Effect traduction Turc
7,559 traduction parallèle
They convened hearings to investigate the effect of comic books on America's youth.
Çizgi romanların Amerika gençliği üzerindeki etkilerini sorgulamak isteyenleri bir araya getiriyorlardı.
Something to the effect of :
Etkili olacak bir şey :
Captain, it would appear that our crime-suppression units from S.O.B. are having the desired effect in our gang neighborhoods. Yeah.
Başkomiser, görünen o ki Özel Operasyonlar Bürosu'ndan suç-önleme ekiplerimiz, çete mahallelerimizde istenen etkiyi sağlıyorlar.
Ladies and gentlemen of the jury, the details of this case are - - are complicated and technical, but they have a, uh, a tragic and profound effect on the victims.
Jürideki bayanlar ve baylar bu davanın detayları karmaşık ve teknik içerikli olsa da mağdurların üzerinde trajik ve çok derin bir etkisi olmuştur.
I think when you're out there in the desert it has an effect on you.
Çölde olmanın insanın üzerinde bir etkisi oluyor.
I had to use a technique I perfected, called the "Jellyfish Effect" "
Tamamlamış olduğum, "Denizanası Efekti " adlı yöntemi kullandım.
The protective order's in effect.
Koruma emri çıkartıldı.
It's probably some kind of side effect from the medication.
Muhtemelen ilaç tedavisinin bir yan etkisidir.
Greed has that effect on people.
Aç gözlülük insanları öyle etkiliyor.
Well, that's not exactly the effect I was going for, but I'll take it.
Vermek istediğim etki tam olarak bu değildi ama kabul edebilirim.
Well, I thought it was the sequel to Ashton Kutcher's "Butterfly Effect."
Ashton Kutcher'ın "Kelebek Etkisi" filminin devamı sanmıştım.
Quarantine's in effect.
Karantina başladı.
And that affects the amount of sunlight that falls on the Earth in summer and winter, and that has an effect on the climate, it makes it vary.
Ve bu değişim yazın ve kışın Dünya'ya düşen güneş ışığı miktarını da etkiliyor, bu da iklimi etkiliyor, değişmesini sağlıyor.
And that has the effect of changing the Earth's orbit itself.
Ve bunlar da Dünya'nın yörüngesinin değişmesine sebep oluyor.
And remarkably, you can use the same effect to measure the distance to the stars.
Önemli tarafı ise bu yöntemle yıldızların uzaklığını ölçebilecek olmanızdır.
You are already so far down the evolutionary ladder My devolving ray has no effect on you.
Evrimsel basamakların o kadar dibindesin ki anti evrimleştirici ışınım sana etki etmiyor.
I told her it could be a while before the injection has any effect on Ray.
Ona iğne Ray'e etkisini göstermeden de bir şeyler olabileceğini söyledim.
I-In rare cases, a side effect of donepezil hydrochloride is reduced bone density and increased bone fracturing.
Nadir vakalarda donepezil hidroklorürün yan etki olarak kemik yoğunluğunu azaltıp kırılma oranını yükseltir.
What if losing your immunity to The Troubles wasn't the only effect that the split had on you?
Ama ya ayrılmanın tek etkisi, sorunlara karşı olan bağışıklığını kaybetmen değilse?
We're walking back to camp from the forest, it's 3.30pm, this is not a camera effect, it really is this dark.
Ormandan kampa dönüyoruz. Saat öğlen 3 buçuk, kamera hilesi değil. Gerçekten karanlık.
We stopped one of his medications that we gave him on admission where fevers are a known side effect.
Yan etki olarak ateş yükseltebilecek ilaçlarından birini vermeyi kestik.
This new puzzle became known as the photoelectric effect.
Bu yeni bulmacaya fotoelektrik etki adıyla bilinir oldu.
The ultraviolet catastrophe and the photoelectric effect were big problems for physicists, because neither could be understood using the best science of the time.
Ultraviyole felaket ve fotoelektrik etkinin ikisi de fizikçiler için büyük problemdi. ... çünkü zamanının en ileri bilimini kullanarak bile ikisi de anlaşılamıyordu.
But although this wave theory works perfectly well for shadows and bubbles, when it came to the ultraviolet catastrophe and photoelectric effect... .. the wheels started coming off.
