English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ D ] / Don't you know it

Don't you know it traduction Turc

16,364 traduction parallèle
I don't know if you've heard of it, where they have a facade of four of our Founding Fathers on this mountain.
Belki duymuşsundur. Dağın üzerinde dört kurucumuzun yüzleri nakşedilmiş.
Um... you know, mostly, we just don't talk about it.
Aslında bu konudan pek bahsetmiyoruz.
You don't even know what we have in mind. It doesn't matter.
- Aklımızda ne olduğunu bile bilmiyorsun.
I've had enough people say they're sorry, and I know you don't mean it.
Üzgün olduğunu söyleyen yeterince insanla uğraştım ve içinden gelmediğini biliyorum.
I don't know what tanked it, but I know we had a shot, mostly because I worked my ass off to cover for you.
Neden başarısız olduğunu bilmiyorum, ama bir fırsatımız olduğunu biliyorum bilhassa da seni korumak için kıçımı yırttığım için.
You know, you don't seem too happy about it.
- Bu konuda mutlu değilsin sanki.
Instead of pestering me about the future and being an insufferable know-it-all, why don't you help me reroute the temporal flow off the secondary buffer instead of just worrying about yourself?
Gelecek hakkında rahatsız edip çekilmez bir bilmiş olmak ve kendin için endişelenmek yerine neden geçici akımı ikincil direkten saptırmama yardım etmiyorsun?
You know, I actually don't think it's my mortality that you're worried about.
Aslında korktuğun şey ölümlülüğüm değil galiba.
I don't know how you do it.
Nasıl yaptığını bilmiyorum ama..
You know, I don't know how they do it.
Bunu nasıl yapıyorlar anlayamıyorum.
Do you want to... I don't know... chat about it or something?
Ne bileyim, konuşmak falan ister misin?
You don't know the half of it.
Tahmin bile edemezsin.
You know, I still don't understand. Why is it my own agent would want to blackmail me?
Hâlâ anlayamıyorum, neden kendi menajerim bana şantaj yapmak istesin?
You know, I don't know how they do it.
Nasıl yapıyorlar anlamıyorum.
You don't know what you're talking about. So when we test that powder in your hand, you're telling me it's not gonna match the poison that killed Javier?
- Elindeki tozu analiz ettirirsek Javier'i öldüren zehirle eşleşmeyeceğini mi söylüyorsun?
Look, dude, I know that you care about Lucy, you don't have to convince me, I get it.
Dostum, Lucy'yi sevdiğini biliyorum. İkna etmene gerek yok, anlıyorum.
I don't know how you drink it. Yum.
Enfes.
Well, I don't know. Do you think it's dope?
- Bilmem, esrar olduğunu mu düşündün?
Oh, you know what, hey, why don't I do it?
Hatta, bırak da ben asayım.
- You brought it into the house and we don't know anything about it.
- Onu alıp eve getirdin ve onunla ilgili hiçbir şey bilmiyoruz.
Yeah, I know I don't need to say "please" and "thank you" but... it feels weird not to.
Evet, "lütfen" ve "teşekkürler" dememe gerek olmadığını biliyorum ama söylememek garip geliyor.
Do you mow who did it? I don't know.
- Kim yaptı biliyor musun?
I don't know what it is about you, but when you talk, I do not hate the sounds that come from your mouth.
Sende ne olduğunu bilmiyorum ama konuşurken ağzından gelen sesten nefret etmiyorum.
You know, it's like when I go to the grocery store and people treat me like I don't exist.
Ben bakkal giderken öyle Ve insanlar bana yokmuş gibi davranıyorlar,
I think what kills me is that you don't even know what it's like to work.
Sanırım beni ne öldürüyor Onun çalışmasının nasıl bir şey olduğunu bile bilmiyorsun.
Well, if I was you, I... I don't, I don't know if I could do it.
Sizin yerinizde olsaydım bunu yapabilir miydim, bilmiyorum.
- Look... t know it's hard, starting a new school mid-semester, and I don't wanna lake this away from you, but you have to promise me you won't spend every waking, sleeping moment working on this
- Bak... Yarıyılda yeni bir okula başlamanın senin için zor olduğunu biliyorum ve bunu senden almak istemiyorum ama dışarıda büyük bir dünya olduğu sürece, uyuma anını bunlunla uğraşarak harcamayacağına söz vermelisin.
Bear, Why'd you get a stick if you don't know how to drive it?
Ayı, nasıl sürüleceğini bilmiyorsan, neden vitesli aldın?
