Earned money traduction Turc
476 traduction parallèle
This famous horse could not have been bought, as the defense would want us to believe, with hard-earned money.
Bu at, güç bela kazanılmış bir parayla alınamaz savunmanın da inandığı gibi...
What'll you do with your hard-earned money... when we get back and cash in?
Geri dönüp altını paraya çevirdiğimizde... kazandığın parayı ne yapacaksın?
Don't throw away our hard-earned money.
Alın terimizle kazandığımız parayı çöpe atma.
That's no way to spend your hard-earned money.
Alın terinle kazandığın paranı böyle saçmamalısın.
- Hey, that's hard earned money?
bu zor para kazandın mı?
dress up, ride into town... spend your hard-earned money on poker and women.
Giyinip şehre in ve canını dişine takarak kazandığın parayı poker ve kadınlara harca.
You haven't earned money in a long time.
Uzun süredir para kazanmadın.
A reckless waste of the public's hard-earned money!
Halkın zorluklarla kazandığı paralarını umursamazca çöpe attınız!
Forcing me to throw away my hard earned money.
Beni, dişimden tırnağımdan artırıp biriktirdiğim parayı fırlatıp atmaya zorluyor.
We're a properly armed escort house, it's hard-earned money.
Biz düzgün silahlanmış bir koruma eviyiz bu zor kazanılan para.
I was heartbroken giving away, hard earned money, whose can secure our happy childhood.
İleride çocukluğumuzu teminat altına almak için bin bir zorlukla kazandığımız paranın gidişini izlemek çok can sıkıcıydı.
We've bought the goods with our hard earned money...
Zorla kazandığımız parayla eşya aldık...
You decided to get a haircut... while I earned money for you to live on?
Ben senin için para kazanırken... sen saçını kestirmeye mi karar verdin?
The first money you've earned in years.
Bu, yıllardır kazandığın ilk para.
I think you'll agree I've earned my money.
Paramın hakkını verdiğim konusuna katılıyorsun sanırım.
- Mr Verloc, you will be paid your money when you've earned it.
Bay Verloc, paranızı gerçek anlamda hak ettiğinizde alacaksınız.
- Money spent is money earned.
- Kazandığını harcıyor işte.
I earned the money for it.
Bunun için para biriktirmiştim.
Oh, I did once, but I earned too much money.
Bir zamanlar çalışıyordum ama çok fazla para kazandım.
Well, Mr. Walters, have I earned my money?
Bay Walters, aldığım parayı hak ettim mi?
Buy this fallen woman with the money your exploits earned you!
Kötü yola düşmüş bu kadını kazandığın paralarla satın al.
Pays his bills promptly with money earned as a costume jewelry salesman.
Kostüm mücevheri satıcısı olarak kazandığı parayla faturalarını ödüyor.
'To show you earned the money, leave his hat over his face and lay a rock on the hat.'
"Burdan giderken eline geçen para, taş yürekli bir adam olduğunu gösterir."
It's honest money, earned honestly.
O parayı dürüstçe kazandım.
It'd be the first time a blackmailer ever earned his money.
Bir şantajcının parasını kazandığı ilk örnek.
When I have earned some money, I'll come back to pick her up,
Biraz para kazanınca kızımı almaya gelirim.
Do you know this will be the first money I've earned since I came to New York?
Biliyormusun, New York'a geldiğimden beri bu kazanacağım ilk para olacak.
He earned the money, even if he never gets a chance to spend it.
O parayı hak etti.
It was the first money I earned and my first apartment.
Kazandığım ilk para ile ilk dairemi aldım.
I worried because I couldn`t figure how he earned his money
Üzgündüm. Çünkü onun nasıl para kazandığını bile bilmiyordum.
I don't like to take money unless I feel I've earned it.
Hak ettiğimi hissetmedikçe, para almayı sevmem.
- I earned that money.
- Paraları ben alırım.
Just give me my money! You have not yet earned the money.
Parayı henüz hak etmiş sayılmazsın.
Money I earned myself.
Bizzat kazandığım para.
I earned that money, ten hours a day, seven days a week.
O parayı, haftada 7 gün, günde 10 saat çalışarak kazandım.
- We just earned the money.
- Biraz önce parayı hakettik.
And now I have earned enough money to settle in another town.
Ve burada başka bir kasabada yerleşecek kadar para kazandım.
I bought it with money I earned when I was leading a terrible life.
Berbat bir hayat yaşarken kazandığım parayla aldım.
- You earned a lot of money in Paris?
- Paris'de çok para kazandın mı?
I see the Sheriff of Blackthorne County has earned some bounty money.
Blackthorne Beldesi şerifi çok iyi ödül parası toplamış.
- All the money I ever earned, I sent.
- Kazandığım paranın her sentini.
"But it's my money, I've earned it." "
"Aslında o para benim, o parayı ben kazandım."
I mean, I'm not even sure you'd want me to continue. I don't really feel as if I've earned the money.
Şimdi sadece onun hakkında gazetelerden okuduklarımı biliyorum, fakat hep yalnız çalışıyormuş, öyle değil mi?
I'd say I earned my money today.
Bugün paramı hak ettim!
With the Fascist masters earned more and more, till they didn't know where to put the money!
Faşistlerin yardımıyla efendiler daha daha fazla kazandılar, ta ki paraları nereye koyacaklarını bilemeyene kadar!
I earned enough money with the "Pagoda".
Ben, Pagoda sayesinde yeterince para kazandım.
I earned a great amount of money there.
Orda çok ciddi miktarda para kazandım.
My money was earned massaging shoulders.
Param omuzlara masaj yapılarak kazanıldı.
Nothing was very reputable but he earned enough money for me not to have to work the game.
Hiçbir iş yeterince saygın değildi, fakat benim çalışmamamı sağlayacak kadar... para kazanıyordu.
You've earned your money five times over.
Alacağın paranın beş katını hak ettin.
Money has to be earned.
Para kazanılmalı.
money 2165
moneypenny 26
money talks 25
money first 26
moneybags 16
money isn't everything 29
money problems 28
money laundering 67
earned 19
moneypenny 26
money talks 25
money first 26
moneybags 16
money isn't everything 29
money problems 28
money laundering 67
earned 19