English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Cutest

Cutest traduction Turc

759 traduction parallèle
Oh, Hank, we found the cutest little home down on Long Island.
Hank, Long Island'ın aşağısında sevimli küçük bir ev bulduk.
You're the cutest thing I've ever seen.
Gördüğüm en tatlı şeysin.
He found the cutest place near where Alice is, right on the ocean.
Alice'in olduğu yerde, okyanus kıyısında harika bir yer buldu.
He's got two of the cutest little tricks.
İki tane, tatlı mı tatlı çocuğu var.
You still think you're the belle of the county, the cutest trick in shoe leather.
Hâlâ kendini kasabanın en güzel, en şık kadını sanıyorsun. Deri ayakkabılarının içinde, küçük tatlı bir kız olduğunu.
Ain't he the dad-blamedest, cutest little cuss that ever...
Sevimli, tatlı ufaklığa bak...
Mr Jesse, he's the cutest little old thing I ever did see.
Hayatta gördüğüm en şirin şey.
Stanley got the cutest hat and...
Stanley çok hoş bir şapka aldı ve...
Joey's the cutest thing.
Joey'in tatlı jesti.
Married the cutest little girl you ever saw.
Bu güne kadar gördüğüm en hoş kızla evli.
- You say the cutest things. - Ha.
Çok güzel konuşuyorsun.
- That's the cutest thing I ever saw. - What darling little booties!
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en tatlı şey.
Absolutely and positively the cutest thing I ever saw.
Kesinlikle ve kesinlikle gördüğüm en tatlı yaratık.
Cutest things you ever saw.
Görebileceğin en tatlı şeyler.
He had the cutest dimples, right here.
Çünkü şurasında gamze vardı.
It's the cutest thing...
Çok zeki bir şey...
He's the cutest grand duke in the world.
Dünyanın en şirin grandükü.
That's the cutest thing I ever saw, honey. I must go.
Bu hayatımda gördüğüm en şirin şey, tatlım.
You are the cutest little chameleon I ever did see.
Sen gördüğüm en hoş küçük bukalemunsun.
- Cutest little thing.
- Gördüğünüz en sevimli minik şey.
I think you're just about the cutest mother I ever seen around here.
Siz buraya gelen annelerin en tatlısısınız.
I'm sorry I'm late, but on the way across town, I saw the cutest hat.
Geç kaldım özür dilerim, ama buraya gelirken, çok hoş bir şapka gördüm.
Isn't he the cutest thing?
O, en cici şey değil mi?
Isn't he the cutest thing?
Çok tatlı değil mi?
- You say the cutest things. On Halloween night the Great Pumpkin rises out of the pumpkin patch. And flies through the air to bring toys to all the good little children everywhere.
Cadılar Bayramı gecesinde, Büyük Balkabağı, balkabağı tarlasından yükselir sonra, dört bir yandaki iyi çocuklara hediye götürmek için gökyüzünde uçar.
Come on, I want to show you the cutest thing.
Gel sna çok şirin birşey göstereceğim.
Babyface, you've got the cutest little Babyface.
Bebek yüzlüm, gerçekten tatlı bir bebek yüzün var senin.
You've got the cutest little...
Ne kadar tatlı bir yüzün var...
- You're the cutest and the cruelest.
Senin kadar şirini ve acımasızı yok.
She's the cutest little thing I ever saw.
Gördüğüm en şirin şey.
Isn't he the cutest thing?
Çok tatlı, değil mi?
But you're the cutest in the family.
Ama ailenin en sevimlisi sensin.
You're the cutest guy I've ever seen!
Şimdiye kadar gördüğüm en sevimli adamsın!
Isn't he the cutest thing?
Ne kadar şirin, değil mi?
I got me a daughter, cutest little thing you ever saw.
Bir kızım var, dünya güzeli.
Over here at Baptist Hospital there's a whole ward of young boys, the cutest, best-lookin'boys you'd ever want to see, paralyzed from the waist down.
Buradaki Baptist hastanesinde bir koğuş dolusu genç sevimli, görebileceğin en yakışıklı çocuklar var hiçbirinin belden aşağısı tutmuyor.
Yes, always carried the cutest first.
Evet, Her zaman en güzellerden başlarlar.
I know the cutest little Italian restaurant near here.
Buraya yakın en güzel İtalyan restoranını biliyorum.
Flat on my back, and in walks the cutest blue-eyed doctor you ever saw, and he asks me if I'm ready.
... uzanmışım sırtüstü yatıyorum kapı da açık, içeri mavi gözlü en yakışıklı doktor girmesin mi. Sonra da hazır mısın diye sordu.
Make her the cutest that I've ever seen
Hiç görmediğim güzellikte olsun
Sam, you've got one of the cutest waitresses I've ever seen.
Sam, itiraf etmeliyim ki gördüğüm en tatlı garsona sahipsin.
Now the cutest couple in town's got me looking up a horse's ass on a midnight tour of Managua.
Ve aynı herif bana şu heykeli göstermek için Managua'yı turlatıyor.
The one with the cover story about the ten cutest sitcom kids.
Kapak konusu olan, komedi filmlerinde oynayan en tatlı 10 çocuğun hikayesinden.
You are the cutest guy I ever met.
Sen bugüne kadar tanıdığım en sevimli adamsın.
I'll be the cutest model you ever saw
Gördüğün en şirin manken olacağım
Aren't you the cutest little hat rack I've ever seen?
Sen gördüğüm en sevimli şapka askısısın.
Oh, isn ´ t he the cutest thing?
Ne kadar harika değil mi?
With the cutest little satin pumps.
Güzel, küçük parlak ayakkabılarla.
The cutest thing ever.
En sevimli şey.
Well, you sure got my vote for cutest couple.
En sevimli çift için oyumu kesinlikle size kullanacağım.
Cutest little guy!
Çok sevimli bir şeydi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]