Earl narrating traduction Turc
109 traduction parallèle
[Earl Narrating] I'd be lying if I said I wasn't nervous about doing number 86 on my list - stole a car from a one-legged girl.
Listedeki 86 numarayı yaparken gerileceğimi biliyordum : Tek bacaklı bir bayanın arabasını çalmak.
[Earl Narrating] I understand why she was so upset.
Neden bu kadar üzgün olduğunu anlıyorum. Bu araba onun bir ayağı gibiydi.
[Earl Narrating] And as handi-capable as one-legged Didi was... her no-legged boyfriend was handi-capabler. Damn!
nasıl didi'nin tek ayağı, onun için dezavantajsa onun erkek arkadaşı'nın, hiçbir ayağının olmaması benim için dezavantajdı.
[Earl Narrating] That's me-baby Earl.
İşte benim bebek earl'üm.
[Earl Narrating] As I grew older, my pranks got the attention of the authorities.
daha da büyüyünce, muzipliklerim devletin dikkatini çekti.
[Earl Narrating] I did a lot of things to disappoint my dad... but it was something I did four years ago that hurt him the most.
Babamı hayal kırıklığına uğratmak için, bir çok şey yaptım. Ama onu en çok yaralayan 4 yıl öncekiydi.
[Earl Narrating] My father was mad as hell... and for the first time in his life... he wasn't gonna leave it up to the politicians to change the world.
Babam delice bir çılgınlık içindeydi. ve hayatında ilk defa, politikacıların dünyayı... değiştireceğine inanmak yerine.
[Earl Narrating] He lost in a landslide.
Babam tamamen çökmüştü.
[Earl Narrating] He was right.
İnsanlar uçaklar alışmıştı.
[Earl Narrating] Unfortunately, things were still bad between my dad and I... and they were about to get worse.
Maalesef, hala babam ve benim aram kötüydü, ve gittikçe daha da kötüleşiyordu. Babam kaybediyordu.
[Earl Narrating] So why am I trying to win a car... when I already have a perfectly good 1973 El Camino... with a 1977 door and a 1987 Camaro transmission?
Neden 1977 model çıkma El Camino kapısı ve 1987 model çıkma Camaro vitesi olan bir arabam varken bu arabayı kazanmaya çalışıyorum?
- [Thunder Rumbling ] - [ Earl Narrating] Joy did already have a car.
Joy'un bir arabası vardı.
[Earl Narrating] While Randy was keeping his hand on the car for me...
Randy elini benim için arabanın üstünde tutarken,
[Earl Narrating] This isn't the first time... Joy's asked me to lie to her parents about Darnell.
Bu ilk defa olmuyordu.Joy, Darnell hakkında ailesine yalan söylememi istiyordu.
[Earl Narrating] Turns out Darnell was fine with it.
Darnell bunu sorun etmiyordu.
[Earl Narrating] I'd take the day shift... and Darnell would sneak back in for the night shift.
Gece vardiyasını devrediyordum ve Darnell, arka camdan vardiyayı devralıyordu.
[Earl Narrating] While I was busy making sure I didn't ruin Joy's Christmas...
Bunu yapıp yapmamayı düşünürken Joy'un Noel'ini berbat etmemiştim.
[Earl Narrating] After a few days, time took its toll... and there were only three people left - and one of them was gettin'tired.
Birkaç gün sonra, zamanla insanlar azalmıştı ve sona sadece 3 kişi kalmıştı. Ve bunlardan biri çok yorulmuştu
You don't want to ruin Christmas, do you, Earl? [Earl Narrating] The last thing I wanted to do was ruin Christmas.
İsteyeceğim son şey Noel'in berbat olmasıydı.
[Earl Narrating] Turns out Catalina had a secret ofher own.
Görünüşe göre Katalina'nın kendine ait sırları varmış.
[Earl Narrating] Turns out Buzz had a secret ofhis own.
Görüşüne göre Buzz'ın da kendine ait sırları varmış.
[Earl Narrating] They argued like this for the rest of the night... each one of'em thinking that the other's secret was worse than their own.
Gecenin geri kalanında da böyle tartışmaya devam ettiler. Herbiri diğerinin sırrırın kendininkinden daha kötü olduğunu biliyordu.
[Earl Narrating] And before you knew it, the fightin'was over.
Ve olan biteni anlamadan önce, kargaşa bitmişti.
My name is Earl. [Earl Narrating] The local Bargain Bag was known for its bad customer service... but we couldn't really blame them for that.
Yerel Kelepir dükkanı, kötü müşteri servisi ile bilinir, ama bunun için onları suçlayamayız.
[Earl Narrating] I understood why Randy didn't wanna part with that ticket machine.
Randy'nin neden o aleti satma işinin bir parçası olmak istemediğini anlıyordum.
[Earl Narrating] Don't worry. She's on my list.
Merak etmeyin, o da listemde.
[Earl Narrating] A few weeks earlier, Darnell's life took a dramatic turn... and he had to relocate to Camden County.
Sadece birkaç hafta içinde, Darnell'in hayatı dramatik bir şekilde dönüş yapmıştı ve Camden Kasabası'na taşınmak zorunda kalmıştı.
