Crisps traduction Turc
227 traduction parallèle
- Two packets of crisps.
- İki paket cips.
- I've been waiting to get your crisps.
- Cipsleri bekliyordum.
She wants some cocoa and some potato crisps.
Sıcak çikolata ve patates cipsi istiyor.
- What about the crisps?
- Peki ya cips?
Get yerself some pop and some crisps.
Kendine bir gazozla çips al.
The sausage roll, the crisps And the ginger biscuit were unscathed.
Sosisli dürüm, krakerler ve zencefilli bisküvi sağlam.
- We've got the crisps. - I don't mind.
- Sorun değil.
- The crisps will be lovely.
- Cips yeterli. - Gerçekten mi?
- Bag of crisps.
- Bir paket cips.
We grilled sole. Pheasant caramel, crisps, and chocolate souffle for dessert.
Kızarmış balık, karamelli sülün, patates kızartması, ve çikolotalı sufle.
Crisps and peanuts.
Cips ve fıstık.
Crisps.
Cips.
- Crisps and Cokes.
- Kolayla çerez alcaz.
For crisps and Coke?
Kolayla çerez için mi?
A big bag of crisps.
Büyük bir torba gevrek.
I'd like a packet of crisps.
Bir paket cips istiyorum.
Ailis pâté, Felada onion crisps, stuffed Cardaway leaves.
Felada soğanları cardaway den beri çok gevrek.
Anyway, I've got these crisps here.
Neyse, cipslerim var burada.
Oh, and let me buy him a packet... of his favorite Mexican crisps there, as well, Dennis.
- Ben de Fınn'e çok sevdiği Meksika çerezinden almak istiyorum, Dennis.
And I bought you a packet... of yourfavorite Mexican crisps.
Ben de sana çok sevdiğin Meksika çerezinden aldım.
He cried during the World Cup and now he sells crisps.
Dünya kupası boyunca zırlayan şimdi de simit satan herif değil mi?
I'd like to see how cute you are when you find nothing to eat but Junior Mints and stale Cookie Crisps.
Senin naneli şeker ve bayat yulaflı kurabiye dışında yiyecek bir şey bulamadığında da ne kadar şirin olduğunu görmek isterim.
Some more crisps.
Patates cipsi.
- Are those my crisps?
- Onlar benim cipslerim mi?
- I was eating crisps behind boxes...
- Kutuların arkasında cips yiyordum...
He'll be needing some crisps.'
Patates cipsi yemişti.
- Help yourself to a packet of crisps.
- Bir paket de kraker alırsınız.
I fancy a pint of Guinness and some salt and vinegar crisps.
Bir şeyler atıştırır ve muhabbet ederdik.
The same goes for burgers and chips and fry-ups and crisps.
Bu burger ve cips için de geçerli. Bütün kızartmalar.
Hiding in the crisps again!
Cipslerin arasına saklanmıştır yine!
It's probably not the only ¿ chips crisps potatoes.
Bu önümüzdekiler patates cipsi mi?
Crisps then.
Öyleyse cips olsun.
I've got you crisps and coke.
Size cips ve kola aldım.
- Kai wants some more crisps.
- Kai biraz daha cips istiyor.
You mean, you want more bloody crisps.
Aslında kastettiğin, senin biraz daha cips istediğin, değil mi?
- And two packets of crisps.
- Ve iki paket cips.
Do you do crisps?
Cips yapıyo musunuz?
'Enter the pit of Sarlak, little crisps.
Sarlak'ın çukuruna girin bakalım, küçük cipsler.
No. We got no call for fancy crisps round here.
- Bol baharatlı cipslere izin yok.
"Get out or I'll tear you open like a bag of crisps."
Defol buradan yoksa seni parçalarına ayırırım. "
just wanted to go home, watch a video and eat crisps. Mr. Taylor.
Sadece eve gitmek, film seyredip cips yemek istiyordum.
But I shall return to the Arctic, not for the money or the fame, but for Biggy Shackleton, whose icy encounter with Black Frost left him crushed and lifeless, like crisps under bison.
Ama yakında kutuplara döneceğim. Para ya da şöhret için değil. Biggy Shackleton'u öldüren "kara buz" ile soğuk bir hesaplaşma yapmak için.
- l'm not talking about crisps.
Basit bir cipsten bahsetmiyoruz burada.
Count the crisps again, lan, and this time do it proper.
Gevrekleri yeniden say Lan ama, bu sefer düzgünce yap şu işi.
I think it might have been those crisps.
- Sanırım cipslerden olabilir.
There's some crisps round here somewhere.
Şurada bir yerlerde cips olacaktı.
I only get little presents and no crisps.
Çikolata bile alamıyorum.
Does it do crisps?
Simitleri var mı?
- And crisps.
- Ve cips.
- Crisps as well.
- Cipste var.
Do you want another packet of crisps?
Dolaşmak ister misin?