English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ E ] / Elevators

Elevators traduction Turc

805 traduction parallèle
For sure, whoever invented elevators was a great man.
Asansörü kim bulduysa dahiymiş cidden.
Go to the elevators, our bruised guest's hat down over his face.
Asansöre gidin, yaralı konuğumuzun şapkası yüzünü kapatacak şekilde.
We've got nice elevators in our building too.
Bizim binada da güzel asansör var.
We are not allowed to speak to people in the elevators.
Asansörde birisiyle konuşmamıza izin yok.
The public elevators are this way.
Halka açık asansörler bu tarafta.
To the deafening roar of the pneumatic freight elevators, the butchers and the climbers work under the heavy vapor given off by the blood of the beasts.
Basınçlı vinçlerin sağır edici gürültüsü altında kasaplar ve deri yüzücüler hayvanların kanlarından yükselen gri buhar altında çalışırlar.
You can't get it into the elevators.
Asansörlere koyamazsınız bunu.
- I got elevators...
- Asansörler...
Men in the elevators, watch the signal lights for your cues.
Asansörlerdeki adamlar, sinyal ışıkları size işaret olacak.
Stand by main elevators.
Asansörleri bekleyin.
On the next investigation we get, I hope it's got buildings with elevators in them.
Bir dahaki soruşturmamızda, umarım asansörlü binalara rast gelirim.
The elevators down to Exeter's slave quarters.
Asansörler, Exeter'in köle bölümüne gider.
He owns all those big grain elevators.
Kocaman tahıl kaldıraçları var.
Now you can see the elevators leading up to the executive offices.
Yönetim bürolarına giden asansörleri görebilirsiniz.
They're staggered by floor so 16 elevators can handle the 31,259 employees without a serious traffic jam.
16 asansör 31.259 kişiyi taşırken ciddi bir trafik sıkışması olmasın diye binayı kat kat boşaltıyorlar.
Something happens to men in elevators.
Asansöre binince erkeklere bir şey oluyor.
My sister-in-law runs one of the elevators.
Baldızım burada asansör görevlisi olarak çalışıyor.
Don Juan and Pablo emerge in the autumn sun at one of these dried up wells which go down into the infernal labyrinths by secret elevators.
Don Juan ve Pablo, gizli asansörlerle cehennemi labirentlere inen kupkuru kuyulardan birinden, sonbahar güneşinde ortaya çıkarlar.
Elevators, phone booths, that sort of thing.
Asansörler, telefon kulübeleri, bu tür şeyler.
If he can't walk in and out of elevators on his own feet, he'll have to diet.
Kendi başına asansöre girip çıkamazsa diyete girmek zorunda kalacak.
Placing bombs in elevators, fighting between neighbors, shooting point blank range.
Asansörlere bombalar yerleştiriliyordu. Komşu, komşusuyla savaşıyordu. Atış noktasından hedef görünmüyordu.
In freight elevators?
Yük asansörlerinde mi?
Children do not take the elevators, just to save a few cents.
Çocuklar birkaç kuruş biriktirebilmek için asansörleri kullanmıyorlar.
All those elevators...
Bütün şu asansörler...
Whatever happened to elevators?
Asansörlere ne oldu sanki?
From now on, I take elevators.
Şu andan itibaren asansör kullanacağım.
You see, this apartment was built before they invented elevators.
Bina yapıldığında henüz asansör icat edilmemişti.
I may never go back to elevators again.
Belki şu asansörlerden tamamen vazgeçerim.
Are the elevators synchronized?
Asansörler senkronize edildi mi?
- Third bank of elevators to the left. - Thank you.
Soldan üçüncü asansör.
Up elevators.
İrtifa dümenlerini kaldırın.
Elevators are for old people.
Asansöre ihtiyarlar biner.
- Elevators never bothered me till recently.
- Yakın zamana kadar asansör derdim yoktu.
Elevators or radiators — I forget which.
Asansör mü kalorifer mi, öyle bir işteydi.
People drown in elevators every damn day of the week.
Haftanın lanet bir gününde insanlar asansörde boğuldu.
All right. And you're sure these elevators are programmed for emergency service?
Pekala, bu asansörlerin acil durum için programlandığına emin misin?
Central core. Service elevators over here.
Servis asansörleri buradalar.
Now, if we can all move to the elevators.
Şimdi hepimiz asansörlere gidelim.
Now, these express elevators can be activated by fire, and with the probability of short circuits, the cars might stop on the floor where the fire is.
Bu ekspres asansörler yangından etkilenebilirler. Kısa devre olasılığı sonucunda, asansör yangının olduğu katta durabilir.
So, please, we'll use the scenic elevators. Over there.
Bu nedenle, şuradaki dış asansörleri kullanacağız.
Stay outta those elevators.
Bu asansörlerden uzak durun.
I'll get you one and meet you at the elevators.
Sizin için bir tane alayım. Sonra asansörde sizi bulurum.
Doc, there are the elevators.
Asansörler orada, Doktor.
The elevators.
Asansörler.
- Those elevators will take you up there.
- Asansörleri kullanabilirsiniz.
The music in the elevators is the same, even the ladies with too much makeup in the coffee shop are the same.
Asansörlerdeki müzik aynı hatta kafedeki piyasa kadınlar bile aynı.
Could he control elevators, say?
Mesela, asansörleri de kontrol edebilir mi?
The music in elevators.
Asansörlerde çalan.
I'm very big in elevators.
Asansörlerde uzmanım.
- I'll block the elevators door. - Why?
- Ben asansörün kapısını tutuyorum.
Turbo elevators inoperative.
Turbo asansörler operasyon dışı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]