English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Croissants

Croissants traduction Turc

236 traduction parallèle
Donna Sofia has your croissants ready!
Bayan Sofia kruvasanlarınızı hazırladı.
Bring me a large coffee and lots of croissants outside.
Çok açım. Büyük bir bardak kahve ve kruvasan getir dışarıya.
Coffee and a couple of croissants.
Kahve ve iki çörek.
Two cappuccinos to take away and four hot croissants!
İki kapuçino ile dört sıcak ayçöreği, paket lütfen.
- No coffee and croissants?
- Sıcak bir kahveyle iki çöreği tercih ederim.
- Cider with hot croissants.
- Şarap ve yanında da sıcak çörek.
- Do you want croissants?
- Kruvasan ister misin? - Evet.
Give me my flask and my croissants.
Bana bir Çörek ver. Bugün acelem var.
- Have some croissants.
- Teşekkürler.
What's this? Croissants, sir.
Kruvazan, efendim.
I brought you some croissants.
Sana biraz kruvazan getirmiştim.
To drink some coffee and eat some croissants
Birer ayçöreği yiyelim ve kahve içelim
I even went out and bought you some croissants.
Dışarı çıkıp sana çörek bile aldım.
I have brought croissants, I warm them up.
Ay çöreği aldım, sıcak.
'Course, across the lake, over at Camp Mohawk, they won't be getting up for another hour or so, and when they do, they'll be awakened by servants bearing croissants and café au lait.
Elbette, gölün karşısındaki Mohawk Kampındakiler en az bir saat daha uyanmayacaklar....... ve uyandıklarında, çörek ve kahve taşıyan hizmetkârlarla karşılanacaklar.
I would kill for coffee and rolls, honey, jam, croissants, cheese...
Birisini öldürürdüm... kahve ve dürüm için. Bal, reçel... kruvasan, peynir... Kes şunu!
It's right over a bakery, has a hot plate, running water and all the croissants I can eat.
Bir ekmekçinin üstünde, elektrikli ocak var, suyu bir de bayıldığım "croissant" lar.
We have croissants.
Böreğimiz var.
- And what about the croissants?
- Peki ya aldığım kruasanlar?
Are there croissants?
Kruvasan var mı?
Pass the croissants, please.
Çörekleri uzatır mısın lütfen.
Croissants in the morning!
- Unutma. Sabah ay çöreği.
Want some caf? au lait and croissants?
Sütlü kahve ve çörek ister misin?
I'd like some of their awful coffee and plaster croissants.
Berbat kahvelerinden ve alçı gibi ay çöreklerinden biraz isterdim.
Put it back. I'll get some croissants.
- Yerine koy, başka bir şey alalım.
We also have apple turnovers, crackers, croissants and fritters.
Ayrıca elmalı turta, kraker, kruvasan ve börek çeşitleri var.
Come back later with some croissants.
Daha sonra çöreklerle gelin.
Des oeufs de jambon... du cafe, du pain, des croissants.
Des oeufs de jambon... du cafe, du pain, des croissants.
Just lived on love and stale croissants.
Sadece aşk ve bayat ayçörekleriyle yaşıyorduk. İşten çıktı.
And no croissants for breakfast.
Kahvaltıya da börek istemiyoruz.
Coffee and croissants, that's all you want.
Kahve ve Krosan, Bütün istediğin bu. - Öyleyse neden söylemedin?
Well, it's coffee and croissants for both of us from now on.
Tamam, Kahve ve Krossan Bundan sonra her ikimiz içinde.
Soviet troops racing across Europe, eating the croissants?
Sovyet ordularının Avrupa'yı ele geçirip, bütün kruvasanları yemelerini mi?
I was going to do croissants, but you might've had a heart attack.
Krosan yapacaktım ama, düşüp bayılırsın diye korktum.
Want hot croissants for my Jeannot!
Jeannot'm için kruvasan istiyorum.
You want croissants?
Kruvasan mı istiyorsunuz?
And the worst of it is the rest of us have to watch these commercials on TV for Levi's loose fitting jeans and fat ass Docker pants because these degenerate yuppies boomer cocksuckers couldn't keep they're hands off the croissants and the Hagendass and their big fat asses have spread all over and they have to wear fat ass Docker pants.
En kötüsü ise geri kalanlarımızın televizyon karşısında oturup Levi's düşük belli kotlarının ve koca göt bol paça reklamlarını izlemek zorunda kalıyoruz çünkü bu dejenere, züppe, mızmız şerefsizler ağızlarını tutamayıp çöreklere ve tatlılara saldırıyorlar ve koca götleri odalara sığmıyor ve koca göt bol paça pantolon giymek zorundalar.
Coming to get the croissants with me?
Kruvasanları aramaya benimle gelecek olan var mı?
More croissants please.
Biraz daha kruvasan alabilir miyim lütfen?
It's 12 : 00, I went to buy some croissants and in the meantime I married the baker.
Saat 12 : 00 poğaça almaya gittim ve malesef fırıncı ile evlendim.
- Croissants are bread.
- Kruvasan bir tür ekmektir.
- Croissants are pastry.
- Kruvasan çörektir. - Hayır.
They don't have croissants.
Kruvasanları yok.
Incoming. - Croissants.
- Krasonlar.
Yeah, but at the bakery we would've gotten croissants and cinnamon rolls.
Evet, fakat fırından cinnamon ve croissant ekmekleri alabilirdik.
I've got cheddar cheese and crackers. Danishes, doughnuts, croissants.
Çedar var, krikkrak, Danimarka bisküvisi ve çörek var.
Any croissants, Elsa?
Başka çörek var mı, Elsa?
i know, he only likes what i hate... almond croissants!
Bilmem mi! o benim nefret ettiklerimi sever... bademli ay çöreği!
And the croissants?
Krosant da hazırladım
Fresh croissants?
Taze ayçöreği var.
He had this gorgeous daughter. She baked the most fantastic croissants.
Ve işte güzeller güzeli kızı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]