Don't you do it traduction Turc
8,538 traduction parallèle
You don't help me, she dies, simple as that, and there's nothing the cops or anybody else can do to stop it.
Bana yardım etmezsen, ölecek, bu kadar basit. Polisin veya başkasının yapabileceği hiçbir şey de yok.
What you really don't wanna do is go putting yourself in the middle of it.
Gerçekten kendini bu meselenin tam ortasına koymayı hiç istemezsin.
I don't understand why you need to do it, I really don't.
Neden böyle bir şeyi yapmak istediğini gerçekten anlamıyorum.
Well, then why don't you just quit your job and do it?
O zaman niye işini bırakıp bebeğe sen bakmıyorsun?
You know, we don't have to... be acquired we can do a merger and we can run their real estate division and make them tons of money and I think they're really going to go for it.
Biz sonradan var olan bir şirket değiliz. Onlarla birleşebilirsek, onların gayrimenkulleri bölmeleri yerine birleştirebiliriz ve daha fazla para kazanırız. Bence kesinlikle bunu isteyeceklerdir.
And you don't like it when I hurt you, do you?
Sana zarar vermem hoşuna gitmez, değil mi?
You really don't get it, do you? Brooke.
- Hiç anlamıyorsun, değil mi?
You don't see it, do you, Miss O'Keefe?
- Görmüyorsunuz değil mi Bayan O'Keefe?
Well, if you don't like the way he's running things do something about it.
Eğer işleri yürütme şeklini beğenmiyorsan bu konuda bir şeyler yap.
You don't get it, do you?
Anlamıyorsunuz değil mi?
I don't know where she took him. How would you do it?
- Adamı nereye götürdüğünü bilmiyorum.
The point is, I gave it to you when I could use it to keep squeezing you dry, but I don't want to do that.
Diyorum ki onu seni sıkıştırmak için saklayıp kullanabilecekken sana verdim. Çünkü bunu yapmak istemiyorum.
You don't think it's too clever, do you?
Bunun çok zekice olduğunu düşünmüyorsun, değil mi?
Look, I... I don't care if you have to knock down his door to do it.
Kapısına dayanmanız gerekse bile umurumda değil.
You just don't want me to do it.
Sadece benim yapmamı istemiyorsun.
You don't think I can do it?
Yapamayacağımı mı sanıyorsun?
You don't have to do it all yourself.
Her şeyi tek başına yapmak zorunda değilsin.
We don't know what it's supposed to do, but if you take it, you get brain damage.
Ne işe yaraması gerektiğini bilmiyoruz ama eğer içerseniz beyin hasarına sebep oluyor.
You don't see it, do you?
Onu göremiyorsun değil mi?
Why don't you do it? Hate it down there.
- Sen gitsen olmaz mı?
If they don't accept you, it's like it never happened, but if they do, and you win, you're $ 20,000 richer, minus my industry-standard commission of 25 %, which you could look up, but I wouldn't.
Seni kabul etmezlerse, daha önce hiç olmadı, ama olursa, ve kazanırsan, 20.000 dolar zengini olursun, eksi benim % 25 standart endüstri komisyonum, sen ararsın, ben değil.
If you don't want to do it, let me know now.
Yapmak falan istemiyorsan, şimdi söyle bana.
Come on. Don't you want to do it, just a little bit?
Hadi.Birazda olsun bunu yapmak istemiyor musun?
Promise me, promise me, that when they come you blame it all on me, tell him it was all my fault, I just went crazy, and you don't know where I went, tell them I made you do this.
Bana söz ver, söz ver. İçeri geldikleri zaman bütün suçu bana atacaksın. Tüm hatanın bende olduğunu, delirdiğimi ve nereye gittiğimi bilmediğini söyleyeceksin ve sana bunu zorla yaptırdığımı söyleyeceksin.
I pulled you out once. I don't think I can do it again.
Seni bir kez oradan çıkarmıştım ama bunu tekrar yapabileceğimi sanmıyorum.
Okay, now if you don't do it, I will, and I will make sure they know exactly why.
Eğer bunu yapmazsan, Emin ol, sebebini öğrenmelerini sağlayacağım.
