Do we have a plan traduction Turc
130 traduction parallèle
- Do we have a plan?
- Bir planımız var mı?
Okay, do we have a plan C?
Tamam, C planımız var mı?
Speaking of, do we have a plan, or...?
Yeri gelmişken, bir planımız var mı yoksa- -
Do we have a plan?
Bir planımız var mı?
Do we have a Plan "B"?
Bir "B" planımız var mı?
Here, do we have a plan?
Bir planımız var mı?
- Do we have a plan?
Bir planımız var mı?
Do we have a plan?
- Bir planımız var mı?
- Do we have a plan?
- Planımız var mı?
Hold on. Do we have a plan?
Bir planımız var mı?
So... do we have a plan?
- Pekala bir planımız var mı?
- -No, Eric... do we have a plan?
- Hayır Eric... - Bizim bir planımız var mı?
So do we have a plan?
- Bir planımız var mı?
I mean, do we have a plan?
Planımız var mı?
Do we have a plan?
Planımız var mı?
So do we have a plan?
Bir planımız var mı?
- What? ! Do we have a plan?
Bir planımız var mı?
But do we have a plan? Yeah.
Fakat bir planımız var mı?
- But, uh, do we have a plan?
Ama bir planımız var mı?
Do we have a p-plan?
Bir planımız mı var?
Dr. Strangelove, do we have such a plan?
Dr. Strangelove, bu tip bir planımız var mı?
Sargon has a plan. We have much work to do.
Sargon'un bir plânı var.
We have a plan in preparation, but before to do something, I want you, as leader of Opposition's her, to be agreed.
Şu an hazırlanmakta olan bir planımız var. Ama harekete geçmeden önce sizden, muhalefetten de onay almak istiyorum.
We need to have a plan because otherwise we'II never manage to do anything.
Bir plan yapmalıyız. Aksi taktirde hiç birşey yapamayacağız.
What do you want me to do? We have a plan to trap him.
- Onu tuzağa düşürecek bir planımız var.
M.A. said things went wrong because we didn't think it through, that we have to do it again.
M.A. diyor ki, işler yolunda gitmedi çünkü tekrar yapmamız gerektiği halde planı başından sonuna kadar düşünmedik...
That information is confidential, but trust us, we do have a plan.
Bu gizli bir bilgidir, ama bize güvenin, bir planımız var.
If they do not have a plan, we may have the initiative.
Bu durum için bir planları yoksa, bir girişim yapabiliriz.
We have a lot of planning to do.
Yapılacak birçok planımız var.
We do have an emergency plan, in case of a prolonged strike, right here.
Burada, uzun süren bir grev için acil durum planı var.
- Then you have to plead insanity which we can't do mid-trial, unless you plan a career change.
- O halde delilikle savunma yapacaksın ki eğer yeni bir kariyer arayışına girmediysen bunu davanın ortasında yapamazsın.
There's nothing we can do about the smaller one, but we do have a plan.
Küçüğü için yapabileceğimiz bir şey yok, ama bir planımız var.
All we have to do is come up with a plan.
Tek yapmamız gereken şey, bir plan.
But see, we're all there trying to map out a game plan and rehearsal schedule... and I'm sure whatever you two are talking about here... is so much more fascinating and important and, let's just say it, fun... but I'd really like to get an'A'on this assignment, and to do that... you'll have to discuss your sock hops and clambakes some other time.
Şurada plan yapmaya çalışıyoruz. Eminim konuştuğunuz konular çok daha ilğinç,.... ... önemli ve eğlencelidir, ama bu ödevden A almak istiyorum.
That we're gonna have to come up with a payment plan where you give me a certain amount of money on a certain day and until you're paid up, you do not play!
Bir ödeme planı oluşturmalıyız demek. Bana belli bir günde belli bir para vereceksin. Yoksa oynayamazsın.
Do you know, according to him, the Jews have a plan for world domination and that we must act ruthlessly.
Ona göre Yahudiler dünyayı ele geçirmeyi planlıyormuş.
I think I have a plan. But we'll have to do it tonight.
Bir planım var ama bu gece yapmalıyız.
Do we have a contingency plan if we run out of tylium?
Tylium biterse diye bir acil durum planımız var mı?
All I can tell you now is we do have a plan.
Şimdilik size tek söyleyebileceğim, bir planımızın olduğu.
All I can tell you now is we do have a plan.
Size tek söyleyebileceğim, bir planımızın olduğu.
- We do have a plan.
- Bir planımız var.
And we do have a hell of a health plan.
Üstelik çok iyi bir sağlık sigortamız var.
Do we have a backup plan?
Yedek bir planımız var mı?
So if we actually find Szura, do you have a plan for what we're gonna do with him?
Eğer Szura'yı bulursak, ona ne yapacağımızı düşündün mü?
- We do not have a plan B.
- B planımız yok.
So, Charles, do we have a game plan or shall I just follow my muse?
Charles, bir oyun planınız var mı? Yoksa kendi ilham perime mi kulak vereyim?
But rest assured, we do have a plan.
Ama geri kalanı garanti, Bir planımız var.
We cut costs, focus more on paying customers, and a little less on my mother's lost causes, and, uh, all you have to do, Steve, is re-jig the payment schedule on our loan.
Masrafları kısıyoruz, ödeme yapan müşterilere odaklanıyoruz ve az biraz da annemin başarısız işleri ve, yapman gereken, Steve ödeme planının kredimiz üzerine yeniden şablonunu çıkarmak.
Hey, McClane, do we have anything resembling a plan?
Hey, McClane, plana benzer bir şeyimiz var mı?
So what I have to do is go to that photo shoot later and I don't know what your plan is, but it's sort of over in your neighborhood, so I was thinking that maybe I could come over to your place first and we can hang out a little bit.
İşte benim de sadece fotoğraf çekimi işim kaldı ve planın var mı bilmiyorum ama olay senin o taraflarda geçiyor ben de sana gelirim belki ilk önce diye düşündüm ve belki biraz takılırdık.
But until we don't have a break through we have to do what he says.
Prakash, hareket planın nedir? Üzerinde çalışıyoruz. Fakat bir açığını yakalayana kadar onun dediklerini yapmak zorundayız.