Either one of you traduction Turc
731 traduction parallèle
You couple of baboons, what makes you think I'd marry either one of you?
Sizi gidi habeş maymunları, birinizle evleneceğimi de nereden çıkarttınız?
It might surprise you to know that I can get along without either one of you.
İkiniz haricinde, başka birileriyle de anlaşmam sizi şaşırtmasın.
I wouldn't like to lose either one of you.
İkinizi de seviyorum.
Except that if either one of you even parks a car alongside a fire hydrant Mr. Sackett will see that you get 20 years.
Tabii eğer biriniz yangın musluğu yanına arabanızı park ederseniz Bay Sackett 20 yıI ceza yemenizi sağlayacaktır.
You don't look too well, either one of you.
İkiniz de pek iyi gözükmüyorsunuz.
It wouldn't do either one of you any good to shoulder the blame, or to pass it on.
Birinizin suçu üstlenmesi veya diğerine atmasının ikinize de yararı olmaz.
Simply because nobody in their right mind could trust either one of you.
Gülünç çünkü aklı selim hiç kimse sizin gibilerine güvenemiyor.
My ham's burning... and a piece of ham's worth more than either one of you wild cats.
Jambonum yanıyor ve... bir jambon parçası sizin gibi vahşi kedilerden daha değerlidir.
And me being either one of you, I wouldn't come anywhere near that door.
Ve sizin yerinizde olsaydım, kapıya çok yaklaşmazdım.
And, Celia, after the holidays, I'm going to do something about all this whether either one of you like it or not.
Ve, Celia, tatillerden sonra, herhangi biriniz istese de istemese de bütün bunlar hakkında bir şeyler yapacağım.
He's just as much a man as either one of you. Maybe more.
O her biriniz kadar cesur, hatta daha da fazla.
Either one of you gentlemen got an extra Bible?
Beyler birinizde fazla bir İncil var mı?
Either one of you got the room next to her? Yeah, I have.
- Herhangi birinizin onun bitişiğinde odası var mı?
Don't wanna see either one of you again.
Hiç birinizi tekrar görmek istemiyorum.
Either one of you know a fast way to sober a man up?
Bir adamı ayıltmanın hızlı bir yolunu biliyor musunuz?
I could have knocked on that door downstairs until doomsday before either one of you would have heard me over all that music.
Sizin bu müzikte kapıyı duymanızı beklesem,.. ... sabaha kadar aşağıda kalırdım herhâlde.
If either one of you opens his fat, stupid mouth, I'll chase you right out of town after that other yellow dog.
Eğer o koca aptal ağzını açan olursa, o sarı köpeğin arkasından kasabadan sürerin onu.
I didn't want to hurt either one of you.
Size zara vermek istemedim.
Either one of you know how to handle these things?
Sizlerden birisi bu şeyleri nasıl kullanacağını biliyor mu?
I don't care about either one of you.
İkiniz de umurumda değilsiniz.
Uh, the question that comes to mind now is can either one of you two people think of someone who might want to frame Mr. Greenleaf?
Ah, şimdi akla takılan soru şu : siz, ikinizden biri, acaba Bay Greenleaf'e karşı tertip düzenlemek isteyebilecek biri olabilir mi?
I don't suppose either one of you two wanna go with me?
Sanırım hiçbiriniz, bana eşlik etmek istemezsiniz, değil mi?
I don't think either one of you are familiar with our problems.
İkinizin de sorunu anladığını sanmıyorum.
I can't even be seen talking to either one of you bastards.
Siz piçlerin birinizle bile konuşurken görülmek istemiyorum.
Either one of you need a ride home?
Sizi evinize bırakmamızı ister misiniz?
If only you knew how willingly I'd exchange places... with either one of them for your smile.
Bir gülümsemen için, o ikisinden birinin yerinde olmayı nasıl isterdim, bir bilsen!
I just had one of the biggest meals of my life... and no thanks to you, either.
Ben ömrümün en mükellef yemeğini yedim. Sizin sayenizde de değil.
Del, you're not making this any easier on either one of us.
Del, bu işi ikimiz için de zorlaştırıyorsun.
Well, you see, they're both terribly nice girls and they're both so fond of me that I couldn't bear depriving either one of them.
Anlarsınız ya, ikiside harika kızlardı ve bana çok düşkündüler bu yüzden ikisininde bundan mahrum kalmasını istemedim.
I would strongly advise you, Mr. Worthing... to try and acquire some relations as soon as possible... and to make a definite effort to produce at any rate... one parent of either sex before the season is quite over.
