Dogan traduction Turc
4,286 traduction parallèle
From the ashes of destruction arose a young Romanian prince, a knight of the secret Order of the Dragon.
Bu yıkımın küllerinden doğan genç bir Romen prensi ejderhayla gizli bir anlaşma yaptı.
Cain was the firstborn, then Abel, then Seth.
İlk doğan Kabil ondan sonra Habil, sonra da Seth.
The faeries channeled nature's memories and then he was floating in the air in Sookie's bathroom.
Periler doğanın hafızasıyla bağlantı kurdular. Sonra Sookie'nin banyosunda havada süzülüyordu.
♪ I know your eyes in the morning sun
# Doğan güneşte gözlerinim #
He feeds on the energy created by our conflict.
Çatışmamızdan doğan enerjiden besleniyor.
Nature's engineer.
Doğanın mühendisi.
Now... let one spirit of the first-born Cain reign in all bosoms, that the rude scene may end, and darkness be the burier of the dead.
Şimdi... ilk doğan Kabil'in ruhu herkesin bağrında hüküm sürsün ki şiddet sahneleri son bulsun ve karanlık, ölümün gömücüsü olsun.
Congratulations on the birth of your daughter.
Yeni doğan kızın için tebrik ederim. Sağ ol Dan.
My wife was working at the neonatal unit.
Eşim yeni doğan çocuklar bölümünde çalışıyordu.
We pray that they return safely home for nature's wickedness is great.
Doğanın büyük günahkarlığından güvnde dönmeleri için dua ediyoruz.
Past this puritanical disguise I know your true nature.
Bu bağnaz maskenin altındaki gerçek doğanı biliyorum.
Uh, nature in its purest beauty vs. Deb making rat-like faces.
Doğanın saf güzelliğine karşı Deb'in yaptığı fare mimikleri.
The princess is the last of the Havenock Elven bloodline ; creatures of high magic, who were sacrificed to the Dragon-born Gods by the Undead Sisters of Wurgisnacht.
Prenses, Wurgisnacht'ın Ölümsüz Kardeşleri tarafından, Ejder-Doğan tanrılara kurban edilen yüksek derece büyülü
He's risen like a phoenix from the ashes.
Küllerinden doğan bir Anka kuşu gibi oldu.
But there's something about time lapse photography that brings to life the dynamic forces of nature that you can feel and sense around you, but you can't actually see.
Fakat hızlandırılmış fotoğrafçılıkla alakalı doğanın dinamik güçlerini hayata geçiren bir şey var. Bu etrafınızda hissedebileceğiniz ama aslında göremiyeceğiniz birşey.
We just have to let nature take its course.
Doğanın işini yapmasına izin vermek zorundayız.
Born of no womb.
Ana rahmi olmadan doğan.
Yes, all the intention and responsibility is heaved on firstborn children.
Evet, tüm niyet ve sorumluluk ilk doğan çocuğa yüklenir.
I see him as one of those pitiful things sometimes born in hospitals.
Bence o, bazen hastanelerde doğan zavallılardan biri.
Enjoy the nature.
Doğanın tadını çıkar.
They're the child of nature, Armed with their optimism...
Onlar iyimserlik ile donanmış doğanın çocukları
And, after that, I shall pray for more legs and arms, to greater appreciate the many natural intrigues and wonders that play out below us.
Ve sonra, daha çok bacağım ve kolum olsun diye dua edeceğim. Üzerimizde olup biten, doğanın şaşırtıcılıkları ve mucizelerine şükrediyorum.
Here's much to do with hate, but more with love.
Neler doğuyor nefretten ama daha çoktur sevgiden doğan.
If anyone else would have told me that story, I would've seen it as a blasphemous joke, spiced up with a biblical light emanating from nothing less than a spontaneous orgasm.
Bu hikayeyi bana başka birisi anlatsa kendiliğinden olan bir orgazmdan doğan ilahi ışıkla süslenmesine rağmen, dinle dalga geçen bir şaka yapıyor sanırdım.
All here?
Burada doğan?
The one who touches the Staff of Righteousness shall take up the noble cause, accept the sacred mantle of Ruler of Forest Nymphs and Wood Sprites, and fight for truth and justice throughout the land to the end of their natural days.
