Don't you worry about that traduction Turc
879 traduction parallèle
You don't need to worry about that.
Endişelenme.
That way you don't have to worry about her not being included.
Böylece dâhil olmamasına endişelenmene gerek kalmaz.
Oh, no, you're awake, all right. Don't worry about that.
Hayır, kesinlikle düş görmüyorsun.
You don't have to worry about that.
Bunun için endişelenmene gerek yok.
But you don't have to worry about that.
Ama bunun için endişelenme.
I've waiting on you with my hands and feet. Tried to tell you that there's plenty more girls, that you don't have to worry about that...
Sana gözüm gibi baktım. "Endişelenme, başka kızlar olacaktır." dedim.
But with me handling'their case... don't look like you'll have much to worry about on that score.
Ben davayı üstlenirsem asılmazlar diye endişelenmeyin.
- Did they hurt you that way, son? - No, Ma. Don't worry about that.
- Senin canını yaktılar mı oğlum?
Don't you worry about that character, Mr. Kendrick.
Karakter için endişelenmeyin Bay Kendrick.
But, Colonel, I don't understand... suppose these two did have a romance, that's nothing you have to worry about.
Ama Albay, hiç anlamıyorum... İkisinin arasında bir ilişki varsa bile bunun endişelenecek bir tarafı yok.
Well, you don't need to worry about that, Ma.
Lütfen çalışma. Bunun için endişelenmene gerek yok, anne.
Don't you worry about that, you can say its a friend's dog.
Bu konuda gönlün ferah olsun. Bir dost köpeği olduğunu söyleyebilirsin.
- You'll get your dough, all right... don't worry about that, when we get back to Tampico.
- Paranızı alacaksınız, tamam... bu yüzden endişelenme, hele bir Tampico'ya dönelim de.
- Once you start, don't stop. - Don't worry about that.
- Bir kez başladık mı durmayız - endişelenme
Don't you worry your pretty little head about that.
- Güzel kafanı buna hiç yorma.
And since this is your first combat, I suggest you correspond. Don't worry yourself about things that don't concern you.
Bu sizin ilk dövüşünüz olduğuna göre, sizi ilgilendirmeyen şeylerle ilgili endişelenmeyin.
That's all right, I can handle myself. Don't you worry about me.
Bir şey yok, ben kendime hakimim, tasalanma.
You don't have to worry about that.
Onu dert etmene gerek yok.
- You don't have to worry about that.
- Bunun için endişelenmen gerekmez.
Don't you worry about that, Bobby.
Buna kafanı takma, oğlum.
You're a girl so I don't have to worry about that
Kız olduğuna göre endişe etmeme gerek yok.
Now, don't you worry about that.
Bunu merak etme hiç.
Why don't you let me worry about that? Oh, quiet. You'll wake up the children.
- Sessiz ol, çocukları uyandıracaksın.
Don't you worry about that, Russ.
Bunun için telaşlanma, Russ.
- You don't have to worry about that, honey.
- O konuda endişeli olman gerekmiyor tatlım.
Well, don't worry about that, I'll be out early, before you get up.
Meraklanma, erkenden çıkacağım, sen uyanmadan.
Now, my father was a very wealthy man, and he left not only you, but me, very well provided for, so that I don't have to worry about anything for the rest of my life,
Şimdi, Babam çok zengin biriydi, sadece seni değil beni de varlıklı olarak, terk etti, yaşamımın geri kalanını düşünmek zorunda kalmayacağım, ancak çok önemli bazı sorulara verilecek yanıtları bir tarafa bırakırsak.
Now, don't you worry about that.
O konuda endişe etme.
Oh, don't you worry about that.
Oh, onu merak etme.
I always worry about you, don't you know that?
Seni hep merak ederim, bunu bilmiyor musun?
Don't you worry about that.
Bu konuda endişelenme.
So don't you worry about that.
O yüzden bunu dert etme.
You don't have to worry about that.
O konuda kaygılanmana gerek yok.
I don't care about that old horse if it's gonna worry you.
O at o kadar da önemli değil. Yeter ki sen üzülme.
You don't have to worry about anything like that. Fine.
Öyle bir şey için endişelenmeyin.
- What authority... - Don't you worry about that mister.
Hangi kurum beni tutuklatıyor?
You don't have to worry about that.
Bunu dert etmene gerek yok.
I don't think you have to worry too much about that.
Bunun için endişelenmene gerek yok.
And don't you worry about that sheriff when he comes out here.
Şerif buraya geldiğinde endişe etme.
Don't you worry about that.
Sen merak etme.
Don't you worry about that bull.
Bu boğa için hiç endişelenme.
You don't have to worry about that.
Endişelenmene gerek yok.
Don't you worry about that, ma'am.
Merak etmeyin bayan.
Well, don't you worry about that, ma'am.
Tamam bu konuda endişelenmeyin bayan.
Oh don't you worry about that, my dear chap. It's perfectly alright.
Endişelenme sevgili delikanlı, seni tamamen anlıyoruz.
Don't you worry about that, I got my orders.
Tereddüt etmeyin. Kesin emir aldım.
Don't you worry none about that!
Bunun için hiç endişelenmiyor musunuz?
Don't you worry none about that.
Bunun için endişe etme.
No, you don't have to worry about that.
Hayır, sen onu merak etme.
I'll nudge him for you, don't you worry about that, pal.
Senin yerine ben dürterim, endişelenme dostum.
Don't you worry about that.
Endişelenme sakın.