Don't be like that traduction Turc
1,627 traduction parallèle
I don't believe I'd be like that.
Bu şekilde olacağına inanmıyorum.
Besides, I just really don't want to be one of those moms that's, like, completely overwhelmed and unprepared and always screaming at her kids the way my mom used to be.
Ayrıca, ben ezik ve hazırlıksız olan ve... sürekli çocuklarına bağıran annelerden biri olmayı... istemiyorum, ki benim annem böyle birisiydi.
Come on, Barb, don't be like that.
Hadi ama, Barb, Yapma böyle.
Come on, sweetie, don't be like that.
Haydi tatlım, böyle yapma.
I don't think it should be like that, I can't stand it.
Bu şekilde olmaması gerekir, buna dayanamıyorum.
But it has got to be said, I don't like the look of that hydrokinometer.
Şunu da söylemeliyim ki bu Hidrokinometre'nin durumu hiç hoşuma gitmiyor.
Don't be thinking like that.
Hiç öyle düşünme.
Don't be talking like that about her when you know absolutely nothing about her!
Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorsun, o yüzden davranışlarına dikkat et!
I just feel that, you know, if it ain't broke, don't fix it, and even if it is broke, just ignore it and maybe it'll be sort of OK, like the environment.
Yani, bozulmadıysa tamir etmeye kalmamak lazım, öyle değil mi? Bozulduysa bile göz ardı edersek belki düzelir. Çevre kirliliği gibi.
Don't be like that. Now I'm gonna lose the party mansion.
Parti Malikanesini kaybedeceğim.
Don'T. You know, I could be wearing a suit like that, wanted to spend my money on myself, but I prefer to spend my money-our money on us.
Ben de paramı kendime harcamak istesem onun gibi takım giyebilirim ama paramı, paramızı bizim için harcamayı tercih ediyorum.
Don't be like that.
Böyle yapma ama.
you'll always feel underdressed, no matter what you wear, and at dinner parties, it will be as if there's a language that sounds like english, and you think you speak it, but they don't hear you, and you don't understand them.
Ve yemek partilerinde sana ingilizce gibi gelen onu konuştuğunu sandığın bir dil olacak. Ama seni duymazlar, sen de onları anlamazsın.
Don't be like that.
Böyle davranma.
- Oh, come on, don't be like that.
Böyle davranma. Çüş.
Come on, Mike, Don't be like that.
Hadi ama, Mike, yapma böyle.
If I don't like it, that should be enough.
Bundan hoşlanmıyorsam, bu kadarı yeter demektir.
Sadness that for some reason you're married to someone you don't like to be with.
Birlikte olmak istemediğin biriyle evli olduğun için üzgünüm.
I don't like to be treated that way in my own home.
Kendi evimde bana böyle davranılması hoşuma gitmiyor.
Don't be ridiculous, and don't ever lie to me like that again.
Saçmalamayı kes! Ve bir daha sakın bana böyle basit yalanlar uydurma.
I don't like to judge, but really, of all the people out there we should be helping, I'd have to say that a male prostitute is pretty far down the list.
Yadırgamak istemem, ama dışarıda yardım etmemiz gereken bunca insan varken,... bir erkek orospusunun listede en alt sırayı alması gerektiğini de,... söylemem gerek.
But I know you don't like that my father might be there for part of it.
Babam da bir süre orada olacak, bu hoşuna gitmiyor, biliyorum.
I don't want to be difficult, it's just that I would never pay for a prostitute that looked like that
Zorluk çıkarmak istemiyorum ama böyle görünen bir fahişe için asla para harcamazdım.
Come on, don't be like that.
Hadi ama, böyle davranma.
Oh, don't be like that.
Böyle yapma.
She's out there. Don't be like that. A cat is an animal too.
Orada.
And I know I shouldn't be saying this, but I don't like that you know her past
Bunu söylememem gerektiğini biliyorum ama onun geçmişini biliyor olman hiç hoşuma gitmiyor.
Don't be like that.
