Don't be traduction Turc
92,722 traduction parallèle
Dad, don't be embarrassing.
Baba, beni utandırma.
Don't you tell me to be reasonable, not after what you've done to Fitz.
Fitz'e yaptığın onca şeyden sonra bana mantıklı olmaktan bahsetme.
Yeah. I don't know what I'd be looking for.
Evet de neye bakacağımı bilmiyorum ki.
You're saying you don't want to be tied down.
'Bağlanmakla işim olmaz.'diyorsun, öyle mi?
Don't be offended.
Alınmayın canım.
I don't know what he said or did to you. But please don't be mad at Yusuf.
Size ne yaptı ya da ne söyledi bilmiyorum ama ne olur Yusufa kızmayın.
Don't be ridiculous.
Saçmalama.
Please don't... trying to be nice.
- Katie : Lütfen yapma iyi olmaya çalışıyorum.
I don't want to be here anymore.
Artık burada kalmak istemiyorum.
Don't be late.
Geç kalma.
Please, God, don't let me be a fucking moron.
Yalvarırım Tanrım, o geri zekalı kız gibi olmama izin verme.
It would be nice to have a change of scenery, don't you think?
Gelmek ister misin?
I don't want to be a doll, hung on the wall.
Acı istemiyorum.
I don't think I can. Don't be a child!
- Yapabileceğimi sanmıyorum.
Don't be picky, just take one.
Seçmeyin. Alın ve devam edin.
Okay, I'll be over there with the girls drinking some guy from Vegas out of a straw, so I don't think anyone's getting a merit badge for honesty.
Peki. Ben de kızların yanında pipetten Vegaslı bir adam içeyim. Yani kimsenin dürüstlük madalyası alacağını sanmıyorum.
Oh, I'm sorry. But you don't know what it's like to be trapped in an unloving third marriage.
Üzgünüm ama sevgi olmayan üçüncü evlilikte sıkışıp kalmak nasıl bir şey bilmiyorsunuz.
It might be bowling, we don't know.
Bovling olabilir. Bilmiyoruz.
I just don't want things to be awkward between us. In case we ever do remember it.
Sadece eğer hatırlarsak aramız tuhaf olsun istemiyorum
Maybe you don't be a dick to everybody, including your stepson.
Herkese karşı pislik gibi davranmasan? Üvey oğlun da buna dâhil.
- Harvey, I'm running out of ways to tell you I don't want to be a corporate lawyer.
Harvey bir şirket avukatı olmak istemediğimi sana başka nasıl anlatabilirim bilmiyorum.
- I know that you were the one that gave me another chance to be a lawyer when no one else would, but don't punish the clinic.
Kimse umursamazken avukatlık yapabilmem için bana büyük bir şans tanıdığının farkındayım. Ama bunun faturasını büroya kesme.
- That's too bad, because slinging pizzas might be the only job you can get if you don't stop shitting the bed.
Bu çok kötü, çünkü pizza dilimlemek elindeki tek kariyer seçeneğin kalabilir. - Yediğin kaba pislemeyi kesmezsen tabii.
Don't you worry about my reputation, son. I am not the same Louis i used to be.
Ünümden endişelenmene gerek yok evlat, eskiden olduğum Louis değilim artık.
You think I don't know the whole "Rachel should be in charge of my associates" bullshit came from you and not Donna?
Bu "Rachel benim yardımcılarımın başında olmalı" safsatasının Donna'dan değil de senden çıktığını bilmediğimi mi düşünüyorsun?
- You don't have to be her.
- Onun gibi olmak zorunda değilim.
Don't be stupid.
Aptallık etme.
I feel bad lying to her but I don't want Abby to know her parents are going to be killing people.
Ona yalan söylemek hoşuma gitmiyor ama Abby, ailesinin insan öldüreceğini bilmesin.
Don't be jealous.
Kıskanma.
Well, I don't like that you're gonna be killing and eating people, so we both have things that bug us.
İnsanları öldürüp yemen de benim hoşuma gitmiyor, yani ikimizin de hoşlanmadığı şeyler var.
