Dollar traduction Turc
7,201 traduction parallèle
Cars like you wouldn't believe - - million-dollar cars, expensive stuff, but we live off of gas-station chimichangas.
İnanamayacaksın ama milyon dolarlık arabalar, pahalı eşyalar ama bir benzin istasyonundaki restauranttan geçindik.
Down another dollar and a half.
- Yine bir buçuk dolar daha düştü.
The lifestyle change fun to have to make a living with this which it is the way to make a dollar here and there
Yaşam tarzı, bir bakıma, "Hey, sadece eğleniyoruz" dan "Hey, yaşamımı bundan kazanmam gerek" e dönüştü. Yukarı tırmanıyor.
So after the governor already paid the ransom, $ 80 million dollars wired into four overseas bank accounts, what you're telling me is that Malcolm Miller, a glorified nanny, knew how to launder that kind of money?
Yani vali fidyeyi ödedikten sonra 80 milyon dollar denizaşırı banka hesaplarına nakledildi söylediğiniz şey Malcolm Miller'ın abartılan bir dadının, o tür bir parayı nasıl aklayacağını bildiği mi?
That's a dollar.
Bu bir dolar.
And it's like just earlier, uh, I was at Starbucks, and, um, I put a dollar in the tip jar when the barista wasn't even looking.
Mesela bu sabah, Starbuks'taydım kasiyer bakmıyorken bahşiş kavanozuna bir dolar attım.
Granted, I-I waited till then he turned around again, I put in another dollar in the tip jar, and so he saw it, and he was all like, "thanks for the dollar,"
İşi garantiye almak için döndüğünde bir dolar daha attım ve gördü.
They call him six-million-dollar-man cuz he's like a cyborg.
Ona altı milyon dolarlık adam diyorlar çünkü tam bir sayborg.
I guess you were the biotic woman, not six million dollar man.
Altı milyon dolarlık adam değil, biyonik kadınmışsın meğer.
I'd get pennies on the dollar.
- Daha ucuza vermiş olurum.
One had a dollar bill floating in it, so, no.
Bir keresinde içinde 1 dolar banknotu yüzüyordu yani olmaz.
Akshay was there to shoot an ad for Dollar Vests.
Akshay oraya çekim için gelmişti.
You know, you really shouldn't use dollar bills.
Biliyor musun, gerçekten dolar kullanmamalısın.
This ship was a trillion-dollar payday.
Gemi trilyon dolarlık bir projeydi.
I see your dollar.
- Görüyorum.
That's the 1 / 2 million dollar question.
İşte bu yarım milyonluk bir soru.
- Every dollar you spend polling on me is a waste of a dollar.
- Beni yoklamak için harcadığınız her kuruş,... yalnızca zararınızadır.
Coke dealer one time put a million dollar tag on me and Voight.
Bana ve Voight üzerinde Kola bayi bir kez milyon dolarlık etiketi koydu.
Organized crime found a dollar bill pinned to his chest.
Organize suç göğsüne tutturulmuş bir dolar fatura bulundu.
Why'd you put the dollar bill on their chest?
Kendi göğsüne dolar faturası koydu Neden?
She's executed million-dollar properties in Orlando and Vegas, Josh.
O Orlando ve Vegas'ta milyon dolarlık mülklerde gerçekleştirdi, Josh.
My loyalty runs the length of a dollar bill these days.
Bu günlerde sadakatimi dolar yığını belirliyor.
Sold it to me yesterday for 10 ¢ on the dollar.
Dönümünü rayicin 10 sent altında dün bana sattı.
And what were you thinking offering a quarter-million-dollar reward?
Ayrıca çeyrek milyon dolarlık ödülü ortaya atarken ne düşünüyordun ki?
I'm 24 hours from a three billion dollar takeover of Franken Bear.
24 saat içinde Franken Bear'in devrinden 3 milyar dolar alabilirim.
And I will give a one million dollar bonus to whoever retrieves the title.
Ve her kim getirirse bir milyon dolar bonus vereceğim.
The new playground going up around the corner is his, and he's looking to build a bunch of million-dollar condos on either side.
Yeni oyun kadar gidiyor köşe onun etrafında, ve o bir demet oluşturmak için arıyor iki tarafında milyon dolarlık kınamak.
