Dropping traduction Turc
5,167 traduction parallèle
That name-dropping tool.
Şu tanıdıklarıyla böbürlenen moron.
I'm just dropping off some chocolate chip cookies.
Merhaba. Biraz çikolata ve kurabiye bırakmak için uğradım.
En route to dropping me at boarding school.
Beni yatılı okula bırakmaya giderken.
I can tell he was dropping off, sol skipped ahead a bit.
Dalmıştı söyleyeyim, o yüzden birkaç sayfa atladım.
The police in Atlanta are dropping charges on about a dozen Of them, but they're gonna hold Dr King and the rest.
Atlanta polisi yaklaşık 12 kişi hakkındaki suçlamaları düşürüyor ama Dr. King ve geri kalanlarını tutmaya devam ediyorlar.
You get all relaxed and you have no filter And you just start dropping truth bombs on everyone.
Çok rahatlamıştı, fakat hiç çekinmeden tüm gerçekleri söylüyordu.
Shouldn't the temperature be dropping faster?
Sıcaklığın daha hızlı düşmesi gerekmiyor mu?
She does that thing, the, like, drunkenly dropping in.
Bu gibi şeyler yapar, kafası güzelken odaya dalar.
Dropping the fact that she lives alone?
Yalnız yaşadığı gerçeğini ortaya attığını?
Your boyfriend tell you about me dropping the saw?
Erkek arkadaşın testereyi düşürdüğümü söylemedi mi?
You know they're dropping off advance copies of the game in an hour.
Son halinin kopyasını bir saate kalmaz getireceklerini biliyorsunuz değil mi?
I must dash. I'm just dropping this by.
Yalnızca bunu bırakmaya geldim ve gitmem gerek.
His-his SATs are dropping. ( monitor beeping rapidly )
His - onun SATs düşüyor.
His SATs are dropping, and his B-pressure's way up.
Onun SAT düşüyor, ve B - basýncým yol kadar.
- He's dropping fast.
- Çok hızlı düşüyor
B.P.'s dropping.
- Tansiyon düşüyor.
I forgot my mum's dropping of Casey.
Annemin Casey'i bırakacağını unutmuşum.
We're not dropping the case.
Ama davanın peşini bırakmıyoruz.
Just dropping off...
Geri getirdim...
Jamie, I'm not dropping the case.
Jamie, davadan çekilmeyeceğim.
Abby, BP is dropping down to 96 over 55.
Abby, kan basıncı 96'dan 55'e düşüyor.
The size of my brain, it would be like dropping a piano on you.
Beynimin boyutunu düşünürsek, kafana piyano düşürmek gibi olur bu.
His vital signs are dropping too low.
Hayati belirtileri gittikçe azalıyor.
No, you're not dropping out, okay? I'm getting a job.
Hayır, okulu bırakmayacaksın, tamam mı?
Well, that's why I was dropping by.
Şey, bu yüzden uğramıştım.
All stops on the chess tour. Cities where bodies have been dropping.
Cesetlerin bırakıldığı satranç turunun duraklarında.
And remember, we're dropping you off at your dad's at 3.
Ve unutma, saat 3'te seni babana bırakıyoruz.
I was just dropping off some presents to donate for the charity event.
Yardım kampanyasına birkaç hediye bağışlamaya gelmiştim.
Blood pressure's dropping?
- Ne oluyor? Kan basıncı düşüyor?
B.P.'s dropping, heart rate's going up.
Kalp hızı gidiyor Tansiyonu düşüyor.
Just dropping off Patrick's dry cleaning.
Patrick'in kıyafetlerini kuru temizlemeden getirdim.
I propose we try dropping a large yak alongside a normal-sized dragon rider.
Ben büyük bir öküzün yanında normal büyüklükte bir ejderha binicisini atarak deneyelim derim.
Try dropping an item.
Bir parça bırak.
What did you just say? I was dropping some receipts off in the office the other night, and I walked in on Mr. St. Patrick nailing some latina.
- Birkaç faturayı bırakmak için ofise gittiydim ve Bay St. Patrick'i bir Latin güzeline çakarken gördüm.
You ruined my life, you know that? Dropping that little bomb on Mike in front of your family.
Ailenin önünde Mike'a o bombayı patlatarak.
- You dropping Liam off? Hi.
- Liam'ı bırakıyor musun?
- I'm just dropping my big finale because he's doing the same song.
Evet, büyük final şarkımı iptal ettim çünkü o da aynı şarkıyı söyleyecekmiş.
And she--dad--she was dropping off some comps she said that you had requested because...
Birkaç katolog bıraktı çünkü istemişsiniz...
You know, it's funny, all these people around you, just kind of dropping like flies.
Aslında çok garip etrafındaki herkes tek tek ölüyor.
I apologize for dropping in unannounced, Mr. PM.
Size haber vermediğim için özür dilerim, Bay Başbakan.
I'll not have you dropping it into the ocean.
Onu okyanusa dökmene izin vermeyeceğim.
They're dropping spoons?
Kaşık mı atıyorlar?
Why are they dropping spoons?
Neden kaşık atıyorlar?
This is some powerful panty-dropping stuff.
Epey sağlam yürek yakar yani.
That sounds a lot like the speech you gave me when you talked me into dropping out of law school.
Bu sanki bana fakülteyi bırakmamı söylerken yaptığın konuşma gibi geldi.
Blood pressure is dropping.
Tansiyonu giderek düşüyor.
I actually came here to tell someone I'm dropping out.
Tiyatroyu bıraktığımı söylemeye geldim.
She's dropping Marcus off at the babysitter, hon.
Marcus'u bakıcısına bırakıyor, hayatım.
Like dropping out of school and having picnics with my mom near the town border?
Okulu bırakıp kasabanın sınırında annemle piknik yapmak gibi mi?
We told you and only you, that I was dropping something off at the airport at 3 : 00.
Biz size yalnızca size, saat 3'de havaalanına bir şeyler bırakacağımı söyledim.
B.P.'s dropping.
Nabız düşüyor.