I don't know what you're up to every night, but it has to stop, whatever it is.
Her geçe neyin peşinde olduğunu bilmiyorum ama her neyse son bulmak zorunda.
I don't know what happened between you and Ms. Cooper back in China, but I heard you risked your life to get the cure to those who need it most.
Bayan Cooper ile Çin'de aranızda neler yaşandı bilmiyorum. Ama hayatını tedaviye ihtiyaç duyanlar için tehlikeye attığını duydum.
You don't know the half of it.
Bu gördüklerin bir şey değil.
- How do you make it work? - Don't know.
Nasıl çalıştıracaksın peki?
- I can't let you have something if I don't know what it is.
Ne olduğunu bilmediğim bir şeyi almanıza izin veremem.
I don't know if it meant anything to you.
Sana bi şey ifade etti mi bilmiyorum.
It's just that... I don't even know you, and now we're...
Yani, seni tanımıyorum bile ve şimdi siz...
I don't know, it fried the probe before I could tell how deep the field went, but I can... you know, I can run some more tests...
Bilmiyorum, sonda kızarttı. Alanın ne kadar derin gittiğini söyleyemeden önce, Ama yapabilirim... bilirsin, testler daha yapabilirim...
I don't know if you were aware of the rumors swirling around, but it transpires that he was dealing with... serious personal issues.
Etraftaki dedikodulardan haberdar mıydınız, bilmiyorum ama ciddi kişisel sorunları olduğu ortaya çıktı.
From my perspective, it seems like you're ignoring something that could, oh, I don't know, get Wally killed.
Alışmaya çalışıyorum. Bana soracak olursan, Wally'nin ölümüne sebep olacak bir şeyi görmezden gelmeye çalışıyorsun.
Listen, Stefan, that sounds really rough, man, but, you know, if you don't have time to make it to a meeting, you can always come by the store.
Stefan bunlar gerçekten kulağa kötü geliyor ama eğer toplantıya gelmek için zaman bulamıyorsan her zaman dükkanıma gelebilirsin.
They don't like it when their puppets start to think they're real little boys, you know?
Kuklalarının, kendilerini gerçek sanmaları hoşlarına gitmez.
I know it's scary, and I know there's a lot of people that don't want to see us together, but you can't let Paz get in your head.
Korkutucu olduğunu biliyorum. Bizi beraber görmek istemeyen bir sürü insan olduğunu biliyorum ama sen Paz'ı kafandan silip atamıyorsun.
Don't make me say it a third time, and don't threaten to resign, because I know you won't, because you can't even fathom what it means to be a civilian.
Üçüncü defa söyletme ve istifa etmekle de tehdit etme çünkü etmeyeceğini biliyorum. Çünkü sade vatandaş olmanın anlamını bile kavrayamazsın.
I don't know if this is the right time, or I don't know if the sky looks the way it's supposed to be, but... I know you my first baby not born a slave.
Bunun doğru zaman olup olmadığını ya da gökyüzünün böyle görünüp görünmemesi gerektiğini bilmiyorum ama köle olarak doğmayan ilk çocuğumun sen olduğunu biliyorum.
You just don't know how to drink it right.
Sen içmesini bilmiyorsun...
Oh, I'm afraid it is, outcast, but you know that already, don't you?
Maalesef doğru Outcast ama sen bunu biliyorsun zaten, değil mi?
Well, you don't have to make the decision anytime soon. And you know that if you want to talk about it, I'm here.
Bu kararı yakın zamanda vermene gerek yok, ve bu konuda konuşmak istersen buradayım, biliyorsun.
I want you to know, i can't find your mom, But don't worry, i can handle it.
Anneni bulamadığım, ama endişelenme.
I don't know if it's gonna fit you.
Size olur mu bilmiyorum.
Maybe I don't know why you did it, but I have a respected, decorated chief of police who can testify that you ordered him to destroy evidence of a colossal conspiracy you orchestrated.
Belki neden yaptığını bilmiyorum, ama benim tarafımda, senin düzenlediğin büyük bir komplo teorisine ait delilleri yok etme emri verdiğine dair ifade verebilecek, saygı değer, tecrübeli bir polis şefi var.
I don't know how you did it.
Sen nasıI başardın onu da bilmiyorum.
Well, look, I-I won't lie to you, I don't... I don't know how it works, exactly, but I know that your mom loved you very much.
Bak sana yalan söyleyemem, ben... bu işler nasıl yürür pek bilmiyorum, ama annenin seni çok sevdiğini biliyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]