like that?
Neden öyle paldır küldür içeri daldın?
CRASHING Back!
Geri!