Electric traduction Turc
3,668 traduction parallèle
♪ Here comes a robot with electric brains ♪
# İşte elektrikli beyine sahip robotlar da geliyor. #
Did you get yourself an electric cooktop?
Bir elektrikli ocak almayı unutmadın, değil mi?
Man of silence... Man of violent action... With electric body...
Sessiz adam elektirik adam
I represent the Faraday Electric Iron Company.
Faraday Elektrik Şirketi'ni temsilen buradayım.
I'm with the Faraday Electric Iron...
Faraday Elektrik Şirketi'ni- -
I'm George Mueller with the Faraday Electric Iron Company.
Ben Faraday Elektrik-Ütü Şirketi'nden George Mueller.
Frayed electric cord that started this.
Yıpranmış elektrik kordonu buna sebep olmuş.
We lived in an electric world.
Elektriğin dünyasında yaşıyorduk.
And he didn't use any of those fancy bolt guns or electric saws they had before the blackout.
Kesintiden önce kullanılan o havalı silahları ya da elektrikli testereleri kullanmazdı.
Electric charges are impossible, fuses are unreliable. But this the train is on the move, the log gets tossed into the furnace and they ignite it for us.
Elektronik ateşleyici imkansız, fünyeye güvenemeyiz ama bununla tren harekete geçtiğinde kütükleri yaktıkları zaman bomba patlayacak.
While most of the damage is internal... the electric arc that's created... can burn anywhere from 2,500 to 5,000 degrees.
Hasarın çoğu içeride olurken, elektrik akımı binlerce derecelik ısıyla yanıklara neden olur.
It's called the electric suitcase.
Elektrik çantası deniyor.
If you were in an electric chair, they would ask :
Elektrikli sandalyeye oturacak olsan, sana sorsalar :
Then you want to see electric lamps?
Işıkları mı görmek istiyorsun?
You really think we can finally build the electric suitcase?
Sence sonunda korumalı çantayı yapabilecek miyiz?
Electric Suitcase, Inc. Very, very impressive.
Korumalı Çanta A.Ş. Çok, çok etkileyici.
Okay, fellas... this is the heart and soul of The Electric Suitcase.
Pekala, beyler. Burası Korumalı Çanta'nın kalbi ve ruhu.
I think I forgot to charge my electric toothbrush.
Sanırım elektrikli diş fırçamı şarj etmeyi unuttum.
Hello, I'd like to speak to General Electric.
Merhaba, General Electric ile görüşmek istiyorum.
General Electric is not a person.
General Electric bir insan değil, hanımefendi.
Daddy, it's your son, Toby electric.
Babacığım, ben oğlun, Toby electric.
Young lady, no one... no one jokes down General Electric.
Genç hanım, kimse... kimse General Electric ile taşak geçemez.
Long enough to learn things like how a certain level of electric current can keep you from transforming.
Ne seviyede elektriğin sizin dönüşmenizi engelleyeceğini bilecek kadar uzun bir zaman.
Please, show me, Lacey, how I can pay my mortgage and the electric bills and pediatrician's appointments and summer camp.
Lütfen, ev kredisini, elektrik faturasını, doktor masraflarını ve yaz kampını nasıl ödeyeceğimi, göster bana.
An electric street lamp about ten years too early.
On yıl erken gelen bir sokak lambası.
I would get in bed the minute we got home. We had that electric blanket. It was warmer in bed together than anywhere else in the house.
Eve gelir gelmez yatağa giriyorduk çünkü elektrikli battaniyemiz vardı ve evin her yeri buz gibiyken yatakta yan yana olunca ısınıyorduk.
She's a mind reader with electric fingers and a fetish for fangers.
Elektrikli parmakları olan, zihin okuyucu vampir sevici bir şey!
With one man pulling all the strings the electric piano strings.
Tüm ipler tek adamın elinde. Elektrikli piyano çalan birinde.
Gonna do some work on my electric opera
Elektro müzik üzerine bir şeyler çalışacağım.
You electric workers'union?
Elektrikçiler sendikasına üye misin?
He'll have to be able to drive an English Electric Type 3000.
Elektrikli İngiliz 3000 modelini sürebilmesi lazım.
You were in such a rush, you forgot your toothbrush and electric razor.
Çok acele ettin, diş fırçanı ve tıraş makineni unutmuşsun.
Officers down electric unit.
Memurlar elektriği kesti.
I'm strictly an electric guy.
Ben elektrikli makine kullanıyorum.
What if it doesn't know not to pick up knives or stick its finger in an electric socket?
Bıçaklara dokunmamayı prizlere elini sokmamayı öğrenmezse ne olacak?
Did I forget to disarm the electric shield?
Elektrik kalkanını iptal etmeyi mi unutmuşum?
They've got no electric.
Elektrikleri yok.
So, you're using an electric winch over water with a minivan strapped between two canoes?
Elektrik vincini, iki kano arasına bağlı bir minivanla suyun üzerinde mi kullanacaksın?
The pioneers may not have had outboard motors, but they didn't have electric winches, either, and my plan meant I didn't have to paddle across a lake and tie up to a tree.
Öncülerin belki takma motorları yoktu, ama elektrikli vinçleri de yoktu, benim planım gölü kürekle geçip ağaca ip bağlamak değildi.
It's so far away from civilization, the electric company is not even aware there's a structure there.
Medeniyetten öyle uzak ki elektrik şirketi orada öyle bir yapı olduğunun farkında bile değil.
Think of an electric fan lying on the floor with its blades spinning.
Elektrikli vantilatörü düşün yerde dururken pervaneleri dönüyor.
He played bottleneck guitar, electric, and nobody did that.
Çelik parmaklık ile gitar çalardı. Kimse yapmamıştı bunu.
I've done the funky booty, the booty scooty, the electric rump.
Oysa en eğlenceli, en gizemli elektrik dansımı yaptım.
She was sticking electric into me head.
... kafama elektrik veriyordu.
She said, it's an electric current that does something.
"Bir şeyler yapan bir elektrik akımı." dedi.
If I deem you as sane, you'll almost certainly go to the electric chair, but if I judge you unfit to stand trial, you'll be allowed to live out the rest of your days here.
Eğer deli olmadığını söylersem, elektrikli sandalyeye gideceğin kesin gibi bir şey, ama yargılanamaz dersem de yaşamana izin verilecek ama kalan günlerini burada geçireceksin.
Do you remember the electric swirls of static electricity that were reported before the corridor opened?
Geçit açılmadan önce olduğu söylenen statik elektriğin oluşturduğu girdapları hatırlıyor musunuz?
You and I both know the variation of a magnetic field produces an electric current if the pieces of the cube are assembled in the proper order.
İkimiz de biliyoruz ki manyetik alandaki değişmeler elektrik akımını meydana getirir. Bu da küpün parçaları düzgün birleştirilerse olur.
So you're already gasping for breath when you're hit with an electric shock which compromises your system?
Sisteminizi tehlikeye atan elektrik şoka maruz kaldığınız zaman nefes almakta zorluk çekersiniz değil mi?
What is that? Speak English. Electric voice phenomenon.
Ne diyorsun sen?
An electric toaster.
Elektrikli ekmek kızartıcısı.
electrical 22
electricity 105
electrician 17
electricity crackling 52
electricity crackles 28
election 116
electro 28
electronics 32
electronic 16
elected 44
electricity 105
electrician 17
electricity crackling 52
electricity crackles 28
election 116
electro 28
electronics 32
electronic 16
elected 44