Dallas traduction Turc
2,670 traduction parallèle
I spoke with Carlos Del Sol and Dallas P.D.
Carlos Del Sol ve Dallas Polis Teşkilatı ile konuştum.
Dallas P.D. Has an APB out for her arrest, but they're pessimistic without her real identity.
Dallas Polis Teşkilatı, kadının tutuklanması için arama emri çıkardı ama onun gerçek kimliği hakkında karamsarlar.
One of the reasons why he left Dallas this afternoon.
Dallas'ı öğleden sonra terk etmesinin nedenlerinden biri de bu.
I'm the only one in Dallas with enough trucks to move that kind of oil.
Dallas'ta petrol taşıyabilecek tarzda kamyonlara sahip olan tek kişi benim.
Previously on "Dallas"...
Dallas'ın önceki bölümlerinde...
I hear he's no longer in Dallas.
Dallas'ta olmadığını duydum.
So just take them and get out of Dallas so we can both move on with our lives.
Bunları al ve Dallas'tan defol. İkimiz de kendi hayatlarımıza devam edelim.
Previously on "Dallas"...
"Dallas" ın önceki bölümlerinde...
DALLAS S01 Ep08 - No Good Deed
Dallas - 01x08 Hiç İyi Olmayan İş
Well, he's the only suspect Dallas P.D. has.
Dallas polisinin elindeki tek zanlı o.
And I'm hearing my song on the radio for the first time ever in life, in Dallas, Texas.
İlk defa kendi şarkımı radyoda dinliyorum, Dallas, Texas'ta.
You're just jealous of how cool Kylie, Dallas, Sienna, and Brielle are.
Kylie, Dallas, Sienna ve Brielle'i kıskanıyorsun çünkü çok havalılar.
We need to make an emergency stop in Dallas to wait out some thunderstorms.
Fırtınanın dinmesini beklemek için Dallas'a acil iniş yapacağız.
Kyle's got a really good job building a new hotel up in Dallas, Taylor.
Taylor, Kyle Dallas'ta yeni bir otelin... -... inşasında çalışıyor.
I'll get a plane back tomorrow from Dallas.
Yarın dönüş için Dallas'tan uçağa bineceğim.
Dallas, I think it's really awesome, what you did.
Dallas bence bu yaptığın şey gerçekten muhteşem.
Thank you, Dallas.
Teşekkür ederim Dallas.
Thanks, Dallas.
Teşekkürler Dallas.
Dallas said I needed to step up my image in order to invite success.
Dallas dedi ki istediğim başarıya ulaşmak için görüntümü bir çıta yukarıya taşımalıymışım.
It sounds like her friend Dallas is the one pushing her into this, and that's how teenagers are.
Görünüşe göre şu arkadaşı Dallas onu bu duruma sokan O olmalı ve gençlerde bu böyledir.
Dallas is no teenager, though.
Dallas genç değil, güya.
Sounds like Dallas is her primary influence.
Anlaşılan Dallas'ın onun üstünde etkisi var.
Dallas says, "our nails are not just nails."
Dallas dedi ki ; "Tırnaklarımız sadece tırnak değildir."
Well, that's the thing, Dallas.
Şey, şu mesele, Dallas.
Well, thank you, Dallas.
Teşekkür ederim Dallas.
Well, Dallas officially cut my hours back.
Dallas resmen saatlerimi kısalttı.
Uh, how was Dallas? Ugh.
- Dallas nasıldı?
I'm sorry, Dallas.
Üzgünüm Dallas.
Dallas!
Dallas!
We're talking about Dallas Royce.
Dallas Royce'dan bahsediyoruz.
Miss Dallas in the golden sneakers...
Bayan Dallas altın ayakkabının içindeydi...
Dallas.
Dallas.
The question is, Dallas, is that you?
Asıl soru Dallas bu sen misin?
Dallas wanted to see her daughter, and I don't know why that hurt my feelings, but it did.
Dallas kızını görmek istedi ve neden bilmiyorum bu benim duygularımı incitti ne var ki incitti.
No, she didn't beat her, Dallas.
Hayır, onu dövmedi Dallas.
Dallas, this is a sentence I never thought I'd say, but let the kangaroo live in the main house.
Dallas bu cümleyi kuracağımı asla düşünmezdim ama bırak kanguru evde kalsın.
I suppose you'll be relieved when your man gets back from Dallas, huh?
Tahminimce kocan Dallastan gelince, çok rahatlarsın. Değil mi?
Kyle's got a really good job building a new hotel up in Dallas, Taylor.
Kyle'ın Dallas'ta bir otel inşaatında çok güzel bir işi var, Taylor.
Your daddy has not been working in Dallas.
Babanız Dallas'ta çalışmıyor.
Dallas, but I doubt he'll be able to finagle the time off considering he just got promoted to foreman.
Dallas, ama yeni ustabaşı olmuş birisi olarak buraya gelmeye zaman bulabileceğini sanmıyorum.
Yeah, he's, uh - - he's off in Dallas on some big construction job.
Dallas'a gitti. Önemli bir inşaat işine.
Will you relax? Evan filling in as Riley's date for his brother while he's working in Dallas - - it sounds perfectly reasonable.
Evan'ın, kardeşi Dallas'ta çalışırken onun yerine Riley ile birlikte gelmesi kulağa makul geliyor.
I want him to find out if Rebecca's brother is still in Dallas.
Rebecca'nın kardeşi hâlâ Dallas'ta mı diye öğrenmesini istiyorum.
A few months ago, we were playing at the open in Dallas.
Birkaç ay önce. Dallas'ta maçtaydık.
If I could go back in history and change one thing, I'd like to think I would prevent a war, but the truth is, I would probably prevent the Dallas cowboys from ever happening.
Eğer geçmişe dönüp bir şeyi değiştirebilecek olsam bir savaşı önlemeyi isterdim ama aslında ; muhtemelen daha hiç ortaya çıkmadan önce Dallas Cowboys'u önlerdim.
I am the most popular Democrat since Kennedy had his brains splattered across the Dallas concrete.
Kennedy'nin kafası Dallas'ta uçtuğundan beri en popüler demokrat benim.
A walk? Look, me and Dallas are way past the "trying to impress each other" stage.
Bak, Dallas ve ben, birbirimizi etkilemeye çalışma aşamasını geçtik.
Well, Dallas, I'm... I'm... I'm...
Peki, Dallas, Ben... seni istediğin herhangi bir yere götürmekten mutluluk duyarım.
Dating Dallas Royce was turning out to be as elaborate as a production of "Carmen."
Dallas Royce'la çıkmak gösterişli bir "Carmen" prodüksiyonuna dönüşmüştü.
Dallas, Miami.
- Dallas, Miami'de.
( Laughs ) What do you have planned for Dallas?
Dallas'la ne planladınız?