Defender traduction Turc
831 traduction parallèle
As a defender of humanity all this time, you do realize the modern human race is no longer worthy of being protected.
Bunca zamandır insanlığın bir savunucusu olarak, farkındasındır... Modern insan ırkı artık korunmaya layık değil.
And the international defender of human rights has issued arrests for the use of live animals in experiments and trafficking organs.
Ayrıca Uluslararası İnsan Hakları Savunucusu deneylerde canlı hayvan kullanımı ve organ kaçakçılığından tutuklama emri verdi.
Public Defender's office.
Savunma Memurunun bürosu.
The Public Defender and the District Attorney holding hands.
Savunma Memuru ve Bölge Savcýsý el ele tutuţuyor.
While Richard is bent on adventure in foreign lands it is our duty as Normans to preserve the realm by giving loyal support to Prince John, the only true defender of the Norman spirit.
Richard, yabancı topraklarda macerada kararlıyken Normanlar olarak krallığı korumak görevimiz. Norman ruhunun tek gerçek savunucusu Prens John'a sadık desteğimizi vererek.
By what authority do you, John Lackland, Prince of England claim to be crowned this day, sovereign of the realm and as defender of the Holy Sepulcher, to receive the blessing of the church?
Hangi yetki ile, siz John Lackland, İngiltere Prensi bugün ülkenin hükümdarı olarak taç giymeyi ve Kutsal Mezarın koruyucusu olarak kilisenin takdişini talep ediyorsunuz?
Son of Akbar, grandson of Haroun-el-Rachid... the great, the illustrious... lord of the earth, defender of the faith... servant of the all-highest... but master of all men.
Son of Akbar'ın oğlu, Haroun-el-Rachid'in torunu... yüce, şanlı... dünyanın efendisi, inancın savunucusu... en yükseklerdekinin hizmetkarı... ama tüm insanların efendisi.
King of Great Britain, France and Ireland, defender of the faith.
Büyük Britanya'nın, Fransa ve İrlanda'nın Kralı, adaletin savunucusu.
O Defender of the Faithful, praise be to Allah that you have come safely through Mongol lines.
Ey, inançlıların savunucusu! Moğol hatlarından güvenle geçtiğiniz için Allah'a şükürler olsun.
Maggi is with Carbone, a public defender.
Maggi, Scardone'la birlikte, baro avukatı.
He's just been appointed public defender in the Waldron case.
Waldron davasında kamu avukatı olarak atandı.
Unconquerable leader of Danites, defender of the invisible God.
Danlıların yenilmez lideri... Görünmez Tanrı'nın savunucusu!
To Emile Decroix Defender of the equine meat
AT ETİ YENME DESTEKÇİSİ EMILE DECROIX ANISINA
We used to call it the woman's defender.
Kadınların Koruyucusu derdik.
Dowdy, get a defender over.
Bir koruma getir Dowdy.
Considering the virtuous fidelity you have shown, and the honorable exploits that you have done, having given proof of that honor, having given proof of that honor... as always as is the part of a good and faithful subject, I hereby dub thee knight of the realm, defender of the soil, protector of the crown, and a fit consort for the princess Gwendolyn the fair.
Gösterdiğin erdemli sadakat ve yaptığın onurlu ve olağan üstü başarı dikkate alınarak, verilen bu onurun kanıtı olarak, verilen bu onurun kanıtı olarak... her zaman iyi ve sadık bir vatandaşın parçası olarak, sana kraliyet şövalyesi ünvanı veriyorum toprağın savunucusu, tacın koruyucusu,
Defender of the soil!
Toprağın koruyucusu!
Well, if it's mortal combat you want, then mortal combat you shall have, and at the hands of Giacomo, knight of the realm, defender of the soil, protector of the crown... protector of the crown!
İstediğin ölümcül dövüş ise o zaman ölümcül dövüşü alacaksın, ve Giacomo'nun ellerinde, krallığın şövalyesi, toprağın savunucusu, tacın koruyucusu... tacın koruyucusu!
Don't play the noble defender of the sanctity of marriage with me.
Evliliğin kutsallığının, asil koruyucusu ayakları yapma bana, babacık.
He was the last defender of our liberties at the Assembly.
Özgürlüğümüzü Meclis'te savunan son kişi oydu.
