Davy traduction Turc
483 traduction parallèle
Well, Davy! Do you like Vienna?
Davy, Viyana hoşuna gitti mi?
Davy Morgan, two pounds five.
Davy Morgan : 2 pound 5.
Leave it now, Davy.
- Gidelim mi yani?
Davy, over to the other collieries.
Davy, diğer madendekileri davet et.
And so it came to Ianto and Davy, the best workers in the colliery... but too highly paid to compete with poorer, more desperate men.
Böylece sıra Ianto ve Davy'e geldi. Onlar madendeki en iyi işçilerdi ama daha yoksul ve çaresiz işçilerle rekabet edemeyecek kadar çok maaş alıyorlardı.
Over here to Canada to Ianto... and down here to Davy in New Zealand.
Oradan Kanada'ya, Ianto'ya... Ve sonra aşağı, Davy'ye Yeni Zelanda'ya.
They say as how this tree was planted 40 years ago by Davy Crockett.
Bu ağacı 40 yıl evvel Davy Crockett'in diktiği söylenir.
For when it's all over a jolly sea rover drops in on his friend, Davy Jones
Bu iş bitince engin denizde kendini darağacında bulursun
Oh, my good friend, Davy Jones
Oh! Çok sevgili darağacında Oh!
Russ Jenkins said you killed more Indians than Davy Crockett.
Russ Jenkins, Davy Crocked'den fazla yerli öldürdüğünü söylüyor.
Davy Crockett, the works.
Davy Crockett, eserler.
But you know, I react in precisely the same manner... whenever I hear a child singing Davy Crockett.
Ama ben de Davy Crockett şarkıları söyleyen bir çocuk gördüğümde tıpatıp aynı tepkiyi veririm.
Davy!
Davy!
Slava Muratov as Davy
Slava Muratov Davy
Davy..!
Davy..!
Meet Davy at the airport on Sunday.
Pazar günü havaalanında Davy ile tanışın.
– Stop that, Davy!
– Kes şunu, Davy!
Wait, Davy!
Bekle, Davy!
The way to do anything, Davy, is to try and do it without effort.
Birşey yapmanın yolu, Davy, çalışarak bunu yapmaktır.
Listen, Davy...
Dinle, Davy...
Not now, Davy...
Şimdi değil, Davy...
Well, forgive me, Davy!
Peki, beni affet, Davy!
We're flying... my God, we're flying... – Davy!
Biz uçuyoruz... tanrım, biz uçuyoruz... – Davy!
– Davy...
– Davy...
You're all right, Davy!
Sen iyisin, Davy!
– Davy..!
– Davy..!
Where's Davy?
Davy nerede?
Are we gonna have to learn the lingo they use down here, Davy?
Burada kullandıkları dili öğrenmemiz gerekecek, Davy?
Where do we go, Davy?
Nereye gideceğiz, Davy?
I'd like I'd like to speak to David Crockett.
Davy... Davy Crockett ile konuşmak istiyorum. Konuştunuz.
That was David Crockett from Tennessee? Yes, sir.
O, Tennessee'den gelen Davy Crockett miydi?
Colonel Davy.
Albay Davy!
- Are you David Crockett, sir?
- Davy Crockett siz misiniz?
Davy.
Davy!
Why don't you leave Davy alone?
Davy'yi neden rahat bırakmıyorsun?
- Prepare yourself, Davy.
- Dua etmeye başla, Davy.
- I'm Davy Crockett.
- Ben de Davy Crockett.
Here's your extra coat, Davy. And a jug.
- Paltonu getirdim, Davy.
Mostly it's the people, Davy.
Genellikle insanlar, Davy.
Well, Davy I figured you favoured the Mexican ladies.
Evet, Davy... Meksikalı bir bayandan hoşlandığını duymuştum.
Well, Davy, I I just ain't got, you know, your way of putting things into... into words, but I got a fine family.
Evet, Davy, ben... Nasıl anlatacağımı bilmiyorum, söz bulamıyorum, ama... İyi bir ailem var.
They named me Davy after an uncle that didn't leave Pa the farm after all.
Bu ismi bana çiftlik sahibi olan amcam takmıştı.
The name is Davy, and I couldn't sleep nights...
Bana, Davy deyin, ayrıca bu gece hiç uyumadım...
- Yeah, Davy.
- Kiliseye. - Tamam, Davy.
It's a beautiful morning, Davy Crockett.
Güzel bir sabah, Davy Crockett.
Hush, Davy.
- Sus, Davy!
- That pot went to Davy Jones.
Oyunda konan en büyük para ortadaydı, ama inan bana toplamak için durmadım bile. - Elin hepsi Davy Jones'a gitti.
- Yeah, Davy.
- Evet, Davy!
- Gotcha that time, Davy.
- Bu sefer kazandım, Davy.
All right, Davy.
- Peki, Davy.
Oh, Davy. if you only knew Mexico.
- Oh, Davy!