Elderly traduction Turc
1,162 traduction parallèle
Either as an opening act for MC Hammer or perhaps by spanking elderly gentlemen in a tight black leather outfit.
Ya MC Hammer'ın açılış gösterisine çıkıyordur ya da siyah deriden dar bir elbiseyle yaşlı... beyefendilere şaplak atıyordur.
We should teach them to value the elderly. - We'll be old someday. - My God, you're right!
- bizde bir gün yaşlanacağız - tanrım, haklısın!
What about the responsibility of caring for the elderly?
Peki ya yaşlılara bakmanın sorumluğu?
... non-profit organization designed to help the needy the homeless, the veterans, elderly.
... yoksullara, evsizlere, gazilere, yaşlılara yardım amacıyla kurulan, kar gözetmeyen bir kuruluş.
He ain't elderly, Cooch.
O, yaşlı değil, Cooch.
I think that it has no relation, but an elderly woman of a tobacconist's in Andover, it was even beaten up to the death, last night.
İlgisi olduğunu sanmıyorum, Ama Andover'deki dükkanında gazete ve tütün satan yaşlı bir bayan... dün gece dövülerek öldürülmüş halde bulunmuş.
You think that she is going to be an elderly woman in some tobacconist's?
Sence bir tütün dükkanındaki yaşlı bir kadın mı olacaktır?
I have more charitable feelings for with the ill elderly women.
Hep hasta ve yaşlı hanımlara karşı merhametli olmuşumdur.
Will someone please wheel the elderly woman away.
Biri şu ihtiyar kadını şuradan uzaklaştırabilir mi?
No. They are elderly.
Hayır, onlar yaşlı.
She was elderly.
Oldukça yaşlıydı.
Once, Jev spent two days with a contingent of elderly Gentons.
Bir defasında, Jev yaşlı bir grup Gentonluyla iki gün uğraşmıştı.
And in environmental news... scientists have announced that Springfield's air... is now only dangerous to children and the elderly.
Ve çevresel haberlerde... bilimadamlarının bildirdiğine göre Springfield'in havası... şimdi sadece, yaşlılar ve çocuklar için tehlikeli.
Two elderly aunts in Rhinebeck offered a honeymoon cottage.
Rhinebeck'teki iki yaşlı teyze balayı için bir sayfiye evi önermişti.
He fell in love. with a ruthless, calculating woman... who went after an elderly man with a bad heart... and a big bank account.
Aşık olmuştu. Aşık oldu ama... aşık olduğu kadın, duygusuz içten pazarlıklı... büyük bir banka hesabı olduğundan kalp hastası yaşlı bir adamın... peşinden koşan bir kadındı.
Left side, Ghetto B : Surplus labour the elderly and infirm mostly. Which is where you'll want to start, huh?
Sol taraftaki "Getto B" de ise gereksiz işgücü yaşlılar ve çoğunlukla hasta ve sakatlar bulunuyor ki, sanırım buradan başlamak isteyeceksinizdir.
You are the 15th best elderly athlete in the entire Chicago area.
Tüm Şikago'daki en iyi yaşlı atletlerin on beşincisisin.
There are two elderly gentlemen outside.
Dışarıda iki tane yaşlı beyefendi bekliyor.
I'm gonna beat up an elderly crippled man, and she's gonna say, "My, what a catch!"
Yaşlı ve sakat bir adamı yeneceğim ve o da "Vay be, ne harika bir adam bulmuşum!" diyecek.
Snake gall is good for the eyes, suits elderly people best.
Yılan safrası gözler için iyidir, Yaşlılar için en uygunudur.
The victim was Lu Kin-chue, an elderly accountant.
Kurban Lu Kin-chue, yaşlı bir muhasebeciydi.
And it's more of an exercise for the elderly not so much for the young.
Ve daha çok yaşlılar için bir egzersiz, pek gençler için değil.
Yoxley Old Place was taken by an elderly man by the name of Professor Coram.
Yoxley Old Place, Professor Coram adında yaşlı bir adam tarafından alındı.
An elderly housekeeper, Mrs. Marker, and a young maid, Susan Tarlton.