You guys are not great at this, and if you don't get your act together we will never go to the beach because you will be in jail.
Bu işte hiç iyi değilsiniz ve artık toparlanmazsanız sahile asla gidemeyeceğiz çünkü hapiste olacaksınız.
Too many people want this and I don't want your lives to be in the same danger as mine.
Bunun peşinde çok insan var ve hayatlarınızın benimki gibi tehlikede olmasını istemiyorum.
Mike, I don't mean to be an asshole, but I'm not doing anything until you tell Nathan exactly what's going on.
Mike kabalık etmek istemiyorum ama Nathan'a durumu anlatana kadar hiçbir şey yapmayacağım.
No, I don't care what you're gonna be.
Ne yapacağın sana kalmış.
Well, I can take your rsum, but to be honest, I don't have a client who's looking for a candidate like you at the moment.
CV'ni alabilirim ama açıkçası senin gibi birini aramıyorum şu ara.
And I know that you don't wanna be that man either.
Senin de o adam olmak istemediğini biliyorum.
Benjamin, please. Don't be a martyr.
Sensiz ilerlemektense "Donna'yı" okyanusa atmayı tercih ederim.
I don't want to spend the rest of my life with a man who gave up on his dreams, and I know that you don't want to be that man either.
Hayatımın kalanını hayallerinden vazgeçmiş biriyle geçirmek istemiyorum. Senin de böyle olmasını istemediğini biliyorum.
I don't know who you are, but it must be nice living in a world where everyone has a weak spot and is unethical, but in this case,
Kim olduğunu bilmiyorum ama herkesin bir zayıf noktasının olduğu ya da ahlaksız olduğu bir dünyada yaşamak güzel olmalı.
While I don't doubt your sincerity, Mr. Rowe, just because he was able to fool you doesn't mean he's going to be able to fool this board.
Samimiyetinizden şüphem yok Bay Rowe, ama sizi kandırmış olması bu kurulu da kandırabileceği anlamına gelmez.
But you don't seem to be interested in that because you've already made your mind up.
Ama bu sizi pek ilgilendirmiyor gibi çünkü siz kararınızı çoktan vermişsiniz.
You don't have to be sorry, Harvey.
- Üzülmene gerek yok Harvey.
Harvey, I'm running out of ways to tell you I don't want to be a corporate lawyer.
- Geri dönmek istemediğimi sana daha nasıl söyleyebilirim bilmiyorum.
I don't know. I just thought, if I was thinking it, it occurred to me that others might be too, and I thought you should know that.
Ben böyle düşünüyorsam, başkalarının da düşünebileceğimi aklıma geldi ve bilmen gerektiğini düşündüm.
It'd be a waste of your talents, don't you think?
Bu yeteneklerinin boşa harcanması olmaz mı, ne dersin?
But it'll be worse if you don't get there before Connor.
Eğer Connor'dan önce oraya gitmezsen daha beteri olacak.
And you don't have to be involved.
İşin içinde olma zorunluluğun yok.
- You don't have to be here.
- Burada olmaman gerekiyor.
You don't have to be at this shelter.
Bu sığınma evinde olmaman gerekiyor.
Well, I don't... I don't know how it works exactly, but that, uh, you were gonna do some kind of... Of review of the people you work with and how things can be done better.
Şey, bilmiyorum... tam olarak nasıl olduğunu bilmiyorum, ama bir şeyler yapacaktınız birlikte çalıştığınız kişilerin gözden geçirilmesi ve işlerin nasıl daha iyi yapılacağı ile ilgili.
- You don't believe that there's nothing to be done.
- Yapılması gerekenin bu şey olmadığına sen inanmıyorsun.
don't be silly 1150
don't be a stranger 86
don't be late 287
don't be a pussy 41
don't be so hard on yourself 105
don't be sad 190
don't be shy 514
don't beat yourself up 132
don't be afraid 1221
don't be sorry 259
don't be a stranger 86
don't be late 287
don't be a pussy 41
don't be so hard on yourself 105
don't be sad 190
don't be shy 514
don't beat yourself up 132
don't be afraid 1221
don't be sorry 259