Böyle yapmayın.
But, don't be like that to other guys.
Ama, diğer adamlara böyle yapma.
I think we all agree that the world is a terribly fucked-up place, but I happen to feel that there's something to be done to change the situation, and you... don't really sound like you...
Sanırım dünyanın boktan bir yer olduğunda hemfikiriz ama ben bu durumu değiştirmek için bir şey yapılabileceğine inanıyorum. Oysa sen buna pek inanmıyorsun galiba.
Don't be like that.
Yapma öyle.
I mean, I know they don't want to be my boyfriend or anything lame like that.
Pek sayılmaz. Yani erkek arkadaşım falan olmak istemediklerini biliyorum.
They don't like to be called that.
Öyle adlandırılmak istemiyorlar.
I don't want you to be like that.
Senin de o duruma düşmeni istemem.
Come on. Don't be like that. Fred.
Lütfen Fred, gitme.
I'm surprised and I don't even know if I have the right to be,'cause to be honest, I feel like I need to tell you that I'm also dating somebody else.
Şaşırdım ve hiçbir zaman doğru olanı yapıp yapmadığımı bilemedim, Çünkü dürüst olmak gerekirse, Sana anlatmak istediğim şey, ben aynı zamanda başka birisiyle de görüşüyorum..
Honey, don't be like that, okay?
Tatlım, böyle olma.
No, I don't wanna be like that, man, I wanna beat it.
Böyle kalmak istemiyorum, bunu aşmak istiyorum.
Don't be like that.
Böyle deme.
You may be 21, but don't you ever dare talk to me like that.
21 yaşında olabilirsin, Ama banimle bu şekilde konuşamazsın.
Is it true that the vet just don't like people is that why you came here to be with animals?
Veterinerlerin insanları sevmeyen doktorlar olduğu doğru mu? Buraya bu yüzden, hayvanlarla olmak için mi geldin?
Don't be like that.
- Yapma böyle.
Listen, I don't want to be putting out any negative vibrations or anything like that, but I think we're going about this the wrong way.
Bakın, negatif titreşimler ya da onun gibi şeyler vermek istemem ama yanlış yolda olduğumuzu düşünüyorum.
Don't be driving down the halls like that.
İçki fabrikası mı kurdular?
Danny, don't be like that!
Danny, böyle yapma!
Please don't think about bringing back a knife or anything like that or I'd be sorry.
Lütfen bıçakla filan dönmeyi düşünme yoksa üzülürüm.
Okay, so look... I don't... wanna be a walking cliché and hit on the babysitter, but... I want you to know that I like coming home and finding you there.
Peki bak çocuk bakıcısına asılan klişe biri gibi görünmek istemem ama eve geldiğimde seni orada bulmayı seviyorum.
Don't be like that! I'm trying to...
Bana böyle davranma.
And I'm just wondering, are you stalling as my agent because you don't like the project or as my girlfriend because you don't like the idea that I'll be gone for six months?
Ve sadece merak ediyorum, projeyi sevmediğin için menajerim olarak mı engelledin yoksa kız arkadaşım olarak mı? çünkü 6 aylığına gideceğim diye endişelendiğin için mi?
We were thinking, and I don't really like this idea, but it might be popular, that you could talk to murder victims and get them to say who murdered them.
Düşünüyorduk, ama ben gerçekte bu fikri sevmiyorum, ama popüler olabilir, eğer cinayet kurbanlarını konuşturup katillerini söyletebilirsen.
So don't be afraid. " Something like that?
'Yani, korkmayın.'Bunun gibi mi?
don't be silly 1150
don't be 1026
don't be a stranger 86
don't be late 287
don't be a pussy 41
don't be so hard on yourself 105
don't be sad 190
don't be shy 514
don't beat yourself up 132
don't be afraid 1221
don't be 1026
don't be a stranger 86
don't be late 287
don't be a pussy 41
don't be so hard on yourself 105
don't be sad 190
don't be shy 514
don't beat yourself up 132
don't be afraid 1221