Ve eve bakan yaşlı, Bayan Marker, ve genç hizmetçi, Susan Tarlton.
Helping an elderly couple invest their savings is compassionate.
Yaşlı bir çiftin, yatırımlarına yardımcı olmak, yardımsever bir harekettir.
One is an infant. Another is elderly. Two are middle-aged.
Biri bebek, diğeri yaşlı, iki tane de orta yaşlı.
Ten years ago, Excelsis was a leading facility in care of the elderly.
10 yıl önce Excelsis, huzur evleri arasında ilk sıralardaydı.
What's so unappealing about hearing your elderly father talk about sex?
Yaşlı babanın seks hakkında konuşmasının neresi bu kadar çekilmez?
Looked at another way, I'm a respectable elderly bugger of modest means.
Bir diğer yönden ise, ben harika derecede saygı görülen yaşlı, mütevazı bir eş cinsel olacağım.
Your Honor, as you can see, my clients are elderly and infirm.
Sayın yargıç, gördüğünüz gibi, müvekkillerim yaşlı ve hasta insanlar.
Elderly people will be able to see it from the valley and be reminded of their youth.
Vadiden zor görecek insanlar... Gençlikleri hatırlayacak.
Elderly.
Oldukça yaşlı.
- Well i gave an elderly couple a lift we drove for a while talking the way one does lucky thing it rained yesterday then she said it doesn't depend on us she was a typical old woman the lord decides these things
Yaşlı bir çifti arabama almıştım. Bir süre sağdan soldan konuştuk, "Dün iyi ki yağmur yağdı" gibi.
Elderly victim of a carjacking coming in.
Araba kaçırma kurbanı geliyor.
Elderly couple's coming in.
Yaşlı bir çift geliyor. İkisi de komada.
Kicked by kids, bit by dogs, and admired by the elderly.
Çocuklar tekmeler, köpekler ısırır, ihtiyarlar hayran kalır.
"Comfort for the elderly."
"Yaşlıların konforu."
Yes, but I'm elderly.
Evet, ama yaşlıyım.
I gotta drop some books and magazines off... for the elderly and disabled around the neighborhood.
Mahalledeki yaşlı ve sakatlara uğrayıp... kitap ve dergi bırakmam gerekiyor.
I remember an elderly lady telling me innocently, " When the Germans were here,
Yaşlı bir kadının bana masumca "Almanlar buradayken açtık ve üşüyorduk..."
Is this the kind of ordeal like going to visit another elderly elder temple of your female relatives. Or is this kind of ordeal more like like plunging your hand into hot water?
Bayan akrabalarınızın eski tapınakları ziyarete gitmesi gibi bir çile midir,... yoksa, elini sıcak suya daldırmak benzeri bir çile midir, daha çok?
Elderly man vomiting blood.
Kan kusan bir ihtiyar.
- Elderly man, late 70s.
- Yaşlı bir adam, 70'li yaşlarında.
It was this elderly man.
Yaşlı bir adamdı.
Well, Dougal... He's an elderly priest driving a Flymo around a small island.
Şöyle ki Dougal... küçük bir adada, saatte 3 km. yapan çim biçiciyle kaçan yaşlı bir rahip o.
Two elderly women said with the arrival of each new actor,
Şans meleği beni her yeni erkek oyuncuyu gördüklerinde... " Tanrım, ne genç görünüyor.
"Voices of the Elderly Poor."
"İhtiyarın sesi" ya da...
As far as we can ascertain, there's two jewellers, two salespeople... a manager, security guard, elderly woman ; we believe one other female.
Bildiğimiz kadarıyla içerde iki kuyumcu, iki satıcı müdür, güvenlik görevlisi, yaşlı bir kadın ve bir kadın daha var.
Three elderly ladies were living on the first floor with us.
Alt katta yaşayan üç yaşlı kadın vardı.
" Your elderly mother lives all by herself and asks if she can move in with you.
" Senin yaşlı annen yalnız yaşıyor ve senin yanına taşınmak istiyor.
I'm just a small-town doctor pushing aspirin to the elderly, but to a certain type of woman, I'm a hero.
Ama kadınların bir bölümü için ben bir kahramanım.