Degenerate traduction Turc
588 traduction parallèle
All of these degenerate characteristics check amazingly with the history of the dead man before us, whose life was one of brutality, of violence and murder.
Bütün bu bozulmuş karakteristikler bu ölü adamın vahşet, şiddet ve cinayet dolu yaşamını tamamen açıklıyor.
They're soft and degenerate all through.
Bunlar yumuşak ve dejenere olmuşlar.
I don't want a degenerate child.
Soysuz bir çocuk istemiyorum.
They're degenerate, immoral idiots.
Onlar yozlaşmış, ahlaksız aptallar.
Life can so easily degenerate into something sordid and vulgar.
Hayat, kolaylıkla kötü ve acımasız bir hale dönüşebiliyor.
We accept your degenerate behavior.
Dejenere davranışlarını bağışlıyoruz.
It's a sad thing it took a war to convince me that most of the human race is degenerate.
İnsan ırkının dejenere olduğunu anlamam bana bir savaşa mal oldu, malesef.
In this degenerate age, one must kill so as not to be killed.
Bu yozlaşmış devirde, ölmemek için öldürmen şart.
Moron! Degenerate!
Geri zekalı, züppe!
I apologize for not telling you sooner... that you're a degenerate, sadistic old man.
Sizin yozlaşmış sadist bir yaşlı olduğunuzu... daha önce söylemediğim için özür dilerim.
What kind of degenerate comes in for something so minor?
Bu kadar önemsiz bir şey için hangi soysuz gelir?
The work of a degenerate.
Soysuz birinin işi.
The work of a degenerate, indeed.
Kısaca, bir soysuzun işi.
You vile, disgusting degenerate.
Seni iğrenç, miğde bulandırıcı, dejenere.
Your brother makes others do all the work, your degenerate brother!
O cinsi bozuk biraderin işi kendi değil başkalarına yaptırıyor!
"It is better if, instead of waiting to execute degenerate offspring for crime or to let them starve for their imbecility, society can prevent their propagation by medical means in the first place."
"Suça yatkın, bozuk bir ırk sahibi olmayı beklemektense veya....... bu kişilerin zayıf zekaları yüzünden açlık çekmelerini görmektense toplum üremelerini tıbbi yöntemlerle en başında engelleyebilir."
Shocking degenerate.
Pis sapık.
A degenerate!
O bir soysuz!
A criminal degenerate and parasite.
- Kim? - Ben.
You tell them you spent the night in an orgy with a criminal degenerate.
Bugün hiç kimsesin yarın biri olursun.
He's a degenerate!
Yozlaşmış!
- I said he's a degenerate atheist!
- O dejenere bir ateist dedim!
This is degenerate art, you know.
Bu yozlaşmış bir sanat, biliyorsun.
Even if I did, it would not be centred on this degenerate trash.
Paylaşsam bile, bu yozlaşmış süprüntüleri göndertmezdim.
- Nothing degenerate, Mr. Fanta.
- Önemli bir şey değil, Bay Fanta.
Colonel Statter... you are morally degenerate.
Albay Statter ahlaken yozlaşmışsınız.
a degenerate king, sickly infantes, idiots, dwarfs, cripples, clownish freaks dressed as princes whose job it was to laugh at themselves and amuse a court that lived outside the law, caught in a web of etiquette, plots and lies,
Yozlaşmış bir kral, hastalıklı prensler akıl hastaları, cüceler, sakatlar bir de ; görevleri, kendilerine gülmek ve kanunun kendilerine işlemediği yalan, gösteriş ve sadece kapalı kapılar ardında başkalarına itiraf edilen entrika ağlarıyla örülmüş hayatlar yaşayan özel kesimi eğlendirmek olan "prens" gibi giyinmiş ebleh soytarılarla doluydu.
It's not normal for children to play such degenerate, vengeful games
Bu çocuklar için normal sayılabilecek bir oyun değil. Böyle dengesiz, nefret dolu oyunlar.
Do you think I like being near that degenerate?
O soysuzun yanında olmayı seviyor muyum sence?
He was a degenerate's degenerate.
Yozlaşmışların da yozlaşmışıydı.
So he said to me, "Edik, only Allah himself knows where goes the spark ofthis degenerate in the family of internaI-combustion engines."
Unutma, Edik.... Unutma Edik, bir Allah biliyor, içten yanmalı motorlar ailesinin bu yüz karasının kıvılcımı, motorun içinde nerelerde geziyor.
You are a degenerate!
Bütün değerlerini yitirmişsin sen!
Providing the Polish patriot was also a sexual degenerate.
Polonyalı vatansever cinsi sapıksa eğer.
Then we degenerate to the'55 and the'57, and if people really misbehave, to an extraordinary'58.
Yaramazlık yapanlara'55 ya da'57 veriyoruz. İyice azıtanlara ise esaslı bir'58.
You're a degenerate, Travis.
Sen yozların önde gidenisin, Travis.
This society must become united or it will degenerate into total anarchy.
Bu toplum birleştirilmeli yoksa anarşi içinde tamamen dejenere olacak.
You find me degenerate.
Beni dejenere buluyorsunuz.
- Who's to say the man's a degenerate?
- Kim ona yozlaşmış diyebilir ki?
I wonder how such a degenerate could have reached a position of responsibility in the army.
Merak ediyorum, bu soysuz adam nasıl orduda böyle sorumluluğu olan bir konuma gelmiş.
Dirty degenerate.
Soysuz pislik.
You degenerate.
Sen sapıtmışsın.
You're really degenerate!
Sen gerçek bir soysuzsun!
Don't you talk to me like that, you foul-mouthed degenerate.
Sakın benimle böyle konuşma, seni soyu bozuk küfürbaz.
A pre-vert is a degenerate, didn't you know that?
Yozlaşmış demek bilmiyor muydun?
A pre-vert's a degenerate?
Bir pre-vert yozlaşmış mıdır?
How's it look? I invite her over and come on like a sex degenerate.
Onu davet ediyorum ve seks düşkünü gibi davranıyorum.
We don't want this topic to degenerate into the discussion phase.
Bu konunun artık tartışma yaratmasını istemiyorum.
You're just a degenerate! - Stop it!
Tamam anlaştık.
Sorry for you, but you're just degenerate!
- Seni görmek istemiyorum, çünkü sen dejeneresin. yok bişi.
- I know what you're after! Pervert, degenerate and son of a swine!
Senin ne yaptığını biliyorum, ahlaksız, dejenere olmuş, domuz.
Degenerate and son of a bitch!
Degenerative! Orospu çocuğu!