Dreamy traduction Turc
341 traduction parallèle
The sky was full of stars and I was full of dreamy ideas.
Gökyüzü yıldızlarla doluydu ve ben de hayallere dalmıştım.
That gleamy, dreamy "come and see me" mischief
Gözlerindeki o parlak, Hayalci, "gel gör beni"
Him and those dreamy ways of his I used to think were so fine.
Ona ve eskiden hoş olduğunu düşündüğüm hayalperest tavırlarına kapılmasınlar.
- It's really dreamy.
- Gerçekten mükemmel.
- You smell dreamy.
- Çok güzel kokuyorsun.
He's dreamy.
Rüya gibi bir adam.
- You're the most dreamy thing I've ever hated at sight.
Gördüğümde nefret ettiğim en güzel kişisin.
I was so dreamy, I figured all I had to do was crawl through that window... and the mine was on the other side.
Öyle hülyaya dalmıştım ki, o pencereden geçer geçmez... öbür tarafta madeni bulacağımı sanıyordum.
So when you start judging an idealistic, dreamy-eyed kid by the bar-room, Benzedrine standards of this megalomaniac society,
Bu yüzden, idealist, hayal dünyasındaki bir kızı, bu megalomanyak cemiyetin.. .. amfetamin ayarındaki bu bar odasında yargılamaya kalkarsan, bunu kabul etmem!
I think it'll make a dreamy picture.
Bence bu kitaptan fevkalade bir film olacak. Destansı diyebileceğim türden.
Then come the dreamy weeks.
Sonra, o rüya gibi geçen haftalar başlar.
- I think she's just dreamy.
- Uykulu bir hali var.
That's real dreamy of her.
Çok hayalperestmiş.
I'm in a dreamy little spot called Escudero... about three hours down the line. Uh-uh.
Tam tersi.
And all London will be dreamy and beautiful.
Tüm Londra rüya gibi güzelleşecek.
I don't go for that dreamy stuff.
Bu hatırlama işini sevmem.
Yeah, had a dreamy time.
Evet, iyi vakit geçirdim.
And the head is filled with dreamy thoughts.
Ve rüyalarımız düşüncelerimizle dolu.
- lsn't he dreamy?
Çok hayalperest, değil mi?
I thought the English were a calm, dreamy sort of people.
İngilizlerin sakin, romantik insanlar olduğunu sanırdım.
He's dreamy.
Ama o çok çekici.
Oh, I had such a dreamy evening.
Oh, rüya gibi bir akşam geçirdim.
Oh, it was just dreamy out there.
Oh, orası hayal gibi bir yer.
"The dreamy marijuana smoke of a lad who heads a highbrow jazz quintet is giving an inelegant odour to that elegant East Side club where he works."
" Bir caz grubunun solistliğini üstlenen genç şöhretin marijuana bağımlılığı çalıştığı Doğu Yakası Klubü'nün seçkin ismini lekelemek üzere.
A dreamy idiot, and that's the worst kind.
Hayalperest bir salak, en kötüsünden.
You've made such a dreamy idiot out of the old devil.
O yaşlı şeytanı hayalperest bir enayiye çevirdin.
He's sick in bed, bein'fed milk pudding'... all dreamy with temperature.
Yatakta hasta yatıyor, süt muhallebisiyle besleniyor ateşinden dolayı sürekli rüya görüyor.
He's dreamy.
Rüya gibi.
You were dreamy. - Then you know I'm alive?
- Demek bana dikkat ediyorsunuz, bazı bazı?
You have still the same dreamy eyes... the same smile... the same sudden laugh... the same brusque arm movement... the same way of resting your hand on your shoulder... and you still use the same perfume.
Hâlâ aynı hülyalı gözlerin var... aynı gülüş... aynı ani kahkaha... aynı hoyrat kol hareketi... aynı şekilde elini omzuna yaslayışın... ve hâlâ aynı parfümü kullanıyorsun.
Isn't he dreamy?
O rüya gibi değil mi?
It seems to me that the plants come alive they are happy and dreamy and even tuneful
Bana öyle geliyor ki, bitkiler canlanıyor.. onlar mutlu, hülyalı.. ve hatta ahenkliler.
What drives me insane is the twofold nature of this nymphet of every nymphet, perhaps. This mixture in my Lolita of tender, dreamy childishness and a kind of eerie vulgarity.
Beni deli eden, bu gencecik su perisinin... belirsiz tavırları... narin Lolita'mdaki o müthiş çocuksu tavırlarla... ürkütücü kabalığın bu birleşimi.
" A little dreamy.
" Biraz aklı havada.
Enveloped in its scent, you drift into a dreamy haze.
Bu kokuda dinlenir... sanki uyuşurduk.
- Very well. I had a dreamy dream.
Rüya gibi bir rüya gördüm.
So, miss johnson returned to her typing And dreamed her little dreamy dreams Unaware as she was of the cruel trick
Bayan Johnson daktilosuna döndü ve küçük hayali hayallerini hayal etti, kaderin ona oynayacağı zalim oyundan habersizdi.
And so Miss Spume returned to her typing... and dreamed her little dreamy dreams... unaware of the cruel trick fate had in store for her.
Böylece Bayan Spume daktilosuna döndü ve kaderin ona hazırladığı acımasız oyundan bihaber bir şekilde küçük, hayallerine gömüldü.
Hey, David, you want to play something soft and dreamy for us?
David, bizim için yumuşak ve hülyalı bir şeyler çalsana.
It's so dreamy
Bu rüya gibi
I think he's just dreamy.
Ve 1,2,3,4
For centuries of dreamy vassalage, time had not moved in the archipelago.
Yüzyillar süren süheyla kölelik boyunca takimadalarda zaman kipirdamamisti.
Is he wild and reckless like Soda or dreamy like you?
O da Soda gibi vahşi ve umursamaz mı, yoksa senin gibi hayalperest mi?
All the afternoon he sat in the stalls wrapped in the most perfect happiness while his gently smiling face, and his languid dreamy eyes were as unlike those of Holmes the sleuth hound as it was possible to conceive.
Saatlerce, en derin mutluluklara dalmış bir biçimde koltuğunda oturdu. Kibarca gülümseyen yüzü ve hayallere dalmış gözleriyle şu bildiğimiz Holmes'dan çok uzak bir görüntüsü vardı. Bunu hayal etmesi bile güç.
He's like a dreamy kind of monk.
Daha çok düş gören bir keşişe benziyordu.
He's so dreamy.
O harika bişey.
Isn't Kenny Rossi dreamy?
Kenny Rossi çok yakışıklı değil mi?
Isn't that a dreamy dress?
Bu muhteşem bir elbise değil mi?
The Double Continental with cheese is dreamy
Peynirli Double Continental hemen hazır.
What are you so dreamy about!
Bu hayalcilik de neyin nesi?
- Dreamy, isn't he?
- Rüya gibi.