Degree traduction Turc
5,648 traduction parallèle
A degree in what?
Hangi sınıf?
Thing about a third-degree burn... the burn itself doesn't hurt at all.
Üçüncü derece bir yanıkla ilgili asıl olay yanığın kendisinin aslında hiç acıtmaması.
With all DNA work, sir, we leave ourselves a degree of doubt... But the doubt here is 0.00001.
Bütün DNA çalışmasıyla efendim, kendimize bir derece şüphe bırakırız,... ama buradaki şüphe 0,00001.
An Oakland man was convicted of first-degree murder and spent two years in prison before it was overturned.
Oaklandlı bir adam birinci dereceden cinayetle hüküm giydi ve... -... dönmeden önce iki yılını hapiste geçirdi. - Emsal neresinde?
What if there was an app called Pied Piper that could tell you, to a statistical degree of certainty, whether you were going to heaven or hell?
Peki Pied Piper adında bir uygulama olsa ve belirli bir dereceye kadar cennete mi cehenneme mi gideceğinizi söylese?
Since the Swan Princess is not evil in the least degree, it follows ex-post-facto that Her Majesty is 100 % innocent!
Kuğu Prenses'in en ufak bir kötülüğü olmadığı için, Majestelerinin % 100 masum olduğu kabul edilmelidir!
Not evil in the least degree.
En ufak bir kötülüğü yok.
Cameron, the brilliant programmer, months away from a college degree and a promising career in software, she dropped out, ended up hacking into the computers of a national bank.
Cameron, harika bir programcı, aylar önce iyi bir üniversite diplomasını ve gelecek vaat eden bir kariyeri çöpe attı. Sonunda ulusal bir bankanın bilgisayarlarını ele geçirdi.
I want roadblocks in a 15-mile radius, 360-degree perimeter.
25 kilometrelik alanın her tarafına barikat istiyorum.
I come to take my boy back from your boys, and do not be thinking that I believe them able to organise themselves to such a degree without their master offering a helping hand!
Çocuklarının elinden kendi çocuğumu almaya geldim. Ve efendilerinin yardımı olmadan böylesine bir şeyi kendi başlarına organize edebileceklerine inanacağımı düşünme!
I have a transcript from Harvard. I have a degree from Harvard. That's because I- -
Harvard'dan bir transkriptim var, bir diplomam var, bu da demek oluyor ki- -
Mostly because the only other time I get to use my financial degree is counting how many Q-Tips we have left,
Çünkü genelde finans diplomamı kaç kulak pamuğumuz kaldığını hesaplamak için kullanıyorum.
With a high degree of difficulty.
- Evet, hayli zor bir insan olmanın yanında.
You mean the perfect venue... a 360-degree view of Manhattan, the stars above us, the world at our feet.
- Harikulade olan yeri diyorsun. 360 derece Manhattan manzarasıyla yıldızlar avucumuzda, dünya ayaklarımızın altında olacak.
I'd like to think I've earned a degree of trust.
Ufak bir güven kazandığımı düşünmeyi isterdim.
Everyone with a law degree, take a hike.
Hukuk okuyan herkes dışarı çıksın.
My grandmother was the grandchild of slaves, and she couldn't believe it when I showed her my teacher degree.
Büyükannem, köleler arasındaki en küçük çocuktu. Öğretmen olduğumu söylediğim zaman buna inanamadı.
Do you want to get your degree?
Diplomanızı almak istiyor musunuz?
Get a real degree. Even if it didn't matter that you've already presented yourself as having gone to Harvard law, you'd have to take the bar again.
Kendini Harvard'a gitmiş olarak göstermen önemli olmasa bile avukatlık sınavına tekrar girmen gerekiyor.
It's a master's degree in health care law.
Sağlık hizmetleri kanunu hakkında bir master çalışması.
BASED ON THIS EVIDENCE, I HAVE INDICTED DR. ROSENTHAL ON MULTIPLE COUNTS OF FIRST-DEGREE MURDER WITH SPECIAL CIRCUMSTANCE.
Bu kanıtlara göre, Dr. Rosenthal'a "özel koşullarda" birçok birinci dereceden cinayet suçlamasıyla dava açtım.
Little Kevin Julien was rushed to the hospital, burned to the second, if not third degree.
