Denial traduction Turc
1,535 traduction parallèle
And when vacation's over? When she crash-lands from all this denial?
Peki, seyahati bitip, hastalığı reddetme rüyasından uyandığı zaman ne olacak?
- Oh, some denial.
- Ah, inkar etme.
And she believes it, maybe it's like that, when you live in denial.
Ve buna inanıyor da, belki de hep inkâr ruh hali içerisinde yaşayan biri için bu normaldir.
Whether it's a strong sense of denial or the fact that you love your son.
Güçlü bir inkar duygusu da olsa... Veya oğlunuzu sevdiğiniz gerçeği de olsa...
I have no experience in denial pleas.
Hiçbir itiraz müdafaası deneyimim yok.
Denial cases are rare. You might as well try it.
İtiraz davaları pek sık olmaz.Denemeye çalışmalısın.
The acquittal rate for denial cases are higher.
Beraat oranı itiraz davalarında daha yüksek.
So, basically, Jackie's list says the perfect man for her is Fez but she's in massive denial.
Kısaca, Jackie'nin listesi onun için kusursuz erkeğin Fez olduğunu söylüyor ama şiddetle reddediyor.
Jackie, it's not healthy to be in denial.
Jackie, reddetmek yararlı değil.
- Denial.
- İnkâr etme.
Well, he was into discipline and self-denial.
Evet, kendini disipline edip bazı şeylerden feragat ettmiş.
Well, I haven't seen this much denial since John Travolta married Kelly Preston.
Güzel, John Travolta'nın Kelly Preston ile evlenmesinden beri böyle bir inkar görmemiştim.
The final stage of denial is self-destruction, sheriff.
İnkarın son safhası, insanın kendi kendini mahvetmesidir, Şerif.
You can only live in denial for so long, Annalisa.
İnkâr ederek ancak biraz daha idare edebilirsin Annalisa.
I'd taken the depositions of cardinals, archbishops, and bishops across this country for 23 years, and what I've encountered is deception, perjury, denial, and deceit at the highest levels of the Catholic Church.
23 yıldır bu ülkenin dört bir yanında kardinallerin başpiskoposların ve piskoposların ifadelerini alıyorum. Katolik Kilisesinin en yüksek makamlarının aldatma yalandan yeminli ifade inkâr ve yalanlarına tanık oldum.
I think a lot of the people in Rome are in deep denial about just how serious this issue is.
Roma'daki insanların çoğu bu meseleni ne kadar önemli olduğunu inkâr ediyorlar.
And living on an island of denial, like you are, it's very dangerous.
Ama senin yaptığın gibi bir inkar adasında yaşamak son derece tehlikelidir.
But they're the ones who are living on an island of denial.
Ama inkar adasında yaşayanlar asıl onlardır işte.
- Living on an island of denial...
- İnkar adasında yaşamak..
She will believe my denial.
Bana inanacaktır.
They feel so terrible about what happened they're just in complete denial.
Olanlardan dolayı çok kötü durumdalar. Herşeyi inkar ediyorlar.
- Denial, denial.
- Yok sayma, yok sayma.
That's not denial.
Bu yadsıma değil.
So, he's a violent sex offender in denial.
O halde adam, kabul etmese de bir seks suçlusu.
Taking a little trip down denial, are we?
Az da olsa hatayı kabul etmeyi reddediyorsun, değil mi?
That was not denial.
O reddetme değildi.
Fine. You want to be in denial?
İnkâr etmeyi sürdür.
Yeah, I did the denial thing, too.
Evet, ben de inkar olayını yapmıştım. Çok gülümsemeyi bile denedim.
god, you really are in denial, Jase.
Her şeyi inkâr eder oldun Jase.
There are five stages to grief, which are denial, anger, bargaining, depression and acceptance.
Beş çeşit keder vardır, İnkar etme, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme.
- that comes with your job. - I'm not the one who's in denial here.
- İnkâr içinde olan sadece ben değilim.
First, there's anger, then resentment, then denial, then anger.
- Hangi aşamalar? - Öncelikle öfke. Sonra küskünlük.
And with the pack of lies in this family newsletter, she spreads holiday denial.
Ve ailemizin bir yığın yalanını bu mektuplarla tatilde de devam ettiriyor.
If you keep living in this denial, you're just going to protect his killer.
Eğer inkar içinde yaşamaya devam ederseniz, yapacağınız tek şey, katilini de korumak olur.
I thought we were in denial about that.
Bu konuyu kabul etmediğimizi sanıyordum.
They're in denial.
Kabul edilemez durumdalar.
The great rainone is in denial.
Büyük Rainone inkar içinde.
- You're not healthy.You're in denial.
- Sen sağlıklı değilsin. Sen olanları reddediyorsun.
- I am not in denial.
- Hayır, reddetmeiyorum.
You're in denial, and you're angry.
Reddediyorsun ve sinirlisin.
You're in denial, you're angry, and you use sex as weapon to deflect it.
Olanları reddediyorsun ve sinirlisin. Ve seksi bunu aşmak için bir silah olarak kullanıyorsun.
Respectfully maria, that's denial.
Saygı duyuyorum Maria ama bu bir inkâr biçimi.
You're choosing to be in denial?
İnkâr ederek mi yaşamayı seçiyorsun?
Conscious denial.
Bilinçli bir inkâr.
I also know denial is the first stage of the grieving process For those who learn they're going to die.
Ölecek olan insanlar için inkarın, acı çekmenin ilk basamağı olduğunu da biliyorum.
I was buying your denial about the photo but that Doberman you sent gave away your hand.
İnkarına inanmıştım ama yolladığın Doberman seni ele verdi.
Only denial will suffocate you.
Sadece reddediş nefesini kesebilir.
There's the denial talking now.
Tabii, işte inkâr safhası. Her şeyi inkâr ediyor.
Total denial right here.
- Şerefsiz!
You're in denial.
- İnkar ediyorsun.
I just... I think you're in denial.
Sanırım bunu reddediyorsun.