English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ D ] / Drop that

Drop that traduction Turc

2,901 traduction parallèle
Okay, so we got a bar of soap. Don't drop that, hmm?
Pekala, kutusunda bir kalıp sabun.
Drop that weapon, sir.
Elinizdekini atın, bayım.
Now, drop that and get over here.
Şimdi bırak onu ve buraya gel.
- I need you to drop that gun.
- Silahını bırakmanı istiyorum.
Did you drop that?
Şu senden mi düştü?
I really just stopped by to drop that off.
Bunları bırakmak için gelmiştim.
Do you want to drop that bat?
O sopayı atmak istiyor musun?
I just stopped by to drop that off.
Sadece bunu bırakmak için gelmiştim.
Drop that bat and show me your hands.
İndir sopayı ve ellerini kaldır.
A time when we just escape that hustle and bustle and kind of just drop in, find that me time.
Koşuşturmadan kurtulduğumuz ve kendimize zaman ayırdığımız bir an.
You can't help me with that, so just drop it, OK?
Bu konuda bana yardımın dokunamaz, bırak bunun peşini, olur mu?
I wish that I had just one drop of fairy blood to stuff in your pie hole.
Ne diliyorum biliyor musun? Elimde bir damla peri kanı olsaydı da şu ağzından içeri tıkabilseydim...
That's a doozy of a drop from Vicky's previous job.
Bu Vicky'nin önceki işine göre olağanüstü bir düşüş.
You're always preaching the same things about loyalty and brotherhood, but you're all brought down by the fact that you drop it in a heartbeat when you stand to gain.
Sadakat ve kardeşlikle ilgili hep aynı şeyi zırvalıyorsun. Muhtemelen kazanmaya başladığınızda hepiniz dize getirilirsiniz.
But I'll tell you something. I drive by your place and see a brand new Lexus in your driveway or hear about Van Halen playing your goddamn birthday party, I will drop down on you like a piano, throw your ass in hock, and take every bit of that money with me.
Ama sana şunu söyleyeyim, evinin önünden arabayla geçerken garajın önünde yepyeni bir Lexus marka araba görürsem ya da doğum günü partinde Van Halen'ın çaldığını duyarsam başına bela gibi çökerim, seni hapse tıkar son kuruşuna kadar parayı da alırım.
Yeah, but you ain't got to worry about that, because me and Ellen May, we cleaned up every drop.
Ama hiç merak etme, Ellen May'le son damlasına kadar temizledik.
Well, I had some time to kill, so I thought I'd drop by with that tool your wife needed.
Boş vaktim vardı. Ben de karının istediği aletle uğrayayım dedim.
That's why he used it as a delivery drop.
Bu yüzden teslim adresi olarak burayı seçti.
The key is to find the right song that gets that windsor knot to drop.
İşin sırrı şu, ona kravatını bollaştırtacak doğru şarkıyı bulmak.
- If Rebecca's spirit was here, and Rebecca's watching you right now, wouldn't you want to show her that you could do the right thing, and just... drop the gun?
ona doğru olanı yaptığını göstermek istemezmisin? ve sadece... Bırak silahı.
I remember being convinced that I was going to drop Daphne.
Daphne'yi bırakmaya kendimi ikna etmeye çalıştığım zamanları hatırlıyorum.
That if Shepard were to drop Delancy as a client, Delancy's extortion scheme would go up in smoke.
Shepard, Delancy'i müşterisi olmaktan def ederse tehdit meselesi yok olur gider.
Mom would worry that he'd drop me.
Annem, o bana vurur diye kaygılı.
You'd think that a written confession by someone would be enough for the judge to drop the charges, but...
Birinin yazılı itirafının yargıcın suçlamaları düşürmesi için yeterli olacağını sanırsın ama...
How do you know that? Because we found a drop of blood on Joe's pants with that very same gene.
Joe'nun pantolonunda aynı genleri taşıyan bir kan damlası bulduk.
What if it can't be avoided? Rumor is that Tony couldn't let it drop.
Söylenenlere göre Tony olayın peşini bırakmamış.
Yeah, but in a great way. - Tim said that the... that the peak of it is when "the drop" hits, I guess.
Tim dedi ki zannedersem, zirvesine yağmur damlası çarptığında.
You told me I was "gawky," and that I should just drop out of dance class because of how I looked in a leotard.
Biçimsiz olduğumu ve dans derslerini mayoda kötü göründüğüm için bırakmamı söylemiştin.
I don't get it. - You're suggesting that the gun was a drop gun. - I just
- Ben yalnızca merak ettim.