Size tavsiyem mevsim sona ermeden önce sonuç getirecek bir takım ilişkiler kurmak suretiyle mümkün olduğunca çabuk, bir tane de olsa bir ebeveyn edinmenizdir.
You get the same kind of headache from either one.
İkisi de başını ağrıtır.
My credit now stands on such slippery ground, that one of two bad ways you must conceit me, either a coward or a flatterer.
Öyle kaypak bir yerdeyim ki gözünüzde,.. ... ikisi de kötü iki yüz göreceksiniz bende. Ya korkak, ya dalkavuk diyeceksiniz bana.
Now that we've seen you all, you need not come down, even if anything should happen to either one of us.
Artık hepinizi görmüş olduğumuza göre, ziyaretimize gelmenize gerek yok. Birimize bir şey olsa bile...
You don't think either one of us could ever change?
Sence ikimizden biri değişemez mi?
You never gave either one of us an inch, ever... from what you thought was right.
İkimiz için de, doğru bildiğinden... bir adım uzaklaşmadın.
Sir, it's either one or the other. You must decide because two of us would be too much.
Efendim, bu ya da öbürü, karar vermeniz gerekiyor... çünkü ikimiz çok fazla oluruz.
You know, Ed, I don't think either one of us are a bargain... but I think Ellen's better off married to me.
Biliyor musun Ed, hiç birimizin kelepir olduğumuzu sanmıyorum ama bence Ellen benimle evlenmekle daha iyi yaptı.
You'll either be revealed as a murderer wearing the mask of humanism or as one worthy of the beautiful name... "man."
O zaman kimin insan maskesi takmış bir katil kimin'insan'namıma layık bir kişi olduğu ortaya çıkar.
If I were you, I would examine the bank accounts of these people to see if one of them happened to withdraw £ 100, either on or about the time of Mrs McGinty's death.
Yerinizde olsam Bayan McGinty'nin öldüğü gün ya da öncesinde 100 sterlin çeken olmuş mu diye bu insanların hesaplarını incelettirirdim.
I know you don't approve of me, Mrs. Flint... but that need be of no concern to either one of us.
Beni onaylamadığınızın farkındayım Bayan Flint ancak bu ikimiz için de bir sorun oluşturmamalı.
It was either one or both of you.
Ya ikinizden biriydi ya da ikiniz birden.
Any breach of either of these conditions by any one of you... means you'll all be shipped back for immediate execution of sentence.
Bu koşulları biriniz bile ´ ihlal etseniz hepiniz geri gönderileceksiniz.
You know, in case anything should happen to either one of us.
İkimizden birine bir şey olursa.
You must risk either one of us.
İkimizden birini gözden çıkartmalısın.
Maybe a surgical convention. - # # [Continues] - Can you picture either one of us at a convention?
Değilse, Washington'u arayıp hikayeyi, sen kendi açından, biz de kendi açımızdan anlatırız.
Louise, you called me because... either you don't want to do it, and you want me to stop you... or you want to lay the guilt of it on me... and I'm not buying either one.
Louise, beni buraya ya yapmak istemediğinden seni durdurmam için ya da suçu üzerime yıkmak için çağırdın ama bunlara karnım tok.
Either one of us cut trail, we'll send the galloper to pick you up.
Birimiz ize rastladığımızda, atlı gelip, sizi alacak.
You betray us even with a look, and as sure as there's a Devil in Hell... either me, or Brownie, or Struther, or one of our friends... of which there are many, will kill that boy.
Bir bakışla bile bizi ele verirsen, cehennemdeki Şeytan şahidim olsun ya ben, ya Brownie, ya Struther, ya da dostlarımızdan biri... ki bir sürü adamımız var, o çocuğu öldürür.
But, surely, you don't think that either one of us had anything...
Fakat, herhalde, bizlerden birinin herhangi bir... olduğunu düşünmüyorsundur.
Either you or one of your men is the killer.
Katil ya sen ya da adamlarından biri.
Either you spend the rest of your life in an efficiency apartment... with seven dissidents and one toilet... or you gather your aristocratic shit together and split.
Ömrünüzün geri kalanını tek tuvaleti olan küçük bir dairede... yedi karşıt görüşlüyle geçirmek... yada asilliğini yanına alıp defolup gitmek.
either one 47
one of you 61
one of yours 39
of you 197
of yours 40
either 5698
either way 1939
either that 109
either of you 84
one of you 61
one of yours 39
of you 197
of yours 40
either 5698
either way 1939
either that 109
either of you 84