English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ D ] / Do you see me

Do you see me traduction Turc

1,946 traduction parallèle
Do you see me?
Beni görüyor musun?
How do you see me?
Beni nasıl görüyorsun?
How do you see me, Ben?
Sen beni nasıl görüyorsun?
Do you see me repeating the 10th grade at 16?
16 yaşında 10. sınıfı tekrarlıyorum işte.
Alright, I'll look into Richter, but I don't want to see you anywhere near this case, do you hear me?
Pekâlâ, ben Richter'e bakacağım ama seni bu davanın yakınlarında...
What do you and Shawn want me to see anyway?
Shawn'la ne görmemi istiyorsunuz hem?
Bi.. you better call your car I do not want to see me around
Bi daha arama.. seni arabanla etrafımda görmek istemiyorum
Why? Do you see something in me?
Bende bir şey mi gördünüz?
What do you see when you look at me?
Bana baktığında ne görüyorsun?
Do you know why the warden wants to see me?
Müdürün beni neden görmek istediğini biliyor musun?
Tell me, what do you see?
Söyle bana ne görüyorsun?
But I see where you're headed, so let me see what I can do.
Ne demek istediğini anladım. Bir şeyler deneyeceğim.
So, what do you see for me?
Benimle ilgili ne görüyorsun?
So, when do I get to see that portrait you made of me in art therapy?
Sanat terapisinde yaptığın portremi ne zaman göreceğim?
What do you see in me anyway?
Benim neyimi seviyorsun ki?
And do you really want to see me play Arthur Ashe?
Ve sen beni cidden de Arthur Ash'i oynarken görmek istiyor musun?
If I don't answer, or if I do and what you see isn't me anymore you keep that door closed.
Eğer cevap vermezsem ya da verirsem ve senin gördüğün şey ben değilsem kapıyı kapalı tut.
So here's my question : do you realistically see any conversational path that would take me from where we are right now to a place where I could ask you out and you'd say yes?
Sorum şu : Gerçekçi olarak, bizi bu olduğumuz noktadan, sana çıkma teklif edeceğim ve senin kabul edeceğin noktaya götürecek bir etkileşim yolu var mı?
What do you see? Tell me, Vincent.
Ne görüyorsun?
Hey, Robin, do you want me to see if the waitress has any giant sugar cubes for that high horse of yours?
Robin, garsona burnu büyüklüğün için devasa burun tıkacı var mıymış diye sorayım mı?
When you do see him, please tell him to call me.
Onun görünce, lütfen beni aramasını söyle.
Well, maybe, but it seems to me that every time I do something that you perceive as soft, like having a baby, taking some time off to see my baby, specializing in babies, I'm dead to you.
Belki saçmalıyorum ama ne zaman sizin yumuşaklık olarak algıladığınız bir şey yapmaya kalksam mesela bebek sahibi olmak, bebeğimle zaman geçirmek bebekler üzerinde uzmanlaşmak gibi sizin gözünüzde bitiyorum.
Well, I really don't see what you expect me to do about Robin Hood.
Robin Hood konusunda benden ne bekliyorsun anlamıyorum.
Do you need to see me for something, Lieutenant?
Benden bir şey mi isteyecektin, Teğmen?
Tell me, when you close your eyes when you're tired, what do you see, more yellow or brown?
Söyle bakalım yorulup gözlerini kapattığın zaman, sarı rengi mi, yoksa kahverengini mi daha çok görüyorsun?
- Do you know who this is? - Let me see.
Bunun kim olduğunu biliyor musunuz?
Then leave me alone at least a week and then you'll see What can I do for you.
O halde bana bir hafta süre vereceksiniz. Sonra bakalım sizin için ne yapabiliyorum.
I'd love to see that You'd never have known how to do anything without me.
Bunu görmek isterdim. Bensiz bir şey yapmayı bilmezsin ki.
# Why do you see right through me?
# Beni neden bir türlü fark etmiyorsun?
# Why do you see right through me? #
# Beni neden bir türlü fark etmiyorsun?
You let that man come back and see me. How could you do that?
O adamın geri gelip benimle görüşmesine nasıl müsaade edersin.
You know, I still don't see what all this has to do with me, though.
Ben hala bunların benimle ne ilgisi olduğunu çözemedim.
You see this cause seemed to... 5.5? How do you like me now?
Şimdi beğendin mi?
it's just sometimes it's like you don't see me as a daugmore like a cash machi you got to understand it's been ha raising you alone not how I wanted to do it.
Bazen sen beni kızın gibi görmüyor gibisin, daha çok bir nakit makinesi gibi. Seni istediğim gibi yalnız büyütmenin zor olduğunu anlamalısın.
Do you wanna see me again?
Beni tekrar görmek ister misin?
Why don't you give me your number, And i'll see what i can do?
Neden bana numaranı vermiyorsun ve bende ne yapabileceğime bakarım?
Do you think there's any way that you could get me in to see the doctor today?
Doktoru bugün görmemi sağlayabilir misin? Bugün mü?
Why don't you let me see what I can do.
Bana izin verirsen elimden geleni yaparım.
Do you see all the good stuff that you miss when you don't sleep with me?
Benimle yatmadığında kaçırdığın güzel şeyleri görüyor musun?
And you can't actually see me, obviously. But I do knock over a chair at one point and you can see that.
Göründüğüm pek söylenemez ama bir bar sahnesinde sandalyeyi devirirken görülüyorum.
Now, now, you see, that's not going to work because no one else is gonna make me feel like you do.
Hadi, hadi ama, bunun işe yaramayacağını biliyorsun çünkü başka kimse bana senin gibi hissettiremeyecek.
So you see, none of this has anything to do with me.
Gördüğünüz gibi olayın benimle hiç ilgisi yok.
We just have to match that initial goodbye intensity every time we see each other. Can you do that for me?
Her karşılaştığımızda aynı hoşça kal yoğunluğu hissetmek istiyorum.
Y-You know what? Let me see what i can do.
Bakın ne diyeceğim, ben bir şeyler yapmaya çalışayım.
- Do you see someone standing beside me?
Yanımda duran birini görüyor musun?
Why do you think you don't see old dudes like me trying to be famous?
Neden benim gibi yaşlı, ünlü olmayanları görmüyorsun?
and, gaby... is it just me, or do you get more beautiful every time I see you?
Ve Gaby... Bana mı öyle geliyor.. .. yoksa her gördüğümde daha mı güzelleşiyorsun sen?
But if you ever need anything from me, just see what I'll fucking do to you.
Hee, bana bir işin düşerse, o zaman görürüm ebenin amını bak, n'apıyorum sana.
And what you have to do is you have to get in that room And tell me exactly what you see.
Ve yapmanız gereken şey o odaya girip bana tam olarak ne gördüğünüzü söylemek.
See, this little guilt trip, you're taking me on... I don't do that anymore. Dad won't miss me.
Şu an duygu sömürüsü yapıyorsun ve o bana artık işlemiyor.
Do you want me to call Dr. Berman, see if he can squeeze you in first thing in the morning?
Dr. Berman'ı aramamı ister misin? Belki sabah ilk randevusuna seni sıkıştırabilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]