Due diligence traduction Turc
212 traduction parallèle
JEFFRIES : Well, maybe he is. Just doing due diligence, Joe.
Belki sadece durum tespiti yapıyor, Joe.
ok, well, in the future, you should know that you're required to report with due diligence.
Bundan sonra aklınızda olsun, özen göstererek rapor vermelisiniz.
Wednesday night, you have a due diligence call at 7 : 00... and a dinner at 8 : 00.
Çarşamba saat 7'de diligence ile randevun var, yemeğe çıkacaksınız... Yemek saat 8'de.
- Where are we on due diligence?
Değerlendirme raporları hazır mı?
I had to do my due diligence.
Araştırmamı yapmak zorundaydım.
I wouldn't let either one of you get married without performing a due diligence.
Gerekli analizleri yapmadan ikinizin de evlenmesine izin vermem.
- Two days of due diligence.
İki gün eşek gibi çalıştım.
First, the due diligence part. I need you to know this will not be easy.
İlk olarak, işin doğası gereği, bunun kolay olmayacağını bilmeni istiyorum.
probably turn out to be an alien abduction, but you know... we're obligated to at Ieast create the appearance of due diligence.
Büyük ihtimalle uzaylılar kaçırmıştır, ama bilirsin ya... hiç değilse soruşturma yapılıyormuş havası yaratmak zorundayız.
Do the words "due diligence" ring a bell?
Çok iyi biliyorsun. Müvekkil hakları diye bir şey duydun mu?
This trip of mine was an exercise in due diligence.
Benim seyahatim bir çeşit test idi.
I was doing the due diligence.
İşe gereken dikkati gösteriyordum.
Reconnoitering the rims is exactly the sort of due diligence that Father would ask if I've done.
Yamaçları araştırmak, tam da babamın isteyeceği türden... bir çaba.
Thanks to scrupulous due diligence, I have the face and body of a woman half my age.
Titiz ve yerinde ameliyatlar sayesinde yüzüm ve vücudum yarı yaşında görünüyor.
Not until we've done our due diligence.
Durum tespitimiz bitmeden olmaz.
We're looking for the illusion of due diligence, Mr. Pope.
Bir durum tespitine ihtiyacımız var, Bay Pope.
It shows due diligence.
Bu verilen önemi gösterir.
So, please, do your due diligence, send in an inspection team.
Öyleyse, lütfen, yapılması gerekeni yapın, araştırma takımı yollayın.
And I know that during an investigation, the FBI has to do its due diligence, but, uh, I would like to take this opportunity to speak on behalf of my research associates.
Ve biliyorum ki araştırma esnasında, FBI gerekli özeni gösteriyordur, ama, ıı, bu vesile ile kendi iş arkadaşlarımla ilgili sizi aydınlatmak isterim.
Then I start doing my research, doing my due diligence.
Ardından araştırmama başladım, eşsiz ve detaylı bir araştırma.
So I just wanna make sure that we're doing our due diligence here.
Sadece tedbir aldığımızdan emin olmak istiyorum.
I'm thinking that maybe I'll drop him off at the vet on my way to work this morning, do some due diligence, see if he's got all his shots.
Bu sabah işe giderken yolda veterinere bırakırım diyordum. Orada gerekli ihtimam ve önem gösterilir, aşıları tam mı bakılır.
You know, due diligence.
Bırakın tanıkları gereken özenle okuyayım.
Spencer, we did the due diligence.
Spencer, gereken özeni biz gösterdik.
Waiting for your flight from Utah we had a little extra time for due diligence.
Biliyorsun, sen Utah'dan gelene kadar benim de gereken dikkati toplayabilmem için yeterli zamanım oldu.
But we did our due diligence.
Ama gerekli çalışmayı yaptık.
I did my due diligence on the second chances halfway house, and I found - -
İkinci Şans Rehabilite Merkezi üzerindeki gayretli araştırmamı bitirdim ve...
But when your father came to me a second time and asked me to perform similar due diligence on Tripp Darling, well, i realized he was working for someone else, so i washed my hands of it.
Ama babanız ikinci defa gelip benden aynı araştırmayı Tripp Darling için de yapmamı istediğinde bir başkası için çalıştığını anladım.
Just standard due diligence.
Yalnızca standart titizliğim
I'm meeting Rudy's people next week at Gracie Mansion while the liquor boards are doing their due diligence with the licenses.
Alkol Komitesi, lisans işlemlerini tamamlarken Belediye Başkanlığı konutunda Rudy'nin adamlarıyla görüşeceğim.
And that was our fuckup because due diligence wasn't.
Bu bizim suçumuz çünkü yeterince iyi çalışmadık.
Somebody didn't do their due diligence and we need him moved to a facility that's a little more moderate, all right?
Bu konuda yeterince özenli çalışılmadı. Bu adamı başka bir yere naklettirmeliyiz. Daha şey bir yere...
As part of the due diligence for the DTW deal, I need you to watch these German television shows and tell me what you think.
DTW anlaşmasının ön incelemesinin bir parçası olarak senden bu televizyon programlarını izlemeni ve ne düşündüğünü bana söylemeni istiyorum.
Graham and i did our due diligence.
Graham ve ben son çabamızı sarf ettik.
I know you wouldn't have done this deal had you not done due diligence,
Durum tespiti yapmasaydın bunu yapmazdın, biliyorum.
I owe you all for the due diligence.
Sana borçlandım.
You've been doing your due diligence.
Gerekli özeni göstermişsin.
Good on you for the due diligence, Sam.
Özenli çalışman için tebrikler, Sam.
There's due diligence to be done.
Haber veririm. "Gösterilmesi gereken bir emek var."
We have done our due diligence, Agent Dunham and if you choose to drag our company and Dr. Bell's name into this matter you will be hearing from our attorneys.
Biz gerekli özeni gösterdik, Ajan Dunham. Eğer şirketin ve Dr. Bell'in adını bu işe karıştırırsanız avukatlarımız sizi görmeye gelecektir.
you don't really do scientific due diligence, so, uh... in the past decade, you've introduced genetically modified product into the market without anything close to the kind of rigorous long-term testing necessary to guarantee public safety,
... halk sağlığı için gerekli olan uzun süreli testleri yaptırmadan bilinçsizce marketlere dağıttın ve şu an yaşamları tehlikede.
These, Billy, are questions you and I will pursue with due diligence.
Billy, bu soruların yanıtını sen ve ben özenle arayacağız.
I do my due diligence.
Detaylı inceleme yaparım.
Play down the actual likelihood of an attack, talk about the security measures as being due diligence, rather than...
Bir saldırıyı önemsemiyormuş gibi davranın, güvenlik tedbirlerinin sadece önlem olduğunu...
Believe me, I went went beyond due diligence here.
İnan bana, çok uğraştım.
With all due respect, Agent Harris, I have done my due diligence.
-... ne de bir bulaşıcı hastalıktan iz yok. - Böyle şeyler her gün görülmüyor. Kusura bakmayın, Ajan Harris ama ben çalışmamı bitirdim.
It's just due diligence.
Bu gerekli bir değerlendirmeydi.
Due diligence.
Dikkatle.
He retired from Government service, went in for business and succeeded in it due to his diligence and intelligence.
Stolz ticaretle uğraşmak için memurluktan ayrılmıştı Çalışkanlığı ve zekâsı sayesinde başarılı olmuştu.
And he will get twenty more due to his diligence, brains and zeal.
Ve yakında yirmiden fazlasını elde edecek,... çalışkanlığı ve zekâsı sayesinde.
You did your due diligence, you laid out the options,
Güvenli olması için onun tüm üretken sistemini kesip atalım o zaman.