Decisions traduction Turc
5,631 traduction parallèle
I also made a few stupid decisions about what we spent our money on.
Ben yine paramı harcama konusunda aptalca birkaç hata yaptım.
From making decisions. I felt safe.
Güvende hissettim.
I am an asshole, Dan, because I have to make decisions to keep the company strong.
Evet, g.tün tekiyim çünkü şirketin gücünü korumak için kararlar vermek zorundayım.
You can shake hands with Bill all day long... but he doesn't make our decisions.
Bill'le istediğin kadar el sıkış... kararlarımızı o vermiyor.
As I said. Lets you and I speak again before we make any firm decisions one way or the other.
Dediğim gibi ikimiz de bir şekilde dönülmez kararlar vermeden önce tekrar konuşalım.
We're supposed to make these decisions together.
Bu kararları beraber vermeliyiz.
Right now, let us not make any decisions.
Şu an bir karar vermeyelim.
He makes pricing decisions.
Fiyatları o belirliyor.
Our jobs involve making fast decisions with hundreds of thousands even millions of pounds at stake.
İşimiz yüz binlerce, hatta milyonlarca doları riske ederek hızlı kararlar almayı gerektiriyor.
These decisions are made under the influence of drugs, alcohol, peer pressure and fear.
Bu kararlar uyuşturucunun, alkolün, meslektaşların baskısının ve korkunun etkisindeyken veriliyor.
And now good men of the North and the South... will die here, and I will have some difficult decisions tomorrow, some of which... may involve you.
Şimdi Kuzeyin ve Güneyin iyi erkekleri burada ölecek ve yarın zor kararlar vermem gerekecek, bu kararların içinde sizler de olabilirsiniz.
If the Commander made decisions based on what others believed about themselves, half these men would have my position.
Eğer komutan adamlarının kendilerine olan inançları ile hareket etseydi, Bu adamların yarısı benim pozisyonumda olurdu.
- But, as with all his decisions, he will first seek advice.
- Ama bütün kararlarında olduğu gibi.. .. önce tavsiye isteyecek.
You don't have to make any decisions, but just take it home... and if you want to work with it, then just put it on in the morning.
Hemen karar vermene gerek yok. Bunu alıp eve git. Aklına yatarsa sabah olunca elbisene takarsın.
Those are real personal decisions.
Bunlar gerçek kişisel kararlardır.
You see, everyone, whether we're born rich or poor... or white... or miscellaneous... who we become... is based on our own decisions.
İnsan ister zengin doğsun ister fakir ister beyaz ister karışık renkte doğsun olacağımız kişi, verdiğimiz kararlara bağlıdır. Bu kadar basit.
'Cos every time I saw your face I thought about all the bad decisions I'd ever made in my life.
Çünkü ne zaman suratını görsem hayatımda aldığım onca yanlış karar aklıma geliyor.
- From rash decisions.
- Ani kararlardan.
Usually, Stanley prefers me to be involved in all decisions.
Genellikle Stanley tüm kararlarını benim vermemi ister de.
All I'm saying is, I'm tired of everybody around me making all the decisions.
Demek istediğim, bütün kararları etrafımdakilerin vermesinden bıktım.
If I don't start making decisions, I'm out.
Kararları ben vermeye başlamazsam ben yokum.
Then I made all the decisions that made them what they became.
Sonrasında onları oldukları kişi yapan bütün kararları ben verdim.
I thought the director was supposed to make those kinds of decisions.
Bu tür işlerde kararı yönetmenin verdiğini sanıyordum.
I overanalyse and I... come up with elaborate theories and make monumentally bad decisions and...
Ondan sonra bir şeyleri gereğinden fazla analiz edip, ayrıntılı teoriler düşünüp çok kötü kararlar verir oldum ve...
In fact, the decisions we make in life define us.
Aslında, hayatta yaptığımız seçimler bizi tanımlar.
We're gonna have to make some difficult decisions.
Bazı zor kararlar vermek zorunda kalacağız.
- To make your own decisions.
