Dignity traduction Turc
2,949 traduction parallèle
Hey, I think you left your dignity up there.
Galiba gururun yukarıda kaldı.
- Oh, I'll show you dignity- -
- Sana gururu göstereceğim- -
Dude, I'm only trying to help you hold on to a little dignity here.
Dostum, ben sadece sana yardım etmeye çalışıyorum ; biraz onurlu davran.
If dignity means spending another Thanksgiving without a girlfriend, I think I'm gonna try to un-dignify for a change, all right?
Onurlu davranmak bir Şükran Günü'nü daha kız arkadaşım olmadan geçirmek anlamına geliyorsa, biraz onursuzluk yapabilirim, tamam mı?
I lost two weeks'pay And most of my dignity, but yeah... I got'em.
İki haftalık maaşımı ve itibarımın büyük bölümünü kaybettim, ama aldım.
It is red, as a sign of the dignity of the order of cardinals, signifying that you are ready to act with fortitude.
Kırmızı, kardinallerin rütbesinin asaletidir metanetle hareket etmeye hazır olduğunuzu simgeler.
- Have led to me losing my dignity.
- Şerefimi yitirdiğim bu ana ulaştık.
Our Revolution ensures people can pursue happiness, that our race will regain dignity.
devrimimiz insanların mutluluğunu sürdürmesini sağlayabilir, ve onurumuzu yeniden kazanabiliriz.
I always wonder why my compatriots have to endure their lives with no dignity.
her zaman merak ettim neden benim yurttaşlarım onursuz bir hayata katlanmak zorundalar.
Finally have some dignity!
Biraz onurlu olun, Tanrı aşkına!
Bring her in with dignity. To get at the truth.
Onu buraya şerefiyle getirmek, hakikate ulaşmak için.
At least give me the dignity to do this myself, before they can.
En azından onlar yapmadan önce, kendi şerefimle ölmeme izin ver.
Ain't no dignity in getting puked on. It's just- - Ooooh- -
Üstüne kusulmasının onuru falan yok.
" to preserve, above all, the dignity of the Holy Father.
" Her şeyden önce Kutsal Babamızın şerefini korumayı.
With your dignity.
Asaletinle birlikte.
The birth of the new Negro, one who is not crippled by fear and self-loathing, but driven by dignity and destiny.
Yeni siyahların doğuşu, sakatlanmamışlar, ve kendilerini durdurmuyorlar, ama asaletle ve tek bir amacla hareket ediyorlar.
The Dignity!
Dignity!
Buy The Dignity!
Dignity alın!
Our dignity, as the people of Langkasuka does not lie within your King.
yoldaşlar size yalan söylemiyorum.
His dignity had well gone.
Tüm itibarı elinden alınmıştı.
I will face my own death with honor and dignity, and I suggest you do the same.
Ölümümü gurur ve cesaretle karşılayacağım. Sana da aynısını tavsiye ederim.
In an effort to preserve my dignity, I've told them I'm the mop boy At the 8th avenue peep show.
Onurumu korumak adına, sirkte paspas yaptığımı söyledim.
You totally ruin my dignity dear.
Saygınlığımı mahvettin, canım.
You-you robbed me of any sense of dignity
Sayende haysiyetsizin biri oldum çıktım!
Where's your dignity, Phoenixxx16?
Nerede senin haysiyetin Phoenixxx16?
I have dignity.
Ben haysiyetliyim.
I have volumes of dignity.
Haysiyetim yerlere göklere sığmaz.
Understand, dignity is the... most important thing for me.
Bilirsin, benim için her şeyden önemlisi itibar.
The moral backbone is dignity.
Ahlak, itibardır.
If we had any human dignity, we would turn this thing off right now.
Eğer birazcık insan haysiyetimiz olsaydı bunu hemen burada kapatırdık.
They compromise the dignity of the uniform.
Üniformanın itibarını zedeliyorlar.
And he was very personable, too... kind of a quiet dignity.
Ayrıca çok da candan. Bayağı asil.
You know, Wes, at least the people you murdered died with their dignity.
Biliyorsun, Wes öldürdüğün insanlar en azından şerefleriyle öldüler.
My Lord, behave with some dignity!
Efendim, biraz vakur davranın!
I want to restore the Universal Church to her former dignity.
Evrensel Kilise'ye eski itibarını kazandırmak istiyorum.
Yo tengo dignity.
Benim de bir şerefim var.
I'll let him go gently and with dignity.
Onun yavaşça ve onurlu bir şekilde ölmesine izin vereceğim.
I can't finish... you've got a character with no dignity.
Bitiremiyorum... Senin haysiyetsiz bir karakterin var.
You've gotta give Barry some dignity.
Senin Barry'e biraz haysiyet vermen gerek.
I will give Barry some dignity.
Barry'e biraz haysiyet vereceğim.
What I want is for you to treat Sergeant Daums with the dignity he deserves.
Yalnızca Çavuş Daums'u hak ettiği saygınlıkla tedavi etmeni istiyorum.
Give him his dignity.
Saygı göster biraz.
Dignity?
Saygı mı?
He helped to create that dignity.
Bu saygınlıgı kazanmasına o yardım etti.
87 articles of court-ordered respect and dignity etiquettes in dealing with the buried, contractually agreed.
Hakkında 87 makale yazıldı. Mahkeme kararıyla gömülü olana saygı ve itibar çerçevesinde davranılacağına dair anlaşma sağlandı.
I mean, we can't bargain for a man's dignity.
Bir adamın haysiyeti için pazarlık yapamayız.
You have some dignity, Billy.
Biraz kendine saygın olsun, Billy.
I want people to see a sophisticated dwarf about town who carries himself with dignity.
İnsanların bilge ve ağırbaşlı bir cüce görmelerini istiyorum.
Basically, like other minority groups, we feel we should be able to expect equality and dignity in public and in the workplace.
Diğer azınlıklar gibi biz de toplumda ve işyerlerinde eşitlik ve saygı istiyoruz.
This is about dignity for both of us.
Bu, her ikimizin de saygınlığı demek oluyor.
I always wanted to come to a place where I'd be treated with dignity and respect.
Her zaman saygı ve değer gördüğüm bir yere gelmek istemiştim.