Bu dalga teorisi gölgeler ve baloncuklar için sorunsuz işlese de ultraviyole felaket ve fotoelektrik etkiye gelindiğindeyse işin rengi değişti.
In 1905, he'd also come up with a new theory to explain the photoelectric effect and what he suggested was revolutionary and even heretical.
1905'te fotoelektrik etkiyi açıkladığı devrimsel aynı zamanda da kafirce diye adlandırdığı yeni bir teori oluşturdu.
Of course, like all analogies, it's far from perfect but hopefully it'll give you a sense of the physics to help you understand why thinking of light as a stream of particles solves the mystery of the photoelectric effect.
Elbette diğer tüm örneksemeler gibi bu da mükemmellikten uzak ama fiziği kavramanızı kolaylaştırmak adına neden ışığın bir parçacık akımı olarak fotoelektrik etkinin gizemini çözdüğünü düşündüğümüzü anlamanıza yardımcı olacak.
'Absolutely no effect.
Kesinlikle hiçbir etkisi yok.
So Einstein's idea that light is made up of tiny particles or quanta is a wonderful explanation of the photoelectric effect.
Dolayısıyla Einstein'ın ışığın çok küçük parçacıklardan ya da kuantumlardan oluştuğu fikri, fotoelektrik etkiyi açıklamak için mükemmel.
Einstein's quanta explaining the photoelectric effect and the ultraviolet catastrophe.
Einstein'ın kuantumları fotoelektrik etkiyi ve ultraviyole felaketi açıklıyordu.
We knew the creature was having an electrical effect... on everything within a close proximity.
Yaratığın yakınlarındaki her şeye elektriksel etkisi olduğunu biliyorduk.
His words had a profound effect on me.
Onun sözleri beni derinden etkiledi.
I'm glad to hear the book had some meager effect on you.
Kitabın seni az da olsa etkilemiş olmasına sevindim.
"Meager effect"?
"Az da olsa mı?"
And the effect is all fake.
Efektler tamamen sahte.
These weapons will have little effect on John Connor.
Bu silahların John Connor üzerinde çok az etkisi olacak.
There's nothing here says this is a side effect.
Burada yan etkiye dair bir şey yok.
When all this gets going, we will have, what we call, a runaway effect.
Ve her şey böyle devam ederse ne diyelim "kontrolden çıkma" etkisi başlayacak.
The only way you're gonna effect change in a remote community like Lamakera is to present an alternative.
Lamareka gibi uzak bölgelerdeki insanları değiştirebilmenin tek yolu alternatif sunmaktır.
Its effect was threefold...
Bunun üç farklı etkisi oluştu.
So make your writing have a positive effect.
Sen de yazının pozitif bir etki yaratmasını sağla.
Cleanup and martial law are still in effect.
Tasfiye ve askeri kanunlar hala yürürlükte.
If I kept it open, it would ruin the effect, which is everything.
Açık tutmuş olsaydım, en önemli şeyi, etkisini mahvederdi.
If you know how to fix this, I need you to do it as quickly as possible, because it's starting to have a very negative effect on my work.
Bunun nasil duzelecegini biliyorsan, acilen yardimina ihtiyacim var, cunku bu durum isimde olumsuzluk teskil etmeye basladi.
- Then move not, while my prayer's effect I take.
Kımıldama öyleyse yakarım gerçekleşirken.
- The people watching. ♫ ♫ Our work has an effect on them, ♫ ♫ because we wake them up. ♫
Yaptıklarımız onları etkiliyor çünkü uyanmalarını sağlıyoruz.
You should've received a letter to that effect.
Bununla ilgili tebligat almış olmalısınız.
It had a profound effect on me.
Bu bende büyük bir etki yarattı.
Top floor, view of the moors, four-poster and gas effect fire.
En üst kat, Magribi manzaralı dört poster ve gaz efektli ateş.
What I'm saying is... it looks like a more aggressive approach is having an effect on the locals.
Demek istediğim, görünüşe göre daha sert bir yaklaşım halk üzerinde etkili oldu.
I have orders from proper authorities to effect your arrest in any manner seen fit.
Yetkili mercilerden seni uygun gördüğüm şekilde tutuklamak için emrim var.
And in light of the new information I've given him, he's decided to close down the double-0 program with immediate effect.
Ona verdiğim yeni bilgilerin ışığında 00 programının derhal sonlandırılmasına karar verdi.