Don't get me wrong traduction Turc
1,543 traduction parallèle
Oh, no, no. I'm very flattered. Don't get me wrong.
Yok hayır yanlış anlamayın gurur duydum.
Don't get me wrong.
Beni bir daha yanıltma.
Don't get me wrong.
Beni yanlış anlamayın.
No. No, no, no. Don't get me wrong.
Hayır, hayır beni yanlış anlama.
Don't get me wrong, hanging with you these last couple of days has been nice.
Beni yanlış anlama. Son birkaç günde seninle takıImak çok güzeldi.
Don't get me wrong, I can handle a code, but every so often, everything that can conceivably go wrong goes wrong at once.
Yanlış anlamayın, ölmek üzere olan bir hastanın icabına bakabilirim, ama arada bir, Murphy kanunları geçerli olur.
Don't get me wrong, You're a good, decent,
Beni yanlış anlama.
I mean, don't get me wrong, David's excited too.
Beni yanlış anlama. David de heyecanlı.
Don't get me wrong... she totally deserves it.
Yanlış anlama. Bunu tamamen hak ediyor.
- Don't get me wrong.
- Beni yanlış anlama.
Don't get me wrong, I mean, we should all try to better ourselves.
Beni yanlış anlama, demek istediğim, birbirimizi daha iyi anlamalıyız.
Don't get me wrong, I like crazy. That's why I asked for this job.
Beni yanlış anlamayın, deliliği severim.
This place has everything I want, don't get me wrong, but...
Bu yerde istediğim herşey var, beni yanlış anlama ama...
Don't get me wrong...
Beni yanlış anlamayın, Wei Jin pasaklı sayılırdı ve Jin Wei biraz [nanemollaydı].
Don't get me wrong.
Yanlış anladın.
Don't get me wrong, when we first started going out, it was exciting, y'know, dangerous
Ama bir yere kadar. Sakın yanlış anlamayın. İlk çıkmaya başladığımızda heyecan vericiydi, tehlikeliydi.
You know, I like having you here. Don't get me wrong.
Böyle yanında durmayı seviyorum, yanlış anlama.
Look, don't get me wrong.
Bak, beni yanlış anlama.
Don't get me wrong.
Beni yanlış anlama.
Which is great, don't get me wrong.
Gerçi bu harika bir şey, sakın yanlış anlamayın.
I mean, don't get me wrong, Martin has seen me naked.
Yani yanlış anlama ama, Martin beni çıplak görmüştü.
- Don't get me wrong.
- Yanlış anlama.
Don't get me wrong.
Yanlış anlama.
Don't get me wrong, Lisa's practically perfect.
Beni yanlış anlama, Lisa gerçekten harika biri.
- Don't get me wrong.
- beni yalnış anlama.
Now, don't get me wrong. I like Americans.
Yanlış anlama, Amerikalıları severim.
Don't get me wrong, that stuff's important, but when I'm with someone, I want to be able to talk about other stuff.
Beni yanlış anlama, bu mesele önemli ama biriyle beraberken başka şeyler hakkında konuşabilmek istiyorum.
I mean, no-no-no-no, don't get me wrong,
- Hayır, hayır, beni yanlış anlama.
Amadeo, don't get me wrong, but maybe out of boredom
Amadeo, yanlış anlama beni, Fakat can sıkıntısından, bütün bunları,
And, don't get me wrong, it's a great profession.
Ama yanlış anlamayın beni, harika bir meslektir bu.
Could I live in London? Don't get me wrong, I love London, but, you know, apart from the language problem, I can't take the driving.
Yanlış anlama, severim Londra'yı ama, işte dil sorunu bir yana, araba kullanamam.
Don't get me wrong, watching the sun rise is a beautiful idea, but I'm telling you, Griffin...
Beni yanlış anlama, güneşin doğuşunu izlemek güzel fikirdi.
Now, don't get me wrong.
Yanlış anlamayın.
And don't get me wrong.
Beni yanlış anlama.
- No, don't get me wrong.
- Hayır beni yanlış anladınız.
No, don't get me wrong.
Hayır, beni kandırmayın.
Marlin, don't get me wrong, but you're all pudge.
Marlin, yanlış anlama ama kilolusun.
Now don't get me wrong.
Beni yanlış anlamayın.
Don't get me wrong. But we can't use our personal assets to defend the company.
Beni yanlış anlama, ama şirketi savunmak için kişisel varlıklarımızı kullanamayız.
I mean, don't get me wrong.
Beni yanlış anlama.
Don't get me wrong.
Sakın yanlış anlama.
Don't get me wrong.
beni yanlış anlama.
Don't get me wrong. It's a great system.
Beni yanlış anlama Bu harika bir sistem
Don't get me wrong, those that run need chasing.
Beni yanlış anlama ama bunlar gerçekten kovalanması gereken adamlar.
look, this whole john boy thing... don't get me wrong. you're very good at it.
Bak, bütün bu taşra adamı tarzın... beni yanlış anlama. Bunda çok iyisin.
Don't get me wrong, it's good.
- Yanlış anlama. İyi.
Don't get me wrong, but- -
Yanlış anlama ama...
Oh, don't get me wrong.
Yanlış anlama. İyiyim.
And don't get me wrong, it rattled me but then it hit me :
Yanlış anlama, sinirlerim bozulmuştu. Ama sonra gözlerimi açtı.
- Hey, don't get me wrong.
- Yanlış anlamayın, ben de sizin kadar tuhaf buluyorum.
Don't get me wrong.
Beni yanlış anlamanı istemem.
don't get cocky 53
don't get caught 46
don't get ahead of yourself 30
don't get in my way 25
don't get up 280
don't get it 44
don't get your hopes up 71
don't get lost 25
don't get nervous 22
don't get me started 79
don't get caught 46
don't get ahead of yourself 30
don't get in my way 25
don't get up 280
don't get it 44
don't get your hopes up 71
don't get lost 25
don't get nervous 22
don't get me started 79