Easier traduction Turc
13,144 traduction parallèle
- Mr. Beam, if you could come and hold her down and help her keep her still, that will make it easier, okay?
- Bayan Beam, eğer gelip kızınızı sıkıca tutup kımıldamamasını sağlarsanız bu işimizi kolaylaştırır, olur mu?
I was thinking, if it's easier for you to text or to e-mail, that's totally cool.
Ben düşünüyorumda.. Sizin için e-mail atmak ya da mesaj göndermek kolay olacaksa, buna da varım.
Wouldn't surveillance cameras be easier?
Güvenlik kameraları daha kolay olmaz mıydı?
Maybe it would be easier if I felt better.
Daha iyi olsaydım, daha kolay olabilirdi.
You know, those Canadian businesses might make it easier to move things across the border.
Biliyor musun, bu Kanadalı işletmeler bazı şeyleri sınırdan öteye... taşımayı kolaylaştırmak için yapılmış olabilir.
I can shout if that'd be easier for you, but it is important that you hear me.
Bununla size seslenmek benim için daha kolay olurdu, benim duymanız çok önemli.
It's just easier for everybody.
Bu herkes için daha kolay.
It doesn't make things easier. I'm sure.
- Bu daha da kolaylaştırmıyor.
* Ooh, child, things are gonna get easier. *
# Çocuğum, her şey daha kolay olacak # * The Five Stairsteps - Ooh Child *
It's far easier to rush into fighting than to stop it once it starts.
Başlayınca durdurmaktansa savaş esnasında akın etmek çok daha kolaydır.
Well, you already have a felony conviction, and people are gonna be reluctant to give you a chance, but with a little management experience on your résumé it'll make that next job easier to get.
Zaten hükümlüsün. İnsanlar sana şans tanımakta istekli olmayacaklar. Ama özgeçmişinde yöneticilik tecrübesi olursa gelecek işine daha rahat girersin.
It's probably easier for you to think that.
Böyle düşünmek senin için daha kolaydır muhtemelen.
Yeah, if he was a cat, he'd be much easier to apprehend and probably much less dangerous.
Evet, bir kedi olsaydı, yakalaması daha kolay olurdu ve büyük ihtimalle daha az tehlikeli.
Oh. That went much easier than I was expecting.
Beklediğimden de kolay oldu.
It doesn't get any easier.
3 çocuğum var. Hiç de hafiflemiyor.
It's just easier to run from it when you can see it comin'at ya.
Onu çalıştırmak daha kolaydır. Ne zaman göreceksin
It was so much easier before you got all horny.
Bu kadar azgın olamdan önce işler daha kolaydı.
And... as it turns out, it's a lot easier than I thought it would be.
Ve... anlaşılan, Düşündüğümden çok daha kolay oldu.
The more you accept it, the easier it will be.
Kabullenirsen daha kolay doğurursun.
Once you accept who you are, things will be so much easier.
Kim olduğunu kabul ettiğin zaman her şey daha kolay olacak.
You know, it'd just be easier, that's all.
- Daha kolay olur işte.
Man, it's just easier with boys, you know?
Erkek çocukları daha rahat oluyor dostum.
But our medieval stuff's easier to drive around.
Bizim orta çağdan kalma yollarımızda araba sürmek daha kolay.
Ah, probably an easier medium for you.
Muhtemelen bu senin için daha kolay olur.
If you're suggesting that I deliberately lost my passport and ticket, surely it would be easier to do if I were holding them?
Biletimi ve pasaportumu kasten kaybettirdiğimi ima ediyorsanız benim üzerimde olmaları daha kolay olurdu.
Oh, I tried to learn in high school, but then I decided there were easier ways to get girls.
Lisede öğrenmeyi denedim biraz ama sonra kız tavlamanın daha kolay yolları olduğuna karar verdim.
Well, sometimes, it's just easier if you get your nephew Steve to go take care of it for you.
Kimi zaman geldiğinde sorunu çözmesi için yeğenin Steve'i göndermen daha kolay olur.
I think they're pretty clear, but it's probably easier if we just go over them together.
Bence epey açıklar zaten ama birlikte incelersek daha kolay olur.
It's easier before the place opens, without all the lights, and the phones ringing.
Ofis açılmadan çalışmak daha kolay. Onca ışık ve telefon sesi varken.
Oh, dude, there's got to be an easier way to get this shot.
Hacı bu çekimin daha kolay bir yolu olmalı.
It's easier if I show you.
Ben yaparsam daha kolay olur.
MAC : All right, let's just, let's ask something easier.
Daha kolay bir şey soralım.
I mean, slightly easier on the eye, but you know what I mean.
Görünüşüm pek benzemese de ne demek istediğimi anladın sen.
Find partners and trade coin For commodities far easier to move and to protect.
Ortak bulup, altını taşıması ve korunması daha kolay olan bir şeyle takas edelim.
That we exchange it, find partners, and trade coin for commodities far easier to protect.
Takas yapalım. Ortak bulup altını taşıması ve korunması daha kolay olan bir şeyle takas edelim.
However, when he returns, it would be easier for me to prosecute those efforts if I am not dead from exhaustion.
Bununla birlikte eğer kaptan geri dönerse benim için bu girişimleri takip etmesi daha kolay olacaktır tabii burda yatmaktan ölmezsem.
It's a lot easier to watch a man swing if you're comfortable hating him just a little bit.
Azıcıkta olsa nefret ettiğin bir adamı asılırken izlemek çok daha kolay olur.
Easier to carve your heart out of your chest and eat it when you're just a monster in my mind.
Sen sadece aklımdaki bir canavarken göğsünden kalbini söküp yemek daha kolaydı.
It was easier to believe that.
Buna inanmak çok kolaydı.
It's easier than telling her the truth :
- Gerçeği söylemekten daha kolay geldi.
But totally's kind of long, so "totes" is just easier.
Tamamıyla çok uzun oluyor, OK daha kolay..
We need to undress him spacesuit that will be easier.
- Onun uzay elbiselerini çıkarmamız daha - kolay olacak.
Make it harder on them, easier on us.
- Onlar için zor, bizim için kolay olur.
Okay. Is that easier?
- Tamam, o daha kolay biri mi?
This would be a whole lot easier if I could just shout "Fifth."
Bu çok daha kolay olurdu Eğer "Beşinci" diye bağırır mıyım
And we both know I can't stop you from poking around, but it would make my life easier if you could just keep me in the loop.
Seni bu işten uzak tutmayacağımı ikimiz de bal gibi biliyoruz o yüzden, beni de bu döngünün içinde tutarsan işimi kolaylaştırırsın.
If it makes it any easier, you really don't have a choice.
Bu işi kolaylaştıracaksa, seçeneğin yok.
And something tells me... you gonna be a hell of a lot easier to find than I ever was.
Bu durumun bana artısı ise daha önce hiç olmadığın kadar kolay bulunabilir olacaksın.
It's easier to believe in monsters out there in the world than to accept that the real monsters dwell within us here... and sometimes here.
Dünyada canavarlar olduğuna inanmak kendi içimizdeki canavarı kabullenmekten daha kolaydır. Burada. Bazen de burada.
That makes it all easier.
Bu her şeyi daha kolay yapardı.
That doesn't make this any easier.
Durumu biraz olsun rahatlatmıyor.