Elde traduction Turc
17,232 traduction parallèle
Sir, we profited 75 crores from our Xantray fight club.
Efendim, Xantray dövüş kulübümüzden 75 crore kazanç elde ettik.
We should have all we need in the next hour.
Bir saat içinde gerektiği kadar elde etmiş oluruz.
So when Ferrari eventually negotiates his way out of alfa Romeo around 1939, he gets quite a good financial payoff.
Böylece Ferrari sonunda alfa Romeo çıkış yolunu görüşürken 1939 yıllarında, oldukça iyi mali bir kazanç elde etti.
If helped durability or speed, or performance, we had no problem getting it.
Eğer dayanıklılık veya hız yardımcı olursa, Ya da performans, bunu elde etmekte hiçbir sorunumuz yoktu.
The main thing was to concentrate on getting the engine running and getting out of there.
Önemli olan, elde etmeye konsantre olmaktı. Motor çalışıyor ve oradan çıkıyor.
Assemble your own race engine and get the same performance out of it.
Kendi yarış motorunuzu monte edin ve aynı performansı elde edin.
It was a huge achievement after trying many times.
Birçok kez denedikten sonra büyük bir başarı elde etti.
Once you achieve what the gt40 has achieved, you're in the history forever.
Gt40'ın elde ettiği şeyleri gerçekleştirdikten sonra, Sen sonsuza kadar tarihe karışmışsın.
She already knows everything about us, and she's going to get in eventually.
Bizimle ilgili her şeyi biliyor zaten. Eninde sonunda istediğini elde edecektir.
She's a nuclear weapon in the wrong hands.
Yanlış elde bulunan nükleer bir silah o.
Bent on bestowing power to the worthy.
Elde edilmeye değecek bir güce bahşettim kendimi.
So long as he stays within the mystic circle, I can channel the energy I need to shatter the barrier.
Dairenin içinde kaldığı sürece, bariyeri kaldıracak enerjiyi elde edebilirim.
But gross is much larger than net, and with the licensing deal you'll get a piece of every single unit sold.
Ama brüt satıştan elde edeceğimiz kazanç ve lisans anlaşması ile satılan her parçadan alacağımız daha fazla olacak.
Well, I figured out where I wanted to end up and I got there.
Sonunda ne istediğimi buldum ve bunu elde ettim.
During that time, he stole $ 5 million from your clients using information he obtained from you.
Bu süre zarfında sizden elde ettiği bilgilerle müşterilerinizden 5 milyon dolar çaldı.
There's no getting into that place.
İlaç örneği elde edip test ettirmemiz gerek.
And I'm clearly not gonna get it.
Görünüşe göre bu zamanı elde edemeyeceğim.
And you both lie to get exactly what you want.
Ve ikiniz de, istediğinizi elde etmek için yalan söylediniz.
But the real payoff for Sybil isn't the robbery.
Ama Sybil istediğini, sizi soyunca elde etmeyecek.
It's when you try to spend the fake cash.
Siz sahte paraları kullandığınızda elde edecek.
The kind of chance they're not gonna have if they stay here.
Burada kalırlarsa elde edemeyecekleri bir şans.
You're just a man who's pissed off because you didn't get what you wanted most.
Sen en çok istediği şeyi elde edemediği için... öfkeli bir adamsın.
Sir, I believe in a peaceful revolution through massage and the...
Bayım, masaj yoluyla elde edilecek barışçıl bir devrime- -
How do we know you're not just saying this to get what you want?
Bunu istediğin şeyi elde etmek için söylemediğini nereden bileceğiz?
Pray tell, how did you procure this little gem?
Söylesene bu küçük mücevheri nasıl elde ettin?
I have engineered every second since into achieving this moment.
I beri her saniye tasarladık. Bu anı elde içine.
Lucien's venom... is derived from all seven packs.
Lucien zehiri. Yedi paketleri elde edilir.
Look, Lucien engineered his venom from the seven werewolf packs, so maybe that's the key to a cure.
Bak, Lucien zehrini yedi kurtadam sürüsünden elde etti.... belki panzehirin anahtarı budur.
Lucien's venom is derived from all seven packs.
Lucien'in zehri.. .. tüm yedi sürüden elde edildi.
I think I've found the Heroic Corps'funding plan.
Korkusuzların para kaynağı elde etmek için yaptıkları planı öğrendim.
Do you really think we can obtain independence by risking our lives and throwing a few bombs?
Etrafa bombalar saçıp hayatımızı riske atarak bağımsızlığımızı elde edebilir miyiz yani?
How you think my Fa got it?
- Babamın nasıl elde ettiğini sanıyorsun?
You're all the same... Always trying to get some.
Hepiniz aynısınız.Birşeyler elde etmeye çalışırsınız...
What do you really want out of this?
Gerçekten bundan ne elde etmek istiyorsun?
And then any of the profits will then be distributed commensurately among these corporations, as well, and including the land value invested by the Russian government.
Elde edilen kâr bu şirketler arasında yatırımlarına göre paylaştırılacak ve bu paylaştırmaya Rus hükümetinin kullanıma izin verdiği toprağın değeri de dâhil edilecek.
Press the button and enter the elevator arrives.
düğmesine basın ve asansör, bunu elde geliyor.
Got nothing.
Hiçbir şey elde edemedim.
How do you determine your acquisitions?
Nasıl kazanç elde ediyorsunuz?
Yes, it would've been cleaner that way, but you got what you wanted!
Evet, bu şekilde daha temiz olacaktı, ama istediğini elde ettin!
Of course, by accepting our offer you'll get a personal assistant, a corner office, and the opportunity to branch out and build your own client base.
Teklifimizi kabul edersen şahsına bir asistan, cam kenarı bir ofis ve işi genişletip kendi müvekkil tabanını oluşturma fırsatı elde edeceksin.
If we go in there right now, Nobu gets what he wants.
Şu anda oraya girersek Nobu istediği şeyi elde etmiş olur.
How did you obtain the ability to travel through time?
Zaman Yolculuğu yeteneğini nasıl elde ettin?
For all your intelligence, you still didn't manage to make Chay-Ara yours.
Bu kadar zeki olmana rağmen Chay-Ara'yı elde edemedin.
Once I have the future Captain Hunter in my possession, then I'll release the rest.
Gelecekteki Captain Hunter'ı elde ettiğim an kalanları da salarım.
It sucks not getting what you want.
İstediğin şeyi elde edememen çok kötü.
But even though you'd broken up, he knew you'd get back together, so he decided to strike first, get some leverage.
Ama onunla ayrılsan bile tekrar birleşeceğini biliyordu bu yüzden ilk hamleyi kendi yapmak, koz elde etmek istedi.
Guess Heaven didn't want him and Hell couldn't keep him.
Herhalde cennet kabul etmedi, cehennem de elde tutamadı.
What were you trying to accomplish in there?
Orada ne elde etmeye çalışıyordun?
It makes me wish that I could get the chance to do that for you.
Keşke ben de aynısını senin için yapabilecek bir şans elde edebilseydim.
We're working a double over in Southeast Division, trying to get a jump start on anything tying these casings to a gun.
Güneydoğu Şubesi'nde bir çifte cinayet vakasını araştırıyoruz. Bu kovanların ait olduğu silahı bularak bir avantaj elde etmeye çalışıyoruz.
Like finally having a chance to leave the UZI where we'd find it? And incriminate Daniel Price?
Nihayet UZI'yi bulacağımız yere bırakıp, suçu Daniel Price'a yıkma fırsatını elde etmek gibi mi?