Dings traduction Turc
587 traduction parallèle
- Aah, come on. Voicemail? - ( Elevator dings )
Sesli mesaj mı?
We might have been ding-dings on a streetcar.
Tramvayda ding ding yapıyor olabilirdik.
( ELEVATOR DINGS ) Who can figure bosses?
Patronların işine kim akıl erdirebilir ki?
( bell dings )
( çana vurulur )
- [Bell Dings] - Line up here!
- Burada sıra olun!
- [Bell Dings ] - [ Rowntree] Quietl
Sessizlik
[REGISTER DINGS]
[DINGS]
Tampax and Ring Dings.
Tampon ve Ring Ding
Ring Dings and Scotch, great combination.
Ring Ding ve viski, muhteşem ikili.
- lt takes time to adjust. - ( lndicator dings )
Vücutlarımızın uyum göstermesi zaman alır.
Except guys like you. ( TIMER DINGS )
Senin gibiler hariç.
[Dings] - Hey, wait a minute, that's my whole week's.
Hey, dur bir dakika, bir haftalık kazancım o benim.
He's about this tall, he's got long hair, he's wearing a... a jean jacket and jeans... and, like, a plaid shirt, and he's got boots... ( Cash Register Closes, Dings ]
Yaklaşık şu boylarda, uzun saçlı. Üzerinde, bir kot ceket ve pantolon ve kareli gibi bir tişört, ve ayağında çizme var. Bir sürü görüyorum...
Wang, these guys, these Sing Dings.
- Wang, şu Sing Ding'lerin düşmanı var mı?
Okay. ( elevator bell dings ) Carol?
Tamam.
[Bell dings]
[Zil çalar]
Yeah. You have Ring Dings under your furniture.
Ama koltuğun altında soğan parçaları duruyor.
This is where I live. You don't like my Ring Dings, tough shit.
Burası benim evim, canım isterse temizlik yaparım.
It's got a couple dings on it.
Evet, biraz hasar gördü.
You want the Wing Dings?
Wing Dings ister misin?
Oh, he who dings the shell must pay!
Oh, Kabuğuma zarar verirsen parasını ödersin!
( Timer dings )
Sen nesin biliyor musun?
- [Bell Dings ] - [ Sighs] I made it the whole day without seeing her again.
Bütün günü onu görmeden geçirdim.
- Muriel's back. - [Microwave Dings]
Muriel döndü.
Can we stop and get some Ring Dings and milk?
Durup, süt ve çan alabilir miyiz?
- Ring Dings and milk?
- Süt ve çan mı?
- Ring Dings and milk!
- Süt ve çan!
Then we'll get some Ring Dings and milk for the child in the back.
Arkadaki çocuk için çan ve süt alacağız.
If I got the key, I'd have it be everyone's and we'd have a big party with Ring Dings, Little Debbies rocket pops and Yoo-hoos and...
Anahtar bende olsa, herkesi çağırıp... büyük bir parti verirdim, türlü türlü gofretlerle, kurabiyelerle... dondurmalarla, keklerle...
Why don't you just get some Ring Dings from the liquor store.
Nedn içki dükkanından birkaç Ring Dings almıyorsun. ( topkek )
Ring Dings?
Ring Dings mi?
Ring Dings are better than anything at a bakery.
Ring Dings herhangi bir pastanenin pastasından daha güzel.
I like Ring Dings.
Ring Dings severim.
George, you can't show up at someone's house with Ring Dings and Pepsi.
George, birinin evine Ring Dings ve Pepsi ile gidemezsin.
I show up with Ring Dings and Pepsi I'm the hit of the party.
Ring Dings ve Pepsi ile gittim partinin yıldızı oldum.
People would be coming up, "Between you and me I'm really excited about the Ring Dings and the Pepsi."
İnsanlar bana gelip, "Aramızda kalsın ama Ring Dings ve Pepsi için çok heyecanlıyım." dedi.
- $ 4.20. - [Bell Dings] - How much is your penny candy?
Sent şekeri ne kadar?
Ring Dings, Pop-Tarts, Hawaiian Punch.
Ring Ding'ler, Pop-Tart'lar, Hawaiian Punch.
Nighty-night, my sweet little foundling-a-dings.
İyi geceler, benim tatlı bebeklerim.
I don't want any dings, dents or scratches, or I'll have your ass. Hey!
Üzerinde bir tane çizik, ezik veya iz görürsem, kıçına tekmeyi basarım.
[DOORBELL DINGS] I'll get it.
Ben bakarım.
[DOORBELL DINGS] Nothing.
Hiçbir şey.
Maybe she has a bell that dings whenever she backs up.
Belki her geri çekilişinde çalan zilleri vardır.
Where do you think I got the rule from? [BELL DINGS]
Kural nereden çıktı sanıyorsun?
[ELEVATOR BELL DINGS] He's back.
Geri geldi.
- [Dings] - You lose, Michelangelo's David.
Kaybettin, Davut.
- [Dings] - Time's up.
Süreniz bitmiştir.
- I am. [BELL DINGS]
Hazırım.
- [Dings ] - [ Gasps] You cannot smoke in here.
Burada sigara içemezsiniz.
( dings )
( çanı çalar )
( elevator dings ) WOMAN : No, he's at lunch, sir.
Hayır, öğle yemeğinde, efendim.