Drain traduction Turc
2,724 traduction parallèle
Yeah, you buy the cheap ones that float off in the tub and clog the drain!
Evet, gidip de ucuz olanından ve lavaboyu tıkayandan alırsan öyle olur!
When have you ever unclogged the drain?
Tıkanmış lavabo diye bir şey duydun mu hiç? Hiç anahtar diye bir şey duydun mu?
You sure you don't mean the lucky bastard whose grandkids snorted his winnings till he drank himself to death with drain cleaner? Or the lucky bastard who was found naked and penniless in a strip club parking lot with his winning number tattooed on both testicles?
Torunları kazandığı parayı son kuruşuna kadar söğüşledikten sonra kendini tuz ruhu içerek öldüren ya da otoparkta çıplak ve parasız halde, kazanan numaraları hayalarına dövme yapılmış halde bulunan şanslı herif demek istemediğine emin misin?
It's a blockage of the vessels that drain the neck and head.
Boyun ve başa giden damarların tıkanmasıdır.
Look below at the drain hole.
Tahliye deliğinden aşağı bak.
With the forward tilt, balls falling into the drain holes... roll out the drainage ducts.
Öne doğru eğim, tahliye deliklerine düşen topları tahliye kanallarından dışarı yuvarlıyor.
Minor surgery, removing a drain.
- Bir dreni çıkarmak için ufak bir ameliyattı.
- Haven't they fixed the drain yet?
- Lavaboyu daha düzeltmediler mi?
I get a boner, it springs up on me randomly, I treat it like the medical condition that it is and I drain it like a cyst, quickly.
Rastgele ereksiyon oluyorum, beni diyeltiyor ona tıbbî bir durum gibi davranıyorum ve hemen boşaltıyorum sanki bir kistmiş gibi.
Drain this off!
Boşalt şunu!
All the bits and pieces that go down the drain are collected in the trap.
Lavabodan akan ıvır zıvır ve parçalar dirsekte birikmiş.
I'm gonna drain this man dry.
Bu adamın iliğini kurutacağım.
I'm circling the drain here.
Öleceğim şimdi.
If she doesn't make it, years of hard work goes down the drain.
Eğer başaramazsa, yılların ağır çalışması boşa gider.
Sorry to interrupt, but a man was just attacked in the parking lot of Lox, Stock and Two Toasted Bagels, over on Fletcher Street, and the perpetrator attempted to drain him of his blood.
Böldüğüm için üzgünüm, ama Lock, Stock and Two Toasted Bagels'in park alanında bir adama saldırı olmuş ve saldırgan kanını boşaltmaya teşebbüs etmiş.
Why did you drain our account?
Ne diye tüm hesabı boşalttın?
You know what that's like, watching the life drain out of someone you... someone you care about?
Nasıl bir şey olduğunu biliyor musun? ... karşındakinin içinden hayatın sökülüp gidişini izlemek hem de onu yani onu bu kadar önemserken?
If hertone's that high, it will drain out the other parts
Eğer sesi çok yüksekse, sesi düşürebiliriz
And when you tell them that Harvey Specter is the one that's suing you, you're gonna watch the color drain from their faces.
Davayı açanın Harvey Specter olduğunu söylediğinde yüzlerinin solduğunu göreceksin.
Like hidden drain pipes or manholes.
Boşaltma boruları ya da lağım kapağı gibi şeyler.
Not too hard to lift some DNA out of a motel shower drain, guys!
Moteldeki duştan DNA bulmak çok zor bir şey değil çocuklar!
Drain the electricity out of her.
Elektriği boşaltmasını sağlayalım.
That's why it was heading down the drain - to try and connect with Gus.
Demek Gus ile bağ oluşturmak için lavabodan aşağı iniyordu. Evet.
Excuse me from gym all year or I'll drain your spicy curry blood.
Tüm sene beni beden dersinden muaf tut yoksa körili kanını kuruturum.