And you asked them about the possibility of a drop gun? Yes. We discovered that Officer Zimmerman had been present at an earlier crime scene where no gun had been recovered and inventoried.
Memur Zimmerman'ın hiçbir silahın bulunup kayda geçirilmediği olay yerine daha önce gelmiş olduğunu keşfettik.
Second report mentions the possibility of a drop gun, the business with the noise on the platform, the embarrassing detail of the State's Attorney's office ignoring clear evidence of a drop gun for political ends, and the personal involvement of your husband in the events of the potential cover-up, and that will not look good for him.
İkinci rapor ise buluntu bir silahın olasılığından bahsedecek,... perondaki gürültü konusundan,... politik sonuçlar doğuracağı için Eyalet Savcılığının açık kanıtları görmezden geldiği utandırıcı ayrıntısından,... ve eşinizin potansiyel olayların üstünü örtmedeki kişisel yaklaşımından, ki bu onun için hiç de iyi olmayacak.
He said that there's a service gate in the back that's kept unlocked for late-night drop-offs, things like that.
Dedi ki arkada bir servis kapısı varmış ve onu kilitlemiyorlarmış. Gece boşaltılan mallar ya da onun gibi bir şeyler için.
Well, that's all well and good, Buzz, but the drop is being handled underground.
İyi hoş ama Buzz, para yerin altında el değiştirecek.
And this bomb that I'm about to drop... it's gonna blow you away.
Ve patlatacağım bu bomba aklınızı başınızdan alacak.
Lmagine that you're holding on to two bottles... and they drop on the floor. What... What happens?
Elinizde iki tane şişe olduğunu ve bunları yere bıraktığınızı düşünün.
Drop the case, expunge the arrest, and tell that stupid son-of-a-bitch of a traffic cop to call my son and apologize.
Davayı düşür, sabıkayı sil ve o aptal trafik polisine söyle oğlumu arayıp özür dilesin.
Gary, can you get that drop box? Yep.
Gary, gönderdikleri şeylere bakabilir misin?
If you're not busy after lunch, Maggie's fashioned a nib from a pigeon feather and we're doing calligraphy, so if that sounds like your scene, drop by.
Öğle yemeğinden sonra bir işin yoksa Maggie güvercin tüyünden kalem yapmış ve hat sanatı yapacağız.
So before I drop her on the Haverford doorstep... what, let Annie live in your place, throw her back into that sump?
Bu yüzden önce ben onu Haverford'ların kapısına... - Ne yani Annie'nin senin yanında yaşamasına izin mi vereyim, -
I suggest we drop the matter. I think you'll see that... this has all been a huge mistake.
Sanırım birazdan büyük bir hata yaptığınızı göreceksiniz.
Could you just drop that off?
Onlari buraya birakabilir misiniz?
She said if we drop off four cupcakes by tomorrow morning, she'll consider writing about them for her column that day.
Yarın sabaha kadar dört tane kek bırakabilirsek o günkü sütununda kekler hakkında yazmayı düşünebilirmiş.
I want you to promise that no one will ever drop a penny.. .. at any of the religious places.
Size söz veriyorum, artık hiç kimse, din için tek kuruş para vermeyecek.
If she put a drop of that in her eye it would shut down her body almost immediately.
Eğer bundan gözüne bir damla damlattıysa vücudu neredeyse anında iflas etmiştir.
7 % drop? We lose that when the Yankees are playing the Red Sox.
Yankees ile Red Sox maç yaptığında da kaybediyoruz onu.
I never imagined that after a year of coordinating, they'd drop the issue and say, "We didn't know."
Bir yıl boyunca işbirliği yapmama rağmen konuyu gündeme getirip "Bilmiyorduk" demelerini düşünemiyorum.
I don't know what to call it, but it makes no sense that to kill the most important man in Gaza you have to drop a one-ton bomb on a house surrounded by homes with families and children.
Bu duruma ne diyeyim bilemiyorum fakat etrafında aileler ve çocukların yaşadığı evler bulunan Gazze'nin en çok aranan adamını öldürmek için çatısına bir tonluk bomba atmak durumunda kalmak hiç mantıklı gelmiyor.
He asked me to drop him off at a meeting. That's what I did.
Onu bir buluşmaya götürmemi istedi.
I know that in about a week, the number of blackjack players will drop.
Biliyorum ki, bir hafta içerisinde, 21 oynayanların sayısı azalacak.
Where do you think would be the best spot to drop off that body?
Cesedi atmak için en iyi yer neresi olurdu?
Drop off your younger brother? That's sweet.
Kardeşinizi mi bırakıyorsunuz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]