It's the pursuit of the almighty dollar, and it's gonna be the downfall of all of us.
'Para peşinde koşmak'deniyor ve hepimizin için çöküş olacak.
They are hardy, healthy, and they work for pennies on the dollar.
Kuvvetliler, sağlıklılar ve çok az paraya çalışıyorlar.
He unwound the Wexler shares after I specifically told him not to, and to top it all off, he took a million-dollar payout to commit tax fraud that could've landed you ten years in jail.
Wexler hisselerini ona yapma dediğim halde geri çekti ve daha da fazlası seni 10 sene hapislerde süründürebilecek bir vergi kaçakçılığı için milyon dolarlık para aldı.
You made $ 5,000, and you didn't give me my half.
5,000 dollar kazandın, ve bana ait olan 2500 doları vermedin.
Oh, it's only one-dollar bills, folks.
Zahmet etmeyin.
A day late and a dollar short.
"Geçti borun pazarı sür eşeği Niğde'ye."
Listen, if I had a dollar for every hobo skeez That walks through that door, thinks they're god, I wouldn't be here.
Bak, o kapıdan giren kendini Tanrı sanmış her berduş için para verseydim burada olmazdım.
Multibillion-dollar corporation.
Milyon dolarlık bir şirket.
Well, if we suddenly get a big rush for it, we can always send people to the dollar bin at costco.
Bir anda büyük bir talep görürse, insanları her zaman Costco'daki ne alırsan bir dolar reyonuna gönderebiliriz.
Robotic, more like the six-million-dollar man.
Robot uzuvlar daha çok altı milyon dolarlık adama benziyor.
A free six-million-dollar robot leg?
Altı milyon dolarlık robot bacağını bedavaya mı alacağım?
You're the one out there running your mouth at the rehab center about "free, pain-free six-million-dollar man robot legs!"
Rehabilitasyon merkezine "bedava, acısız, altı milyon dolarlık robot bacak" diye bağırarak giren sendin.
I appreciate it, but I think I would Feel strange wearing a million dollar necklace.
Teşekkür ederim ama bir milyon dolarlık kolyeyi takamam sanırım.
They are dying today to free somebody they don't know, so what in the hell is a heavyweight title and a few stinking dollar bills for my people's freedom?
Şu an tanımadıkları insanları özgür bırakmak için ölüyorlar. Bir ağır sıklet unvanı ve birkaç dolar halkımın, özgürlüğü için ne işe yarayacak?
The night before Leona was murdered, a tray of chocolate-covered strawberries was delivered to a guest along with a thousand-dollar bottle of Chateau Margaux.
Leona'nın öldürülmesinden önceki gece bir konuğun odasına bir tepsi çikolata kaplı çilek ve bin dolarlık bir şişe Chateau Margaux yollanmış. Tahmin edeyim :
- That's right. It's a billion - dollar sociological experiment.
Sonuçta bu milyar dolarlık bir sosyal deney öyle değil mi?
A multi-billion-dollar project that's been going for 50 years, Or a washed out spook that no one will mourn?
50 yıldır süren milyar dolarlık bir proje mi yoksa kimsenin yasını bile tutmayacağı bir hayalet mi?
Since when do college girls have thousand-dollar rugs in their rooms?
Ne zamandır üniversitedeki kızlar odalarına bin dolarlık kilim seriyor?
It's not much compared to Dollar.
Dolarlar karşılığında bu ne olacak ki?
And I'll throw in a million-dollar signing bonus.
İşe girerken size bir milyon dolar hediye çeki vereceğim bir de.
Dollar amounts are omitted.
Dolar miktarları dâhil edilmemiş.
And this couldn't have been done on your multimillion-dollar computer?
Bunu mülti milyon dolarlık bilgisayarda yapamaz mıydınız? Hayır. Yapamazdık.
Yeah, I got everything from million-dollar video game ideas to e-mails from Nigerian bankers.
Milyon dolarlık oyun fikirlerinden Nijeryalı bankacılardan gelen e-postalara kadar her şey burada. Özel hayatını incelemekten fazlası çıktı mı?
Betcha bottom dollar that
♪ Her türlü bahse varım ♪