Where'd I get that? I assume you got it out of the trash, or dug it out of a storm drain somewhere.
Ya bir çöpten bulmuşsundur ya da bir rögardan falan çıkarmışsındır.
$ 2 billion of his funds assets down the drain.
Birikiminin 2 milyar doları çöpe gitti.
But what you need to be most cautious about is how they're designed to drain the life force from his targets.
Ona çok dikkat etmek gerekiyor, hedefindekini yakaladığı zaman, o kişinin yaşam gücünü alıyor.
Recycles everything that goes down the drain.
Döngüye giren her şey kanala akıyor.
So Dan takes Tim and his daughter collateral and then sends the wife to go drain the accounts?
Yani, Dan gidip Tim ve kızını borcuna karşılık rehin alıyor, üstüne de karısının hesabını boşaltıyor.
Circling the drain.
Yara temizleniyor.
All right, but don't take to long ; it'll drain the battery.
Pekala, fakat çok uzun kalma, şarjı bitebilir.
Do you know how much work is down the drain because of this?
Bunun icin ne kadar calistik, biliyor musunuz?
Yes, combining glycerin plus small amounts of drain cleaner and rust remover also found on the ship.
Patlayıcılar. Gliserin az bir miktar temizleyici ve pas çıkarıcı ile birleştirilir.
We gotta drain that blood.
Kanı boşaltmalıyız.
No, but I can tell you he didn't drain everything.
Hayır, ama her şeyi boşaltmadığını söyleyebilirim.
Why drain her blood, put it in wine bottles and hang her in the library?
Neden kanını boşaltıp,.. ... şarap şişelerine koydun ve onu kütüphaneye astın?
It will pressurize the interior while we drain the liquid remains.
Biz sıvı haldeki kalıntıları çekerken,... içeriye baskı yapacak. - Oh!
Okay, we're gonna have to drain the ventricle.
Tamam, ventrikülü boşaltmamız gerekecek.
He slits their throats slowly, carefully, so he can watch the life drain out of their eyes.
Boğazlarını yavaşça, dikkatlice kesiyor ki böylece gözlerinden hayatlarının akıp gittiğini görebiliyor.
gutted, skinned and hung upside down in the bathtub to drain, like a hog in his shop.
Bağırsakları çıkarılmış, derileri yüzülmüş ve adamın dükkanındaki domuzlar gibi küvette ters bir şekilde asılı bulunmuşlar.
It actually, uh, it nearly fell down the drain while I was washing up.
Aslına bakarsan bulaşık yıkarken deliğe düşürdüm.
The device isn't designed to drain your brain, it simply downloads your consciousness into its memory bank.
- Cihaz sizin beyninizi kurutmak için tasarlanmamış, sadece bilincinizi hafıza banklarına indiriyor. Biliyorsun, bunun içimizi rahatlaması gerekiyor, ancak...
Found 15 hairs in my shower drain this morning.
Bu sabah duş oluğumda 15 tane saç teli buldum.
For the past 12 years, every morning I have counted the hairs in my drain, and there have never been more than five.
Son 12 yıldır her sabah su oluğumdaki saçları saydım. Ve asla beşten fazla olmadılar.
The water's overflowing from the lake, which is beginning to drain.
Gölden taşan su içeri dökülmeye başlıyor.
Always flushing money down the drain.
Parayı hep boşa harcıyorlar.
We would literally be flushing money down the drain.
Biz de parayı boşa harcamış oluruz.
What do you know about the drain?
Lavabodan ne anlarsın sen?
We need to drain.
Sıvıyı çekmeliyiz.
Well, that's five grand down the drain!
Gene beş bin içerdeyim!
You know what I did yesterday? Hm-mm. I unclogged my sister's drain,
Dün ne yaptığımı biliyor musun? Ablamın su borusunu tamir ettim, komşunun rafı monte etmesine yardım ettim, ve Wilfred'in kulaklarını temizlettim.