Duffel bag traduction Turc
276 traduction parallèle
Stuffed into a large duffel bag from the offices of the landsdowne racetrack.
Landsdowne Hipodromu bürolarından aldı.
At this time, the most baffling mystery that still plagues the authorities... Is just how the bandit managed to successfully get away from the track... With the bulky duffel bag containing the money.
Şu ana kadar yetkilileri en çok şaşırtan konu... soyguncunun olay yerinden... o büyük çanta ile nasıl kaçtığı.
No one saw the duffel bag come out of the window.
Kimse çantanın pencereden atıldığını görmedi.
Have you crank off a couple of rounds into my duffel bag?
Çantamın etrafında iki tur atar mısın?
i'm in the duffel bag.
Burada o spor çantasının içindeyim.
Alright, we have a male Caucasian carrying a green duffel bag with his hands inside his vest approaching the subjects.
Beyaz bir erkek, yeşil kumaş çantası var eli yeleğinin içinde, izlenenlere yaklaşıyor.
We'll get you a duffel bag or something after we get past the x-ray machines.
Güvenliği geçtikten sonra senin için spor çanta falan buluruz.
Roy's gonna get us the duffel bag a wheelchair and skis out of lost luggage to cover your limp.
Roy bizim için kayıp bagaj odasından çanta, tekerlekli sandalye ve topallamanı örtbas etmek için de kayak takımı getirecek.
That's my duffel bag.
Bu benim çuvalım.
I dug these out of your duffel bag.
Bunları eşya torbandan buldum.
My karma has taken me all over the world most of my life living out of a duffel bag.
Kaderim beni ömrüm boyunca dünyanın her yanına götürdü. Gezgin gibi yaşadım.
Guess who just showed up at the station with a duffel bag and a statement?
Bilin bakalım kim çantasını toplayıp merkeze geldi?
I found something in my duffel bag
Spor çantamda birşey buldum.
Ernie, get the duffel bag
Ernie, çantayı al.
- Ernie, give me the duffel bag
- Ernie, çantayı ver.
You slide your duffel bag?
Kamp çantanı kenara çekmek mi?
Honey, I put some sandwiches in your duffel bag.
Kamp çantana sandviç koydum tatlım.
- Yeah, look what we found in this guy's duffel bag.
- Bakın. Çantasında ne bulduk.
[Wood] We turned our footage in to the beachmasters, and they sent a colonel over who went to each beachmaster and picked up the film, put it all in a duffel bag, put it on his shoulder and went out to a ship.
Filmlerimizi sahil amirlerine teslim ettik. Bir albay sahil amirlerine gidip filmleri teslim aldı, bir çuvala koyup omzuna astı ve bir gemiye gitti.
- Son, this duffel bag is only half zipped.
- Oğlum, çantanın fermuarı yarısına kadar çekilmiş.
He already has your address on his duffel bag.
O zaman taşınman gerekir. Çünkü çantasının üstünde senin adresin yazıyor.
Jim kept it in a duffel bag in his storage space- - the only place we didn't search.
Jim onu kamp çantasında tutuyormuş fazladan kiraladığı odasında tek bakmadığımız yerde.
In a duffel bag?
Kamp çantasında mı?
Put it in a duffel bag!
Onu çantaya koy!
Inside the red duffel bag... is $ 2 million.
Dolabın içinde bir bavul var Bu bavulun içinde ise... 2 melyon dolar var..
Royal dug a hole for Buckley behind the garden shed and buried him in a canvas duffel bag.
Royal, Buckley için bahçede çukur kazıp onu bir hurcun içinde gömdü.
And they tend to carry a duffel bag... with God knows what inside.
İçinde ne olduğu belirsiz, kocaman çuval gibi çanta taşırlar.
I might be one step away from carrying a mysterious duffel bag.
İçinde ne olduğu belirsiz bir çuval taşımama az kalmıştır belki de.
I carried a duffel bag and ate lunch by myself my entire school career... and I turned out just fine.
Ben de okul hayatım boyunca çuval gibi bir çanta taşıdım. Ve tek başıma yemek yedim. Sonuçta gayet iyi yerlere geldim.
AND A DUFFEL BAG...
Bu da bir hurç,
That why you had a duffel bag in the back seat?
Ondan mı arka koltuğunda çanta vardı?
Gym receptionist said that he was wearing a Iong coat and carrying a duffel bag.
Spor salonunun sekreteri, Manning'in üstünde uzun bir palto olduğunu ve çanta taşıdığını söyledi.
We recovered the duffel bag downstream.
- Çantayı nehrin aşağısında bulduk.
I went home and packed my duffel bag... like... like I knew I was going on a trip.
Eve gitmişim ve seyahat çantamı hazırlamışım... sanki, sanki bir tura çıkacakmış gibi.
He's going to be carrying a black Nike duffel bag.
Siyah bir Nike spor çanta taşıyor olacak.
The guy he's got a black Nike duffel bag on wheels.
Adamın elinde siyah bir Nike spor çanta var.
Manzano and Whitworth would ask how the drugs got into that duffel bag.
Manzano ve Whitworth uyuşturucunun spor çantaya nasıl girdiğini soracaklar.
I was moving keys in a matter of days. In a big duffel bag, with my hammer, on a bike.
Bir kaç günde kilolarca malı teslim ediyordum bir spor çantasıyla, benim Hammer'ımla, bisikletin üstünde.
It's a black duffel bag.
Siyah bir kumaş çanta.
And that "s Joe Pesci" s house, ladies and gentlemen the star of GoodFellas, Raging Bull, and 2 Heads in a Duffel Bag.
Ve bu da Joe Pesci'nin evi bayanlar ve baylar... İyi Adamlar, Kızgın Boğa ve 2 Kafa Çantada'nın yıldızı.
And blow me, it turns out all the documents stating that it was the money of Al and Jack and everybody they all turned up in this duffel bag outside of Vince " s house.
Ve ne şaşırtıcıdır ki bütün belgeler bunun Al ve Jack'in ve herkesin parası olduğunu söyleyen belgeler Vince'in evinin önünde bu kumaş çantanın içinde ortaya çıkıyor.
Yeah, well that was before I saw you pulling your duffel bag out of the closet.
Bu dolaptan bavulunu çıkardığını görmeden önceydi.
Did they find the duffel bag?
Spor çantasını bulabildiler mi?
She was beaten, strangled, and stuffed into a duffel bag.
Dövülmüş, boğulmuş ve spor çantasına tıkıştırılmış.
Yeah, check the duffel bag.
Torbanın içine bak.
The tooth we found in the duffel bag is reptilian, doesn't belong to a snake at all, though.
Kumaş çantada bulduğumuz diş sürüngen dişi. Ama kesinlikle yılan dişi değil.
I want $ 350,000 in a duffel bag.
Bir çantada 350.000 dolar istiyorum.
I guess I'll just go get my duffel bag out of the minivan.
Ben minibüsten çantamı alayım.
Believe it or not, that duffel bag thing worked.
İster inan, ister inanma, fermuarlı çanta işe yaradı.
It's brown tweed bag, like a duffel.
Deri süslü, kahverengi kadife çanta.
here and the duffel bag in there.
buraya ve oradaki spor çantasına.