Kendi kararını vermeye mi?
But that's why I need to stop... and then say, "Am I gonna just follow the river", or am I gonna make decisions in my li... ".
Ama işte bu yüzden durup düşünüyorum... Nehrin akışını mı izleyeceğim yoksa.. hayatımla ilgili karar mı alacağım.
You have to understand, it's difficult to go from raising you and your sister to barely having a say in any of your decisions.
Beni anlamıyorsun. Seni ve kardeşini büyütürken artık kararlarınızda bir sözüm olmadığını görmek kolay değil.
You always make the right decisions.
Her zaman doğru kararları veriyorsun.
- Your decisions are your own.
Kendi kararların sana ait.
We're supposed to talk to each other and to make decisions like this.
Bu şekilde karar almak için bunu konuşmamız gerekirdi.
They're allowed to, you know, have lobbyists, buy campaigns, staff the executive, make decisions, that's fine.
Yani onlarda bir sorun yok. Lobicilik yapabilirler, kampanya satın alabilirler yönetim kademelerini doldurabilirler, karar verebilirler, hiç sorun değil.
"The public must be put in their place," so that the responsible men can make decisions without interference from the "bewildered herd."
Böylece sorumlu insanlar "şaşkına dönmüş sürü" onlara karışmadan karar alabilsinler.
He must've made twenty decisions in two hours...
2 saatte 20 tane karar vermiştir herhalde.
I gotta stick around here all the time,'cause if I leave this one here in charge of stuff, he starts making decisions without me, and then it's her and him talkin'Spanish and I can't understand what's going on because, you know,
Buraya sürekli gidip gelmem lazım,... yetkiyi bu herife bırakırsam, .. kararları bensiz almaya başlar,... zaten İspanyolca konuşuyorlar,... neler olup bittiğini anlayamıyorum.
I should be making the decisions.
Kararları benim vermem lazım.
No decisions on any further action have been made at this time.
Şu an için alınmış bir karar yok.
You know women, they make their decisions and men, we just do our best not to be men.
Bilirsin, kadınlar kadınlar kararlarını verir ve erkekler, biz erkek olmamak için elimizden geleni yaparız.
These decisions are made far from here by officials elected to office, not appointed to them.
Bu kararlar buradan çok uzakta, kurula seçilen görevliler tarafından veriliyor, atananlar tarafından değil.
Me, personally if I were held accountable for some of the stupid decisions I made when I was 19, oh, boy, wow.
Şahsen, ben... 19 yaşındayken aldığım salak kararlardan sorumlu tutulsaydım... Aman diyeyim.
The reason you think that is because you have no respect for me, you have no respect for my decisions... Tina... and you don't take me seriously at all!
Böyle düşünmenin sebebi bana karşı hiçbir saygının olmaması kararlarıma hiçbir saygının olmaması ve beni hiç ciddiye almıyor olman.
After that you can make your decisions.
Ondan sonra kararını verebilirsin.
Because people make decisions from the heart.
Çünkü insanlar kalpleriyle karar verirler.
This isn't the time to make any decisions.
Herhangi bir karar almak için doğru bir zaman değil.
You don't get to make those executive decisions, elf.
Önemli kararları sen veremezsin, cin.
- There are decisions in life you know you'll live to regret.
Her insan hayatı boyunca pişmanlık duyacağı en az bir karar almıştır.
I was involved in many of the early decisions on Vietnam.
Vietnam üzerindeki önceki kararların çoğuna hakimim.
All our decisions, where we go on holiday, what books we read, what dog you want to choose, what music we want to listen to.
Tüm kararlarımızı, tatilde nereye gideceğimizi, okuduğumuz kitapları hangi köpeği istediğini, ne tür şarkı dinlemek istediğimizi.
I'm talking about decisions made by the sheriff in pursuing the case.
Şerifin yürüttüğü soruşturmada verdiği kararlardan bahsediyorum.
So have you, uh, made any decisions yet?
Pekala, herhangi bir karara varabildin mi?