Devotion traduction Turc
1,045 traduction parallèle
He's not worth your devotion.
O sizlerin eseri, ona değmez!
Famous Plantagenet, most gracious prince... lend favorable ear to our request... and pardon us the interruption... of thy devotion and right Christian zeal.
Yüce Plantagenet, ulu Prens Hazretleri, maruzatımıza kulak veriniz lütfen. Sizi ilahi göreviniz ve Hıristiyan ibadetiniz sırasında rahatsız ettiğimiz için de bizi bağışlayınız.
And to Mrs. Marvin goes a gold medal from Dr. Marvin for her love, courage, devotion, et cetera, et cetera, et cetera.
Bayan Marvin'e de Dr. Marvin'den bir altın madalya. Sevgisi, cesareti, sadakati, vesaire vesaire için.
And it is full of fraternal expressions of devotion from your Czar.
Çarın samimi ve dostane duygularını dile getirdiği ifadelerle dolu.
Constancy, devotion.
Azim ve bağlılık.
Your devotion touches me more deeply than anything in my whole life.
Bağlılığınız beni hayatımdaki her şeyden daha fazla etkiledi.
"We trust that you will show him the same loyalty and devotion... you displayed to the late Mr. Firth."
"Merhum Bay Firth'e gösterdiğiniz saygı ve sadakati ona da göstereceğinizden eminiz."
You carry our love, our devotion and our undying gratitude.
Sevgimiz, dualarımız ve sonsuz minnetimiz sizinle.
Now, I think I'm entitled to something after a lifetime of devotion.
Simdi, sanırım, hayatboyu bir bağlılıktan sonra bir şeye hakkım var.
Oh, I'm sure of your devotion to Oliver.
Oh, senin Oliver'a bağlılığından eminim.
When couples have been together as long as me and Big Daddy they get irritable with each other from too much devotion.
Koca Baba'yla benim gibi çok uzun süre birlikte olan çiftlerde... bazen biri diğerinin üstüne fazla düşerse onu sinirlendirebilir.
I'm going to kick that devotion out of you.
Seni bu bağnazlıktan kurtarmayı düşünüyorum.
For the past several weeks... you have, with your usual devotion to detail... managed to undermine what I, as Chief Counsel for the EP... consider the most flourishing railroad in the country.
Son birkaç haftadır ayrıntılarda boğulmaya olan düşkünlüğünle ülkenin en hızlı gelişmekte olan demiryollarını mahvetmeyi başardığını düşünüyorum, Baş Danımanın olarak. - Mahvetmek mi?
Did it occur to you that beneath the superficial there could be a great devotion to this god?
Yüzeysel olanın altında bu tanrıya büyük bir bağlılık... ... olabileceği aklınıza geldi mi?
What did you call it? Her "devotion"?
Hani ne diyordunuz? "Sadakati" hakkında.
Rha-Gon, giver of life, god of love, accept this token of my gratitude and devotion.
Rha-Gon, hayat veren, aşk tanrısı,... bunu bağlılığımın ve minnetimin bir göstergesi olarak kabul et.
I was just asking to pay tribute to your courage and devotion.
Cesaretinize ve bağlılığınıza saygılarımı sunmak istedim.
And of course, there was the old family devotion to sightseeing towers.
Ve tabii sülalenin geleneksel merakı, çevreyi izleyecek kuleleri de belirtmeli.
But not this insane devotion.
Ama böyle çılgın bir birbirine düşkünlük.
"Nearly saint-like in his devotion to his master."
Efendisine bağlılığı bir azize bağlılık seviyesindedir. "
Puerto Rico My heart's devotion
Porto Riko kalbimi adadığım
FATHER MARK, IT IS DUE TO YOUR UNDYING FAITH AND SELFLESS DEVOTION TO THE CHILDREN OF THIS COMMUNITY- -
Peder Mark, sizin inancınız ve tüm bu çocuklara ve insanlara karşılıksız kendinizi adamanız sayesinde amacımıza ulaştık.
Nor in devotion to his country.
Ülkesine olan sadakatinde de.
No cursing his efficiency and devotion to duty, but I should warn you...
Etkin ve işine bağlı olmasına sözüm yok, ama seni uyarayım...
I'm sure the Lord recognizes the devotion of this reservation beyond what we're paid.
Bize ne ödendiğinden ziyade, bu reservationda yapılan ibadeti tanrının takdir ettiğine eminim.
A sign of devotion.
Bir sadakat göstergesi.