Doğruluk Asası'na dokunan kişi Orman Perilerinin ve Odun Cinlerinin verdiği asil görevi devralacak ve doğruluk ve adalaet için dünyanın ve doğanın son gününe kadar savaşacak.
And he will have that, the way that God and nature intended him to, with an older girlfriend.
Tanrı'nın ve doğanın uygun gördüğü yolla da karşılayacak bu ihtiyacını. Kendinden büyük bir kız arkadaşla.
This is nature unleashed!
Bu doğanın, zincirlerinden kurtulmuş hâli!
The Yajes thinks that the black jaguar is the guardian of nature.
Yerliler, siyah jaguarın doğanın koruyucusu olduğuna inanırlar.
Well as a fourth son you had rank but not the income to pay for your quafificafion to the Inns.
Şey dördüncü doğan oğul olarak statünüz müsaitti ancak baro üyelik bedelini ödeyecek gelire sahip değildiniz.
I suspect there's more here than a gift of Nature
Neden bilmiyorum, bence bu sadece doğanın verdiği bir hediye değilmiş gibi.
He was born hundreds of years from now.
Şu andan yüzyıllar sonra doğan bir çocuk.
Nature needs constant nurturing.
Doğanın daima beslenmesi lazım.
This is nature's scrub brush.
- Doğanın tahta fırçasıdır bu.
The nor'easter of'64 that brought so much devastation with it, and for me, something else, something far more savage even than nature.
64 yılındaki poyraz rüzgârı yanında bir sürü tahribat getirdi ama benim için, bambaşka bir şey doğanın kendisinden bile daha vahşi bir şey getirdi.
Only the blood of a virgin born at the stroke of midnight by the light of the blood moon could save his wife from damnation.
Kontes'in lanetten kurtulması için, kanlı dolunay zamanı doğan bir bakirenin kanını içmesi şarttı.
GÃ ¶ kan Dohan?
Gökhan Doğan?
They are of the first-fallen, first-born demons.
Onlar ilk düşen ve ilk doğan şeytanlardı.
The woman who was born to eat that chicken.
O tavuğu yemek için doğan kadın.
What will we call our little breech baby?
Ters doğan bebeğimizin adı ne olacak?
I'm simply appreciating the sights and smells of nature, neither of which presently include rotting vampire flesh, so I'm a bit concerned.
Ben manzaranın ve doğanın kokusunun tadını çıkarıyorum. Ama şu an ikisi de çürümüş vampir eti içermiyor o yüzden biraz endişeliyim.
It's a way of doing magic that isn't monitored by nature or the spirits.
Dışavurum doğanın ya da ruhların kontrol edemediği bir sihir yapma yöntemidir.
Lourdes - - uh, that is to say, Dr. Delgado, gave me a list of all the children born in the last six months here in Charleston - - eight to be exact - - including, of course, Dr. Glass'child.
Lourdes - - Daha doğrusu Dr.Delgado, bana Charlestonda son 6 içinde doğan bütün çocukların listesini verdi - - 8 tane hatta- - tabii ki Dr.Glass'ın çocuğu da dahil olmak üzere.
The eyes of a newborn baby are just...
Yeni doğan bebeğin gözleri...
But that's just an artificial assemblage of their collection, however management decides they should mix them and whichever ones happen to be born or bought and brought in.
Ama bu yöneticilerin doğan ya da satın alınarak getirilen balinalardan hangilerini bir araya koyacaklarına karar vermesiyle oluşan yapay bir topluluk.
Cause of death was closed head trauma, from bouncing off the wrought iron.
Ölüm sebebi demire çarpmadan doğan kafa travması.
Furnaces should have character, like the pieces that are born from them.
Ocakların karakterleri olmalı. Tıpkı onlardan doğan parçalar gibi.
It's the smell of nature.
Bu doğanın kokusu.
His absence the reason Crassus took arms against us.
Crassus'un bize karşı silahlanma nedeni de onun yokluğundan doğan boşluk.
The separation of mothers and their children defies nature.
Anneler ve çocukları arasındaki ayrılık doğanın kurallarına ters.
One in particular, who has hidden her heinous character, and concealed transgressions of so serious a nature that I can only assume the diocese has no knowledge of them.
Özellikle iğrenç karakterini gizleyen ve sadece piskoposluğun hakkında bilgisi olmadığını farz edebildiğim böyle ciddi bir doğanın suçunu örten biri.