Distractions traduction Turc
701 traduction parallèle
No distractions.
Konuyu dağıtmayalım!
No, I cannot waste my time in distractions.
Hayır, dikkatim dağılmamalı.
This is a people that does not offer distractions.
Komutan, bazen bekar olmak dikkat dağıtıcı olabilir.
Signor Trilli would appreciate having Maria to himself without distractions, I think
Signor Trilli Maria ile başbaşa kalmak istediğini söylüyor, sanırım dikkati dağıldı.
No distractions.
Dikkat dağıtan hiçbir şey yok.
The distractions are my job.
Eğlendirme benim işim.
Don't you think there is too many distractions?
Buradada eğlence olduğunu düşünmüyorsun değilmi?
A normal life with dead beats, routines, pauses, and even distractions.
Boş zamanları, rutinleri, aralıkları hatta eğlenceleriyle normal bir hayat.
leaving their endless distractions, and ask themselves :
insafsiz eğlencelerinden çıkıyor ve kendilerine soruyor :
- Were there other distractions?
- Yoksa başka eğlencelerin mi vardı?
There would be fewer distractions if you went back to the tower.
Kuleye geri gidin, orada dikkatinizi dağıtacak daha az şey var.
The city was full of bars, bazaars and other distractions.
Bara gitmek, pazar yerlerini dolaşmak, çıkıp bir hava almak ve, şey... Diğer uğraşılar tabii.
The more distractions we have, the better.
Değşiklik olur işte.
Well, he ain't got no distractions Can't hear no buzzers and bells
Dikkatini dağıtacak etken yok, zilleri falan duymuyor.
No distractions.
Dikkatim dağılmıyor.
Most of the judging at an international competition takes place during the day... before the crowds and distractions of the nighttime show.
Çoğu uluslararası yarışmada oylama gün içinde biter ve kalabalık toplanır, gece şovları başlar.
Some pretty distractions, which you call angels... call forth to forget our cares.
Melekler olarak çağırdığın bazı sevimli avuntular... bizim ilgimizi unutturmak için ortaya çıktılar.
We can do a better job of judging psychic ability... if there's a minimum of distractions.
Psişik yeteneleri değerlendirilirken, ne kadar az dikkati dağılırsa o kadar iyidir.
I was born to the distractions.
Eğlence benim yapımda var.
Here I continued my research undisturbed by the distractions of modern civilization and far from the groves of academy.
Ve burada modern uygarlığın gürültüsünden rahatsız olmadan, Akademi'nin karmaşasından uzakta araştırmama devam ettim.
There must be no distractions.
Dikkatini dağıtacak birşey olmamalı.
A population glutted with distractions is quick to forget.
Manipüle edilen bir toplum kolay unutur.
Perhaps with fewer distractions, your work will proceed more rapidly.
Belki oyalanacak daha az şeyiniz olursa çalışmanız hızlanır.
The presence of other subjects causes dangerous distractions!
Başka deneklerin kullanılması, tehlikeli bir vakit kaybı!
I don't want any distractions.
- Yabancılar?
There are so many distractions here.
Burada dikkatinizi dağıtacak çok şey var.
Tomorrow will come, and you'll find some distractions.
Yarın olunca kendini oyalayacak bir şeyler bulacaksın.
But you'll find a million petty things to keep you going, and distractions to keep you from focusing on the...
Ama seni gitmekten alıkoyan milyonlarca önemsiz şey, gerçeklere odaklanmanı engelleyecek ve vakit geçirecek şeyler bulacaksın.
Get him alone with no distractions.
Onu tek başına yakala.
It went well, and I was undisturbed by extraneous distractions.
İyi gitti ve dikkatimi dağıtacak ilgisiz şeyler olmadı.
I thought we agreed, no distractions.
Dikkati dağılmayacaktı, anlaşmıştık.
I don't want any distractions.
Dikkat dağıtacak hiçbir şey istemiyorum.
Three months, no distractions, no exceptions.
Üç ay ayrıcalık yok, bahane yok
You bring them together in one place, isolate them, no distractions.
Herkesi bir yerde topla, dışa kapalı, dikkat dağıtacak bir şey kalmamalı.
Give us plenty of time together, no distractions. It is Labor Day.
Bize beraber bolca zaman verin, dikkatimizi dağıtacak birşey olmadan.
When we're not working, there are distractions. There are women, swimming, boating, famous people.
Çok fazla dikkat dağıtıcı şey var- - kadınlar, deniz, tekneler, ünlüler.
First, a bit of the old succinylcholine... to permit one to work without annoying distractions.
Önce, üzerinde rahatsız olmadan çalışabilmek için... bir miktar succinylcholine.
With a few distractions in between.
Bazı kesintiler dışında, evet.
You call what we've been doing distractions?
Sen bu yaptığımıza kesinti mi diyorsun?
They say they make it that way so we can look at our lives without distractions.
Dikkatimiz dağılmadan hayatlarımıza bakabilmemiz için bu yolu izlediklerini söylüyorlar.
I felt closeness with that rough-and-tumble kid I knew before high school distractions.
Lisede o başka şeylere takılıp uzaklaşana kadar o yaramaz çocukla yakındım.
We poor women don't have such distractions.
Ama biz zavallı kadınların, bu tür eğlenceleri yoktur.
Listen, there were too many distractions there.
Dinle, orada dikkatimi bozan bir sürü şey vardı.
There will be no distractions.
Dikkatini dağıtan bir şey olmaz.
It is fortunate that I can perform my duties without emotional distractions.
Neyse ki görevlerimi duygusal şaşkınlıklar olmadan yapabiliyorum.
I took the phone offthe hook so you could sleep and have no distractions.
Uyurken rahatsız olma diye telefonun ahizesini kaldırdım.
Thank you but I regard this room as my private place of work and I prefer to keep distractions to a minimum.
Sağolun ama bu odayı özel çalışma odam olarak görürüm ve dikkat dağıtan şeyleri asgaride tutmayı tercih ederim.
Quiet, Gambit, no distractions.
Sessiz ol Gambit, rahatsız etme.
Distractions!
Dikkatimi dağıtma!
i've had a lot of big distractions since i've been here in L.A.
Los Angeles a geldiğimizden beri bir çok şey dikkatimi dağıttı.
- New distractions?
Yeni katılanlar mı var?
district 50
distribution 19
distraction 37
distracted 81
distract me 22
district attorney 39
distraught 20
distribution 19
distraction 37
distracted 81
distract me 22
district attorney 39
distraught 20