English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ D ] / Doorman

Doorman traduction Turc

869 traduction parallèle
Do you remember the cigarette case the doorman gave us?
Kapıcının bize verdiği sigara tabakasını hatırlıyor musunuz?
Are you the new doorman?
Yeni kontrolcü siz misiniz?
And tip the doorman, Sidney.
Kapıcıya bahşişi unutma, Sidney.
I say, doorman, did Mr. Billings come out?
Bay Billings çıktı mı?
He told the stage doorman his name was Belasco.
Kapıcıya adının Belasco olduğunu söylemiş.
On the 4th page of the local paper... Mr. Personaz, restaurant owner in St Maxime... had an opening for a doorman.
Yerel gazetenin dördüncü sayfasında St. Maxime'de restoran sahibi olan Bay Personaz'ın kapı görevlisi ilanını görmüştüm.
A week later, with 300 francs in my pocket... I was a doorman at the Personaz restaurant.
Bir hafta sonra, cebimde 300 frank ile Personaz restoranının kapı görevlisiydim.
With good recommendations... a month later I was a doorman at Larue's.
İyi referanslarım sayesinde bir ay sonra Larue'nin kapı görevlisiydim.
I'm only afraid the doorman may spoil all our fun.
Kapıcı eğlencemizi bozabilir.
The doorman might not even let me in.
Kapıcı beni içeri bile almayabilir.
The doorman at the chemical works where I offered my services.
Hizmet verdiğim kimyasal fabrikanın kapıcısı.
I forgot to tip the doorman.
Kapıcıya bahşiş vermeyi unuttum.
Doorman, call the police.
Hey sen, polisi çağır.
Oh, thank you, Max, but you and I both know he died a doorman.
İkimiz de onun bir teşrifatçıyken öldüğünü biliyoruz.
The doorman brought you up.
Seni yukarıya kapıcı taşıdı.
Was he a nice doorman?
Hoş bir kapıcı mıydı?
I'll look around for them, and if I find them, I'll give them to the doorman, don't worry.
Onlara bakacağım ve bulursam kapıcıya teslim ederim, merak etme.
He is a doorman or something.
Şimdi kapıcılık gibi bir iş yapıyor.
- The doorman.
- Kapıcı.
- Did you ask the doorman?
- Kapıcıya sordun mu?
Well, the doorman told me she subleased her apartment last week... and yesterday she sold her car.
Kapıcısı, geçen hafta dairesini devren kiraya verdiğini söyledi. Dün de arabasını satmış.
- My doorman.
- Kapıya bakan adamım.
First the doorman, then the call boy, now the stage manager.
Önce kapı memuru, sonra çağırıcı, şimdi de kat müdürü.
Tomorrow the doorman will kick you out.
Kapıcı yarın seni dışarı atacak.
Let the doorman read for the part!
Rolü bırak kapıcı okusun!
Bring the security guys here at gunpoint while Paulo takes care of the doorman.
Paulo kapıcıyla ilgilenirken, siz de güvenliği silah tehdidiyle buraya getireceksiniz.
Mr. Fabian, the doorman told me earlier... that he told you Ockham had been around inquiring for you.
Bay Fabian, kapıcı bana Ockham'ın buralarda sizi aradığını söyledi.
If I could get by the doorman.
Kapıcıyı geçebilsem.
Look, lady, I'm just the doorman in here.
Bakın bayan, ben burada sadece kapıcıyım.
Wait till you see the way they react to you... the doorman, the head waiter... other women.
Kapıcı, şef garson ve diğer kadınların... reaksiyonunu görmek için... yola çıkana kadar bekle
And my doorman's wife was introduced under mine? Correct!
Kapıcımın karısı da benim ismimle mi tanıştırıldı?
Look, I can tell the doorman I've taken you home, shall I?
Bak, kapıcıya seni eve götürdüğümü söyleyebilirim, yapayım mı?
The doorman and receptionist testified to that.
Güvenlik ve santral memuru şahit olmuş.
The doorman opens up at six, then he cleans the stairway, starting from the top floor.
Kapıcı sabah 6 da kalkıp, merdivenleri siliyor. En üst kattan başlıyor.
Could you drop the keys with the doorman?
Anahtarları kapıcıya bırakır mısın?
It would be my fault if I didn't leave the keys with the doorman and he couldn't get in. say they'll steal something...
Anahtarları unutmasaydım uğraşmayacaktık böyle. Anahtarları kapıcıya verip ona de ki,
Until I mentioned Reuter's name that doorman was going to throw us out!
Reuter'in adını söyleyene kadar, kapıcı bizi kapı dışarı ediyordu.
The doorman said he asked to rent a car.
Kapıcı, kiralık araba istediğini söyledi.
Don't forget to have the doorman take Hobo out.
Unutmayın kapıcı Hobo'yu dışarı çıkarsın.
Four people - a doorman, two customers, and a Cossack.
Dört kişi. Kapıcı, iki müşteri ve bir Kazak.
- A doorman? A Cossack?
- Kapıcıyı mı, Kazağı mı?
The doorman, the two customers and the Cossack, and now, six more innocent people.
Kapıcı, iki müşteri ve bir Kazak. Ve şimdi, altı masum insan daha.
He's the doorman's son.
Bizim kapıcının oğlu.
Yes, I get it from the doorman at the Russian embassy.
Evet, bunu Rus elçiliğinin kapıcısından alıyorum.
It seems that some beautiful woman tried to enter my apartment... and even offered Charlie the doorman a hundred-franc note.
Şunu bir dinle, dün güzel bir hanım ben burada yokken gelmiş ve daireme girmek için Charlie'ye yüz kağıt bile teklif etmiş.
I came in early to tidy up, and the doorman said you were in.
Erken geldim. Kapıcı burada olduğunuzu söyledi.
- We left it downstairs with the doorman.
- Aşağıdaki kapıcıya vermiştik, onda kaldı.
Oh, doorman.
- Görevli bey, bakar mısınız?
Doorman, a cab, if you please.
Bana bir araba çevirir misiniz?
DOORMAN :
- Yardım edebilir miyim? - Evet.
It's an automatic elevator, so we don't need a doorman.
Otomatik asansör.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]