English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ D ] / Drowned

Drowned traduction Turc

2,712 traduction parallèle
He drowned in his own vomit, Niko.
Kendi kusmuğunda boğulmuş, Niko.
I should have drowned her in the tub.
- Onu küvetin içinde boğmam gerekiyordu.
Well, maybe they, like, maybe, like, almost drowned.
Belki de boğulmalarına çok az kalmıştır.
I favored the eternal Tuesday afternoon of an autistic man who drowned in a bathtub in 1953.
En sevdiğim 1953 yılında küvetinde boğulan otistik adamın sonsuz salı günü hayaliydi.
"Drowned Kitten versus Fat Girl Smoking."
"Boğulan kedi yavruları sigara içen şişman kıza karşı."
Drowned kitten is sadder.
Boğulan kediler daha hüzünlü.
We found him drowned in the water torture trick in his shop.
- Dükkanındaki su işkencesi oyunu tankında boğulmuş halde bulduk.
He wasn't drowned?
Boğulmamış mı?
Or he was before he drowned.
- Boğulmadan önce öyleydi ya da.
Each year, I honor the prom with a bowl of my family's secret punch recipe... made all the more meaningful to me... because it's the punch bowl my grandmother drowned in... and each year, that punch bowl is spiked.
Her yıl mezuniyet balosunu aile sırrı olan bir kase meyve kokteyli ile onurlandırırım. Benim için büyük anlam taşır çünkü büyükannem bu kâse içinde boğulmuştu. Ve her yıl meyve kokteyline gizlice alkol katarlar.
You almost drowned because you didn't want to ask for help.
Luís, denizde yardım istemediğin için boğuluyordun.
Natural or historical heritage - drowned under the reservoir cannot be restored.
Barajların altında boğulan doğal veya tarihî miras, yeniden eski hâline getirilemez.
You nearly drowned here.
Burada neredeyse boğulacaktın.
I'm guessing they waterboarded him, then drowned him when they were done.
Sanırım ona duş işkencesi yapmışlar, sonra da işleri bitince de onu boğmuşlar.
Dotcom is confirming that he drowned.
Dotcom boğulduğunu onayladı.
Someone probably drowned, let's call the police.
Birileri muhtemelen boğulmuştur, polisi arayalım.
One of Donald's sheep drowned.
Donald'ın koyunlarından biri boğuldu.
Come see our disused toilet that may or may not be haunted by the ghost of a drowned cow.
Gelin de artık kullanılmayan tuvaletimizi görün hatta boğulmuş bir ineğin hayaleti tarafından ele geçirilmiş olabilir.
The island of Hegg lies half-drowned and wind-battered, the furthermost drop of the outermost spray of the curling wave of the Outer Hebrides.
Hegg Adası, yarı batmış ve rüzgârla dövülmüş bir halde Outer Hebrides'in kıvrılan dalgasının en dışındaki köpüklerin en uzaktaki damlacığında yer alır.
- I'm sorry you nearly drowned.
- Az kalsın boğulduğun için özür dilerim.
- Being drowned was a highlight.
- Boğulmak bir dönüm noktasıydı.
They think he drowned.
Boğulduğunu zannediyorlar.
She drowned.
Boğuldu.
No, she's drinking because her kid drowned.
Hayır, çocuğu boğulduğundan içiyor.
You drowned, bro, in chick-sand.
Kıztaklıkta boğuldun, bro.
I'm in trouble, Rich. # I'm in deep, over-my-head, drowned in motherfuckin'... # trouble.
Bir sorunum var Rich. Derinde, kapasitemin üstünde, boğucu, dayanılmaz bir sorun.
Not that you could because I can't be drowned.
Gerçi boğamazdın. Çünkü ben boğulmam.
It's drowned'ed man.
Bildiğin boğuldun oğlum.
- You think she might have drowned herself?
- Kendini boğduğunu mu düşünüyorsun?
In a few days, she'll be assumed drowned, and the search will be called off.
Birkaç gün içinde boğulduğu varsayılır ve arama çalışmaları iptal edilir.
You drowned her.
Onu boğdun.
Someone drowned once.
Bir seferinde biri boğulmuştu.
♪ And this torch that I've found ♪ ♪ has got to be drowned ♪ ♪ or it soon might explode ♪
# And this torch that I've found # # has got to be drowned # # or it soon might explode #
But when I served. I almost drowned.
Ama bu sefer az kaldı tıkanıyordum.
Well, take a picture,'cause soon she's gonna look like a drowned rat.
O zaman bir resmini çek. Çünkü birazdan ıslak sıçana dönecek.
Did you know, that of every ten persons drowned in England and Wales, six will be children?
Biliyor musun, İngiltere ve Galler'de boğulan her 10 kişiden 6'sı çocuklar oluyormuş.
Brooke nearly drowned that night, and he just leaves her there and gets away with it.
O kaçıp gidiyor ve bu yanına kâr kalıyor. Kalmayacak.
I thought she drowned a couple years ago.
Birkaç sene önce boğularak öldü sanıyordum o.
No. Mrs. Goga had the shaky neck, and she drowned in her own vomit last Easter.
Hayır, sallanan gıdısı olan Bayan Goga'ydı ve geçen Paskalya'da kendi kusmunda boğularak öldü.
Two hundred souls, including three bishops were drowned.
Aralarında 3 piskoposun da bulunduğu 200 kişi boğuldu.
Whether she is shipped to Spain or drowned in the Tiber, I care not.
İspanya'ya mı yollanır, Tiber Nehri'nde mi boğulur bilmem.
Did you write that down, that I'll be drowned?
Bunu da oraya yazdın mı ; boğulacağımı?
Remember that woman who drowned her two kids?
İki çocuğunu boğmaya çalışan kadını hatırlıyor musun?
Surprised the little pecker hasn't drowned in my sloppy seconds.
- O çükük benim dölümde boğulmasa şaşarım.
Surprised the little pecker hasn't drowned in my sloppy seconds. Rider, shut the fuck up, yeah?
- Rider kapa çeneni, tamam mı?
After she met with you Lynn was attacked and she nearly drowned.
Sizinle görüştükten sonra Lynn saldırıya uğradı ve neredeyse boğuluyordu.
I almost drowned my old man there.
Orada neredeyse yaşlı adamımı boğuyordum.
It's been sitting in so much blood, it kind of drowned the little guy.
- Boğulmuş küçük bir çocuk gibi.
Adam, you almost drowned me this morning.
Bugün beni az kalsın boğuyordun.
Drowned?
- Boğulması mı kaldı?
SHOUTS DROWNED OUT BY STORM
Gerçekten ihtiyaçları varmış demek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]