[Earl Narrating] The more we hung out with Darnell, the more we learned how smart he was.
Darnell ile daha fazla takıldıkça onun ne kadar akıllı biri olduğunu öğrendik.
[Earl Narrating] As we all tried to figure out how the hell we were gonna survive Y2K... we weren't the only people preparing for an uncertain future.
Biz Y2K'dan nasıl kurtulabileceğimizi... düşünmeye çalışırken, belirsiz bir sonra hazırlanan tek insanlar bizler değildik.
[Earl Narrating] In the days leading up to Y2K... we decided to stock up on survival supplies. And we weren't the only ones.
Günler Y2K'i düşünerek geçerken,... ihtiyacımız olan erzakları stoklamaya karar verdik... ve yalnız değildik.
[Earl Narrating] What we didn't know then was that Donny Jones's sister... liked to screw two things :
Ama bizim Donnie Jones'un kardeşi hakkında bilmediğimiz şeyleri de vardı- -
[Earl Narrating] What we didn't know was that every year... Camden County had a New Year's fireworks show.
Bizim bilmediğim şey ise, her yıl Camden Kasabası'nda havaii fişek gösterisi yapılırdı.
[Earl Narrating] Once the sun came up and the other looters ran out of grenades... we were excited to finally get our chance to steal everything we ever dreamed of.
Güneş doğuyordu ve diğer yağmalayıcılar el bombalarıyla birlikte, kaçmışlardı. Biz de bugüne kadar düşlediğimiz şeyleri yağmalayabileceğimiz için çok heyecanlıydık.
[Earl Narrating] Realizing we might be... the only people left on Earth in Year Zero freaked us out.
Dünyada geriye kalan tek canlılar olduğumuzu farkedince... sıfır yılı bizi manyaklaştırmıştı.
[Earl Narrating] While we were tryin to figure out the rest of our lives...
Biz hayatımızın geri kalanı hakkında düşünürken... Katalina'da kendi hayatını düşünüyordu.
[Earl Narrating] Suddenly, we all realized... if there was somethin we wanted for our own... we had to be the first one to get there.
Birden bire, hepimiz farkettik ki... hepimizin kendi için istediği birşeyler var, O zaman, herkes istediği yeri ele geçirmeliydi.
[Earl Narrating] Darnell seemed happy in his section.
Darnell kendi bölümünde mutlu gözüküyordu.
[Earl Narrating] While Donny Jones was hard to negotiate with... he was easy to fool.
Danny Jones ile görüşmek zor olsa da o salağı kandırmak çocuk oyuncağıydı.
[Earl Narrating] Things had gotten out of control... and it was gonna take a lot more than frozen peas to fix the problems in our new world.
Herşey kontrolden çıkmıştı. Ve yeni dünyamızda sorunları çözmemiz için daha fazla dondurulmuş fasülyeye ihtiyacımız vardı.
[Earl Narrating] Funny thing. It took a smack to the head... to finally knock some sense into one of us.
Eğlenceli şey, sonunda içimizden birinin kafası güzel birşeye basmıştı.
[Earl Narrating] By bedtime, we were exhausted... but mostly, we were proud.
Yatma zamanı geldiğinde, hepmiz çok bitkindik. Ama çoğumuz, onurluyduk.
[Earl Narrating] But, unfortunately, the next day brought shoppers... ready to take advantage of Bargain Bag's January 2 Sale.
Ama maalesef, bir sonraki gün koca mağaza 2 Ocak İndirimli Satışları için hazırdı.
[Earl Narrating] So, six years later... Bargain Bag still needed their take-a-number machine... and no matter how Randy felt, I still needed to give it back to'em.
6 yıl sonra, Yerel Kelepir DÜkkanı'nın numaratöre ihtiyacı vardı, ve Randy ne derse desin onlara o numaratörü geri vermem gerekiyordu.
[Earl Narrating] And even though we're still looked down upon today... I'm confident that, one day, we won't be.
Ve bugün hala kötü gözle bakılsa bile eminim ki ;
[Earl Narrating] Of course, for some of us, that might take till "Y3K."
Tabii ki, bazılarımızın önce doğru yolu bulması gerekiyor. Çeviri :
[Earl Narrating] Catalina was excited to help me with my list...'cause she was hopin'doin'somethin'good would make her feel good. I guess karma's contagious.
Catalina listemde bana yardım edeceği için heyecanlıydı, çünkü iyi bir şey yapmanın iyi hissetmesini sağlayacağını düşünüyordu.
[Earl Narrating] A couple years back... they moved the Dumpster across the road in the trailer park.
Birkaç sene önce, karavan parkındaki çöp tenekesini, yolun karşısına taşıdılar.
- [Earl Narrating] And then it hit me.
Ve o anda aklıma bir fikir geldi :
[Earl Narrating] Once again, thanks to me, Dad lost in a landslide.
bir kez daha, babam, çöküşü için bana şükranlarını sundu,
[Earl Narrating] I was foolish to think I could win back my father's respect... by simply winning him the election.
aptalca olduğunu anlamıştım.
[Earl Narrating] She had me.
Beni yenmişti.