- Our last defender.
- O kim? - Son savunucumuz.
I don't need a public defender.
Avukata ihtiyacım yok.
Marcus Licinius Crassus... most noble radiance... fiirst general of the Republic... father and defender of Rome... honour my house.
Marcus Licinius Crassus... en soylu mutluluk kaynağı... Cumhuriyet'in baş generali... Roma'nın babası ve koruyucusu... evime şeref verdiniz.
- I deeply regret having to say in front of these ladies and gentlemen... - You claim you're a defender?
Bu beylerin ve hanımların önünde bunu söylediğim için çok üzgünüm...
You're the Defender of the Law! The avenger of Wrongs!
Demek Yasa'nın yılmaz savunucusu, Zalimlerin baş belasısınız!
Defender of the Law.
Yasa'nın yılmaz savunucusu.
I thought you were a Defender of the Law?
Yasa'nın yılmaz savunucusu değil miydin sen?
And you were going to push your way up to being the greatest defender of justice that the great and powerful state of California ever had.
Sen de büyük ve güçlü eyalet Kaliforniya'nın göreceği en yılmaz adalet savunucusu olacaktın.
For which he was named "Defender of the Faith" by His Holiness, the Pope.
Bu sayede Papa Hazretleri Krala "İmanın Savunucusu" unvanını verdi.
The State defender may now address the Court.
Savunma söz alabilir.
- The... defender was with me.
- Gardiyan yanımdaydı.
We shall hear the defender.
Savunma avukatını dinleyeceğiz.
Well, actually, Kirk, as a defender of the free-enterprise system, I found myself in a rather ambiguous conflict, as a matter of principle.
Serbest girişimi savunan birisi olarak, Bu konuda kendimi belli belirsiz bir çelişkinin içinde buldum.
Hunter, warrior, defender of the faith.
Avcı, savaşçı, inançların koruyucusu.
And on my left, Dr. Zaius, minister of science and chief defender of the faith.
Solumda Dr Zaius, bilim bakanı ve inancın baş koruyucularından.
- Except he's also chief defender of the faith.
- Ayrıca inancın baş koruyucularından.
Defender of the faith?
İnancın koruyucusu?
- I can't see him as public defender.
- Onu hak koruyan biri gibi göremiyorum.
You don't look at all like the noble defender of poor defenceless widows.
Zavallı savunmasız dulların asil koruyucusuna benzemiyorsun.
Why else would His Holiness the Pope have named you Defender of the Faith? True.
Başka neden Kutsal Papa sizi İnancın Koruyucusu olarak atasın ki?
I've always been a defender of the faith and of the Church.
Her zaman Kilisenin ve inancın koruyucusu olmuşumdur.
Just look at that Red warrior, the defender of crippled ones!
Sadece kızıl savaşçı baktı, sakat olanları savundu!
I am the king and defender of my people and I maintain the right to seek relief from no matter what quarter.
Ben halkımın kralı ve savunucusuyum. Nereden olursa olsun yardım alma hakkım var.
For defending my life?
Por defender minha vida?
To a valiant defender of his country.
"Ülkesinin cesur savunucusuna."
- Knight-errant... defender of the right, and pursuer of... of lofty undertakings requests the... boon?
- Şövalye mi? - Doğruluğun savunucu şövalyesi ve yüksek vaatlerin takipçisinin talebi... İhsan mıydı?
" God, Defender of the human race...
" Tanrım, insan ırkının yüce koruyucusu...
You may ask for a defender.
Bir müdafi talep edebilirsin.
Bruno is the worst heretic I've ever met, since I've been appointed defender of the faith.
Bruno, dinin savunucusu olarak atandığımdan beri gördüğüm en beter tanrıtanımaz.
And gonerelli, that huge italian defender, was sent off in turin For having his sitting and dining room knocked through To form an open living area.
İtalyan defans oyuncusu Gonerelli ise oturma ve yemek odasını açmak için yıktırdı diye Turin'de kırmızı kart görmüştü.
- Defender.
- Defans.
defense 957
defence 161
defend 23
defensive 17
defendant 37
defendants 18
defend yourself 64
defenseless 20
defensive wounds 24
defence 161
defend 23
defensive 17
defendant 37
defendants 18
defend yourself 64
defenseless 20
defensive wounds 24