Don't even worry about it traduction Turc
154 traduction parallèle
Don't even worry about it, man.
İçin rahat olsun, dostum.
Baby, don't even worry about it.
Bebeğim, endişe etmene bile gerek yok.
Don't even worry about it. We can't lose.
Hiç endişe etmene gerek yok.
Don't even worry about it.
Panik yapma.
Listen, James, I'm sorry about, uh... don't even worry about it.
Dinle James, şey için özür dilerim... Kafana takma.
No, don't worry about it, I don't even...
Hayır, takma kafaya. Onu...
Don't even worry about it. - Huh?
Hiç endişelenmeyin.
Don't even worry about it.
Endişe etmeyin.
Actually, Rudy, don't even worry about it.
Aslında, Rudy, o konuyu kafana bile takma.
Don't even worry about it.
Endişe edilecek herhangi bir şey yok.
Oh, don't even worry about it.
- Bunun için endişelenme.
Don't even worry about it, man.
Kafana takma dostum.
Don't even worry about it.
Takma kafanı. Ziyanı yok.
You don't even have to worry about it because I also think it's wrong to blab this kind of thing.
Bunun için endişelenmene bile Gerek yok Çünkü bu konular hakkında Gevezelik etmek de bence yanlış.
Don't even worry about it.
Aklına bile takma.
Don't even worry about it, really.
Gerçekten, kendini üzmene hiç gerek yok.
By the way, don't worry about my sister, she doesn't know it's you. Or the mother who gave birth, I don't even know her.
Bu arada, kızkardeşimi merak etme, Sen olduğunu bilmiyor Ya da onu doğuran annesi, Onu ben bile bilmiyorum.
Don't even worry about it.
Lafi bile olmas.
- No, just don't even worry about it.
- Hayır, önemli değil.
- Don't even worry about it, okay?
- Bunu dert etme bile, tamam mı?
No, no, don't even worry about it.
- Hayır. Siz hiç merak etmeyin.
- Don't even worry about it,
- Bunun için endişelenme bile.
You don't even have to worry about it.
Endişelenmene gerek yok.
Please. Do... don't even worry about it.
Lütfen, sakın bu konuda endişelenme.
Don't even worry about it, Clark.
Merak etme Clark.
Don't even worry about it.
Dert etme bile.
Don't even worry about it.
Kafana bile takma.
And, in fact, I don't even worry about it anymore... because it doesn't matter that you think you're the best.
Artık bunun için endişelenmiyorum. Çünkü en iyisi olman önemli değil.
Don't even worry about it.
Sorun değil.
Ah, don't worry about it. I didn't even know myself, after all.
Evet, önemli değil, ben de bilmiyordum zaten.
Little man, don't even worry about it.
Ufaklık, hiç dert etme.
Don't even worry about it.
Hiç merak etme.
- No, no, don't even worry about it.
Bunun için hiç endişelenme.
- Don't even worry about it.
- Teşekkürler.
Don't even worry about it. Do I need to call my mom?
Acaba annemi aramam gerekir mi?
Don't even worry about it, okay?
Bunu hiç dert etme, tamam mı?
Dude, don't even worry about it.
Dostum, takma kafana bunları.
Don't even worry about it.
Yo yo yo yo Nick unut bunu.
Don't even fucking worry about it.
Umurunda bile olmasın.
Don't even worry about it.
Endişelenmeyin.
Oh, don't even worry about it.
Onu hiç merak etme.
Don't even worry about it.
Özür dilerim. Kafana takma.
Don't even worry about it.
Bunun için endişelenme.
DON'T EVEN WORRY ABOUT IT.
Endişelenme.
No, no, no, no, don't even worry about it.
Hayır, hayır, sen dert etme bile.
Yo, don't even worry about it.
Saçmalama lafı bile olmaz.
Don't even worry about it.
Hiç endişlenme.
Don't even worry about it.
İnsanlar hep gelip gider, yatar ve kalkar.
Don't even worry about it.
Bunu dert etme.
If you fall and break your face, as many tray sledders do, don't even worry about it,'cause you can spend a night in the infirmary, which is another typical college experience.
Çoğu kızakçı gibi düşüp suratını parçalarsan, merak etme. Çünkü bir gece revirde kalırsın bu da tipik bir üniversite deneyimidir. - Dur, ne?
- Don't even worry about it.
- Meraklanma. - Ma'Dere...