Küçük Kevin Julien hastaneye aceleyle götürüldü. Üçüncü derece olmasa bile vücudunda ikinci derece yanıklar vardı.
The degree of ossification on this sternal fragment is from somebody in their mid to late 70s.
Bu parçadaki sertleşmeye bakacak olursak bu 70'lerinin sonundaki birine ait.
I mean, she said she had a psychology degree.
Yani, kadın kendisinin psikoloji eğitimi olduğunu söylemişti. Adam Rusça biliyordu.
To a degree.
- Belirli bir dereceye kadar.
Is the prosecutor sufficiently prepared to take the defendant down to first degree?
Savcı, davalıyı 1. derece turuna gönderecek kadar iyi hazırlanabildi mi?
Maybe she was there getting her masters degree.
Belki de yüksek lisans için oradaydı.
But I like the idea of you getting that degree.
Ama diploma alma fikrini sevdim.
Look, I'm getting my degree tomorrow at the high school.
Bak. Yarın liseden mezun oluyorum.
All right, Mr. Dante sosa Gomez, you are 17 years into a 20-year sentence for the second-degree murder of Ana Escobedo, correct?
Pekâlâ, Bay Dante Sosa Gomez. Ana Escobedo'yu öldürdüğünüz gerekçesiyle ikinci derece cinayet suçundan 20 yıl hapse mahkum edildiniz ve 17 yılını doldurdunuz, doğru mu?
[Scoffs] Name's confidential, part of the deal you agreed to in exchange for second-degree murder.
İsim gizli. İkinci derece cinayet için yaptığın anlaşmanın şartlarından biri.
Based on the body temp and degree of coagulation in the blood pool, I estimate the T.O.D. to be roughly two hours ago.
Vücut ısısı ve kan gölündeki pıhtılaşmaya dayanarak kabaca iki saat önce öldüğünü söyleyebilirim.
" with a degree of respect, soldier to soldier.
.. bir asker olarak gerektiği şekilde saygı görürüm.
Want to get my degree, eventually.
Sonunda diplomamı almak istiyorum.
I have a double degree from Harvard University.
Harvard Üniversitesi'nden çift diplomam var.
Yes, about your double degree.
- Evet, o çift diploma konusuna gelirsek...
Accepted to the Sorbonne and Cambridge for an arts degree... turned them both down.
Sorbonne ve Cambridge'e sanat derecesi için çağrıImış ama ikisini de reddetmiş.
Solstice degrees add latitude, then subtract 1 degree a day.
Gündönümü derecesine enlem ekle, sonra her gün için bir derece çıkar.
It's on a 15-degree arc.
15 derecelik yayda.
Grizzlies stay out late here, braving the - 20 degree temperatures.
Boz ayılar eksi 20 derece sıcaklıkta dışarıda olmaya cesaret ediyorlar.
And obviously that remains the case to some degree.
Bu durum bir yere kadar böyle devam eder.
- No, not exactly. I mean, he doesn't have a degree or anything.
Yani diploması falan yok.
I got my degree on the streets. [Chuckles]
Diplomamı sokaklardan aldım.
Well, for instance, when a guy chooses a girl on the site, guess how important it is that she have a college degree?
Peki, mesela, bir adam bir kadını sitede seçtiğinde kadının bir üniversite diplomasının olması ne kadar önemli sence?
You, sir, are under arrest for murder of the first degree. .
Bayım, birinci derece cinayetten tutuklusunuz.
Then she's gonna use that degree to get a job nowhere.
Sonra bu doktorayı hiçbir yerde iş bulmak için kullanacak.
- Degree in child development, grad student at UCLA, tons of experience.
- Mm. - Çocuk gelişimi mezuniyeti... UCLA'da öğrenci derecesi ve bir sürü tecrübesi var.
Maybe she fell in the pool and he couldn't get her out. Second-degree murder for drowning a 15-year-old girl?
Belki de kız havuza düştü ve- - 15 yaşındaki bir kızın boğulması ikinci derece cinayet mi olacak?
- I had my master's degree on anthropology. - Why?
- Niye?
Religion is the moral foundation for every society! Let's degree to disagree.
- Din her toplumun ahlaki temelidir.
So, it does, in associating with charities, to a degree...
Bir ölçüde.