English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ D ] / Didn't

Didn't traduction Turc

453,101 traduction parallèle
If you didn't have to prove you were stronger than everyone else, she wouldn't be sitting on a magical nuke right now.
Herkesten güçlü olduğunu kanıtlamak zorunda olmasaydın, orada büyülü atom bombasının üstünde oturmayacaktı.
He didn't see the land mine.
Mayını fark etmemiş.
I didn't know that.
Bilmiyordum.
And I didn't want her taking the blame.
Suçu üstüne almasını istemedim.
Huh, no, I just... I didn't want her to get into trouble.
Hayır, sadece başının belaya girmesini istemedim.
Sorry, I didn't mean to put you on the spot.
- Şey, ben- - Özür dilerim, sıkboğaz etme niyetinde değildim.
She said you didn't form close friendships.
- Yakın arkadaşlıklar kurmadığını söyledi.
You didn't believe it, did you?
İnanmadın değil mi?
Oh, I didn't know what to believe.
Neye inanacağımı bilemedim.
But he didn't spot the land mine.
Ama mayını fark etmemiş.
He didn't spot the land mine.
Mayını fark etmemiş.
- Didn't you know?
- Bilmiyor muydun?
Okay, I was in the bathroom when the shots were fired, so I didn't see anything.
Tamam, ateş edildiğinde banyodaydım. Bu yüzden hiçbir şey görmedim.
I didn't see anything, I don't know anything,
Münhasıran resmi olmayan bir kapasitede. Hiçbir şey görmedim, hiçbir şey bilmiyorum.
Except you didn't tell me the plan.
Bana planı söylemediğin hariç.
Okay, well, Palmer, we didn't know you liked tacos.
Tamam, şey, Palmer, tacolarından hoşlandığını bilmiyorduk.
Well, that didn't take long.
Bu uzun sürmedi.
He didn't tell me.
Bana söylemedi.
So you didn't get it?
Yani anlamadın değil mi?
He didn't say my number.
Numaramı söylemedi.
- He didn't lose control.
- Kontrolünü kaybetmiş falan değil.
I didn't nearly shoot a kid.
Yok öyle bir şey.
You get up every day now knowing you didn't catch that perp, clear that case, didn't... didn't speak up for that victim.
O suçluyu yakalayamadığını, davayı çözemediğini kurbanların intikamını alamadığını bilerek başlıyorsun her yeni güne.
Of course I didn't.
Tabii ki unutmadım.
She didn't like most people.
Genellikle insanları sevmezdi.
And the initial autopsy didn't discover it because all of her internal organs were already missing.
İlk otopside bunu fark edememişler çünkü tüm iç organları kayıpmış.
I mean, what if Meegan went to surprise someone with the news of the pregnancy, and it didn't go well?
Belki de Meegan birine hamilelik haberiyle sürpriz yapmak istedi, ama istediği gibi gitmedi.
So if this Pemba is the father of a child he didn't want...
Eğer Pemba istemediği bir çocuğun babasıysa...
Pemba didn't do it.
Katil Pemba değil.
That they didn't see anything.
Bir şey görmemişler.
- That didn't sound too convincing.
- Çok inandırıcı söylemedin.
Dahmer... didn't he keep his victim's heads in his fridge?
Dahmer kurbanlarını buzdolabında saklamıyor muydu?
Your blessings didn't work.
- Nimetleriniz işe yaramamış.
Why didn't you tell me about the other victims?
Diğer kurbanlardan niye bahsetmediniz?
You didn't like them.
Onları sevmiyorsunuz.
Jack, what if he didn't die?
Ya ölmediyse Jack?
We didn't know if something... we were checking local hospitals, Lucy.
Başına bir iş mi geldi diye... hastaneleri bile kontrol ettik Lucy.
The journal... didn't it say that I was going to help you one day?
Günlük... bir gün sana yardım edeceğimi yazmıyor muydu?
I didn't think you'd come.
Geleceğini düşünmüyordum.
He didn't just keep records of Rittenhouse.
Sadece Rittenhouse'la ilgili kayıtları tutmamış.
I didn't believe it either at first, but he got me out of Mason Industries.
Başta ben de inanmamıştım, ama beni Mason Endüstriden çıkardı.
- Uh, no, I didn't.
- Hayır vermedim.
- Didn't we, sunshine?
Öyle değil mi, canım?
I'd prefer you didn't.
Dememenizi tercih ederim.
Hmm, you didn't say anything about a battalion tagging along.
Peşime takılan asker ordusunu söylememiştin ama.
That didn't go quite as I had hoped.
Pek de umduğum gibi gittiği söylenemez.
I didn't have a chance to give this to you.
Bunu verme şansım olmadı.
Oh come now, you didn't think we'd leave our prized pig in the pen, did you?
Hadi ama bu kadarıyla yetineceğimi düşünmedin herhalde, değil mi?
If you liked me so much, why didn't you hire me?
Beğendiyseniz niye işe almadınız?
And they didn't even pixelate my neck!
Boynumu sansürlememişler!
I wanna take a river cruise with you and a bunch of other couples and, like, one weird single guy that didn't quite know what he was in for.
Seninle ve başka çiftlerle bir nehir gezisi diyorum. Bir de "Burada ne işim var." diyen bekâr bir adam olsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]