And you better do a good job of it, because if you don't, you're gonna spend the rest of your career analyzing historical trends of Soviet grain reports.
Ve işinizi becerseniz iyi olur çünkü yapmazsanız sen kariyerini sonuna kadar Rusya tahıl tutanakları tarihindeki değişiklikleri analiz ederek geçirirsin.
I mean, I don't work here and it doesn't look like you do, either.
Yani burada çalışmıyorum ve görünüşe göre siz de öyle.
You don't get it, do you?
Anlamıyorsun, değil mi?
It's not about not asking you. But you don't even like the gatherings, do you?
Heber vermemek değil de hani sen sevmiyorsun ya günleri, ondan çağırmadık.
2, you get to do something for your family, which you're going to pretend you don't care about, and 3, most importantly, it's not going to be boring.
İkincisi de, ailen için bir şey yapmış olacaksın ki umurunda değilmiş gibi yapsan da umurunda, biliyorum. Üçüncü ve en önemlisi de sıkıcı bir iş olmayacak.
When I tell you to do something, you don't question it, you do it!
Sana ne zaman bir şey desem, sorgulamayacaksın, yapacaksın!
Uh, do you think that anyone can take a piss on the West Side and I don't know about it?
isteyen herkesin Batı Kadanı'da işeyebileceğini sanıyorsun ve onu bilemediğini?
So you don't think this guy had anything to do with it?
- Bu adamın da bir ilgisi olduğunu düşünmüyor musun?
It's okay. Well, you don't need to do me any favors.
Bana iyilik yapmana gerek yoktu.
It's just I don't know what the guys and I are gonna do without you.
Sadece sensiz ne yapacağımızı düşünüyorum.
Now, you tell us that you can make it out there, but your behavior don't reflect it, nor do your behavior reflect it here.
Şimdi sen bize olayı abarttığımızı söylersin,... ama ne geçmişteki davranışların,... ne de buradaki davranışların öyle diyor.
First you do it, then you don't.
Önce ben yaptım de sonra hayır yapmadım.
How do you know they don't simulate it?
- Kurmaca olmadığını nereden biliyorsun?
I do not know what Mr. Markham has got planned for you, but I don't want him to do it to me.
Bay Markham senin için ne planladı bilmiyorum ama aynısını bana yapmasını istemem.
Chuck, you don't have to do that yourself. No, I got it.
- Chuck, bunu tek başına yapman gerekmez.
Well, if you're gonna do something about it, why don't you hurry up and do it?
Edeceksin ise Peki,, bu konuda bir şeyler yapmak neden bunu acele ve yapmıyoruz?
If you don't come out, I'm gonna have to do it.
Sen çıkmazsan ben öpeceğim.
Well, just because you're too sweet to lie, it doesn't mean that you don't have some dirtbag friends who won't do it for you.
Yalan söylemeyecek kadar iyi biri olman yerine yalan söyleyebilecek pislik arkadaşların olmadığını göstermiyor.
Yeah, it's by this great new band called "Don't Do What You're Doing"
Evet, "Yaptığına Bir Son Ver" isimli yeni gruptan.
She said it's better when amateurs do it anyway. So... You don't have to do it!
İşi bilmeyen biri yaparsa daha çok acıtır dedi o yüzden...
You don't have to do it! - Yep, too late! - No!
- Bunu yapmak zorunda değilsin!
Why don't you do something about it?
Neden bir şey yapmıyorsun?
Do you? You're a slave, disenfranchised... don't even know it.
Haklarından mahrum kalmış bir kölesin ve haberin bile yok.
But don't do it before I tell you some things that I've been getting away with not saying.
- Ama şu ana dek söylemekten kaçındığım şeyleri söylemeden yapma.
I do believe it, but I don't need it. Do you?
Olabilir ama ihtiyacım yok.
don't you 9508
don't you dare 523
don't you worry 668
don't you understand 702
don't you like it 136
don't you agree 326
don't you ever 59
don't you worry about it 53
don't you remember me 90
don't you see 982
don't you dare 523
don't you worry 668
don't you understand 702
don't you like it 136
don't you agree 326
don't you ever 59
don't you worry about it 53
don't you remember me 90
don't you see 982