Dentist traduction Turc
2,617 traduction parallèle
I was pretty sure Dr. Pepper was a dentist.
Cidden Dr. Pepper'ın * dişçi olduğunu sanıyordum.
Look, all I know is that I had a very vivid Britney Spears fantasy at the dentist, and since then, it's made me feel free to get out of my own way.
Bakın, tek bildiğim, dişçide çok canlı bir Britney Spears fantezisi yaşadım ve o günden beri eski halimden daha özgür hissetmeme sebep oluyor.
I had a vision at the dentist.
Dişçide bir öngörü gördüm.
Well, for a dentist.
- Tabii, bir dişçiye göre...
For a dentist...
- Bir dişçiye göre...
Are you taking me to the dentist?
Beni dişçiye mi götürüyorsun?
You're not going to the dentist.
Dişçiye gitmiyoruz.
( grunts ) Uh, Nelson, for someone who never goes to the dentist, you have pretty good teeth.
Nelson hiç dişçiye gitmeyen birine göre çok güzel dişlerin var.
Clearly, the dentist they visited employed primitive techniques.
Besbelli dişçileri ilkel teknikleri kullanıyormuş.
She must be remembering to go to the dentist even without those reminder postcards.
Diş hekimine gitmeyi hatırlatma kartları olmadan hatırlıyor olsa gerek.
I once dated a girl for three months who thought I was a dentist.
Dişçi olduğumu sanan bir kızla 3 ay çıkmıştık.
Dentist, gallery curator.
Biri diş hekimi, biri galeri küratörü.
My best friend, Kyle, he went to the dentist yesterday and got two fillings!
En iyi arkadaşım, Kyle, dün dişçiye gitti ve iki dolgu yaptırdı.
Besides, I think working in a dentist office
Hem, dişçide çalışmak fobime iyi gelecektir.
You know that dentist office I'm working at? Well, I was going in for my shift after school,
Çalıştığım dişçi var ya, bugünkü vardiyam için oraya gidiyordum.
My dad wanted me to be a dentist like him, but gums freak me out, man.
Babam onun gibi dişçi olmamı istiyordu ama sakızlar beni korkutuyordu.
But the point is, you can't be a dentist unless you want to be a dentist.
Ama önemli olan şu ki, dişçi olmak istemedikçe bir dişçi olamazsın.
And I don't want to be a dentist.
Dişçi olmak istemiyorum.
He's a dentist.
Adam dişçi.
And the dentist.
Ve dişçiyi.
I'm so desperate I think going to the dentist is a pulling opportunity.
Ben çaresizim. Dişçiye gitmek bile fırsat benim için.
So where am I taking you- - the dentist, pottery class, what?
Ee, seni nereye götürüyorum şimdi? Dişçiye mi, çömlek atölyesi sınıfına mı, nereye?
Franco just saw his dentist this morning.
Franco, dişçisini bu sabah yeni gördü.
Go to my dentist.
Parasını ben veririm.
I'm sure Daphne wants you to see a dentist.
Eminim Daphne bir dişçiye gitmeni istiyordur. Umrunda değil onun.
Still scared of the dentist, huh?
- Hâlâ dişçiden korkuyorsun demek?
No, no, I'm at the dentist.
Hayır, hayır dişçideyim.
Jones dates head cheerleaders, not girls who've only been to the dentist twice.
Jones, baş cheerleaders tarih sadece ettik değil kızlar iki kez diş hekimine olmuştur.
And we are going to work on that dentist situation.
Ve biz iş yapacağız Bu diş hekimi durumu.
You're stopping at the dentist?
Bir dişçide mi duruyorsun?
Went to a dentist and convinced him that I needed a root canal.
Dişçiye gittim ve ona kanal tedavisi gerektiğine inandırdım.
Uh, h-how did the dentist's office go?
Dişçi nasıl geçti?
Yeah. I read about it in a magazine at the dentist office.
Evet, dişçide beklerken bir dergide okudum.
I've gotta go to the dentist today
Bugün dişçiye gitmem gerekiyor.
- At the dentist.
- Dişçiye gitti.
- Dentist.
- Dişçi.
- Ow. - Dentist.
- Dişçi.
Have a dentist at the gate when I land.
Söyle de indiğimde bir dişçi kapıda beklesin.
Go to the dentist.
Sonra dişçiye giderim.
I haven't been to the dentist in 14 years.
14 yıldır dişçiye gitmiyorum.
"Dan Mendell, DDS." Kids'dentist.
Diş hekimi Dan Mendell. Çocuk dişçisi.
If we don't get help, Dan the Dentist is going to expire.
Yardım istemezsek diş hekimi Dan daha fazla dayanamayacak.
As in a fossilized bison horn fell off the display and cost a dentist his front teeth.
Fosilleşmiş bir bizon boynuzu düşüp bir diş hekiminin ön dişlerini kırdı.
- You can go to the dentist.
- Sen de dişçiye gidersin.
- I'm afraid of the dentist.
- Dişçiden korkuyorum.
Right... I picked her up in this dentist's waiting room.
Şimdi, dişçinin bekleme odasından kaldırmıştım kızı.
- And Dan the Dentist.
Dişçi Dan de.
Sean's mother is a dentist.
- Sean'ın annesi dişçi.
he's a dentist.
bir dişçi.
Dentist!
Dişçi.
Just go to the dentist, Sean.
Dişçiye git Sean.