This victory was made possible by the extraordinary heroism and devotion to duty of Sergeants Michael Merry, Charles Deal and Lawrence Barrett of this command, and a civilian by the name of Jonah Williams, now Private,
Bu zaferi mümkün kılanlar, gösterdikleri olağanüstü kahramanlık ve göreve adanmışlıklarıyla Bu birlikten Çavuşlar Michael Merry, Charles Deal ve Lawrence Barrett ile Jonah Williams adındaki sivildir. Jonah Williams, bundan böyle erdir
With all my heart I thank you... for having added to my life one great, sweet measure of devotion.
Tüm kalbimle sana teşekkürler - Hayatıma kattıkların için - Büyük bir sevgi ve fedakarlık.
My devotion made it possible for Magda Golovina to get back on stage.
Magda Golovina'dan sahneyi geri almak için bağlılık yemini bile ettim.
I admire your loyalty and devotion, but you have to understand that the people were overexcited by this Garibaldi's victories.
Sadakatini ve vefakarlığını takdir ediyorum ama Garibaldi'nin zaferleri yüzünden insanların aşırı heyecanlandığını anlaman gerek.
They said they knew of my devotion to your family
Benim ailene karşı olan bağlılığımı bildiklerini söylediler.
Filial devotion is a beautiful thing.
Evlatların sadakati ve saygısı... güzel bir şeydir.
I will escort His Majesty To the next world If you share my devotion
Majestelerine diğer dünyada da refakat edeceğim.
I remember him with loving devotion.
Onun kalbimde derin bir yeri vardır.
And without courageous effort and unselfish devotion, there is no victory.
Yiğitçe çabalamadan, özverili olmadan zafer elde edilemez.
... and without courageous effort and unselfish devotion, there can be no victory.
Yiğitçe çabalamadan, özverili olmadan zafer elde edilemez.
Mademoiselle, the boys of emergency suicide ward voted you this gold watch for unusual devotion.
Acilin, İntiharlar Servisi'nde çalışan beyler eşsiz bağlılığınızdan dolayı sizi bu saatle ödüllendirmek...
I hope you'll be able to show me the same devotion in weighty matters as you have in lesser ones.
Daha az önemli konularda olduğu gibi, önemli konularda da bana aynı bağlılığı gösterebileceğini umut ediyorum.
Loyalty such as yours, that comes only from devotion to a cause.
Seninki gibi bir sadakat, sadece bağlılıktan bir sebebe dönüşür.
a courtship of equal parts insolence and devotion.
Arsızca kur yapmamı isterdi.
Look at him, almost an old man... with his flabby stomach and spindly legs... bring, with dog-like devotion, a fresh adept... who only a few nights ago was under his protection.
Ona bir bakın, sarkık göbeğiyle ve kürdan bacaklarıyla tam bir ihtiyar. Köpeğinki gibi bir sadakatle, daha dün kendi himayesinde olan taze bir aday getiriyor.
Devotion to duty.
Göreve bağlılık.
What is a man but that lofty spirit, that sense of enterprise, that devotion to something that cannot be sensed, cannot be realised, but only dreamed? The highest reality!
Bir insan mağrur bir ruhtan başka nedir ki, şu atılım isteği, bir şeye adanma arzusu hissedilemeyen ve fark edilemeyen, ama hayal edilen, en yüksek gerçeklik!
And when the Prince with his wife blessed Leipzig with their presence, on the day on which His Majesty had, one year before, been chosen King of Poland and Grand Duke of Lithuania, the students showed their devotion through an evening of music.
Ve önceki yıl Polonya Kralı ve Litvanya Büyük Dük'ü seçilen Prens ve eşi, Leipzig'i varlıklarıyla şereflendirdiğinde, öğrenciler ona olan sadakatlerini bir müzik akşamında bir konserle gösterdiler.
I've long admired your efficiency and may I say, devotion to your work.
Başarınızdan ve işinize olan bağlılığınızdan dolayı size hayranlık besliyorum.
Good pilgrim, you do wrong your hand too much, which mannerly devotion shows in this.
İyi kalpli hacı. haksızlık ediyorsun eline. saygılı bir bağlılık var tutuşunda.
God shield I should disturb devotion!
- İbadeti bozmaktan Tanrı beni korusun.
We will share a life of serenity and devotion.
Birlikte dingin, sadakatli, gerçek bir yaşantımız olacak.
Your devotion is commendable, general, but it may be extremely dangerous.
Sadâkatiniz övgüye değer general fakat bu son derece tehlikeli olabilir.
I respect your devotion to your duty, but I cannot permit it to interfere with mine.
Görev sadakatinize saygım var ama benimkini etkilemesine izin veremem.
And we shall give him all our devotion.
Biz ona sadakatimizi sunacağız.