Elites traduction Turc
72 traduction parallèle
Social disintegration, decay of the elites, you know.
- Sosyal parçalanma, elitlerin çürümesi.
There was a lot of radical publishing - the printing presses had just come into existence - and this disturbed all the elites on both sides of the Civil War.
Hadi gidiyoruz. Sonra görüşürüz!
It's a game for elites.
Gazetelerdesiniz aynı zamanda. İnsanlar sizin nereden geldiğinizi bu yolla öğrendi zaten.
Now, in modern times for elites, this contrary view about the intellectual life, and the media, and so on, this contrary view in fact is the standard one, I think, apart from rhetorical flourishes.
Bunun benimle değil halkı, müdahale olmadan çalışması gereken elitlerin yoluna çıkmayacak bir şekilde bir kenara itmekle ilgisi vardır. Chomsky okurlarının yorumlarında, onun kenarlara itildiği, rahatsız edici ve dik kafalı..
What I wanted to know was how specifically the elites control the media.
Dünyayı zehirlemek için profesörlüğünü kullanıyor. Biz de bunu protesto etmeye geldik. Yalanlar varken suçlamaları ciddiye almıyorum.
That's like asking, "How do the elites control General Motors"?
Entellektüeller yalan söylemede çok iyidir,... profesyoneldir.
I mean, General Motors is an institution of the elites.
Biri size yahudi düşmanı derse ne diyebilirsiniz, yahudi düşmanı değilim mi?
Elites don't control the student press, but I'll tell you something - you try in the student press to do anything that breaks out of conventions, and you're going to have the whole business community around here down on your neck,
Prof.Chomsky eleştirdiği insanları iki gruba ayırıyor gibi görünüyor : yalancılar ve saflar.
I'll give you sources where you can find thousands more. And it has nothing to do with me. It has to do with marginalising the public and ensuring that they don't get in the way of elites who are supposed to run things without interference.
Şimdi bu doktrinlerin de altını çizdiğimize göre, belli bir demokrasi algısı olduğunu söyleyebiliriz.
The question is whether privileged elites should dominate mass communication and should use this power as they tell us they must - namely, to impose necessary illusions, to manipulate and deceive the "stupid majority", and remove them from the public arena.
Kamboçya'ya karşı en büyük ABD saldırısı 1970'teki bombalamayla başladı. 1973 en şiddetli zamanlardı, 1975'e kadar sürdü.
I know more about such things than you fucking business elites.
Böyle şeyler hakkında senin sikindirik seçkin iş adamlarından daha fazla şey biliyorum.
Last night these shelves were loaded with Elites.
Geçen gece, bu raflar Elite doluydu.
Unlike America the ruling elites in Britain had always distrusted the idea of pandering to the masses.
Amerika'nın aksine, İngiltere'deki yönetici elitler kitlelere hizmet etme konusuna her zaman şüpheyle yaklaşmışlardır.
The idea that one might ask people what they themselves felt and desired and then give it to them was seen as alien to the ruling elites and to challenge their belief that they knew was best for the public.
Sağolun. İnsanlara ne hissettikleri ve istedikleri sorulup isteklerinin verilmesi, kırsalların elitleri yönetmesi gibi görülebilir. Bu politikacıların halk için en iyisini biliriz inançlarına meydan okuyordu.
They're elites, surprisingly.
Şaşırtıcı şekilde seçkindirler.
Now to the sneering elites, people round here are white trash, inbreds, rednecks.
Kendilerine seçkin diyenlere göre buradaki insanlar fakir beyazlar, cahiller.
Looks like Korea's finally one of the elites?
Böylece gelişmiş bir ülke olduğumuzu kanıtlıyoruz...
In a world full of elites, you can also find some great guys among the stupid ones.
Seçkinlerle dolu bir dünyada, aptalların arasında da bir kaç harika insan bulabilirsin.
There's a faction of elites who want the future to stay exactly as it is.
Geleceğin olduğu gibi kalmasını isteyen bir seçkinler grubu vardı.
Friedman had promised that these policies would not just make the elites richer, but they would create the freest possible societies.
Friedman'ın söz verdiği bu politikalar elit kesimi daha zengin yapmayacaktı,... ama mümkün olduğunca daha özgür toplumlar yaratacaktı.
There's a faction of elites who want the future to stay exactly as it is.
Geleceğin olduğu gibi kalmasını isteyen bir seçkinler grubu var.
At the same time, R.D. Laing was continuing his assault assault on what he saw as the corrupt elites.
Aynı zamanlarda R.D. Laing saldırmaya devam ediyordu Çökmüş elit kimi gördüyse ona saldırıyordu.
People would be liberated from the arrogant elites and state bureaucrats of the past.
Insanlar küstah elitten ve eski hükümet bürokratlarından kurtulabilirlerdi artık.
I think in both cases, with the military in the defense department, and with the doctors both here and in Britain, that you have the power of organised elites, of authority and hierarchy, and the system needed to be reconfigured
Sanırım savunma departmanında da ingilterede doktorlarla da Otorite ve hiyerarşinin organize olmuş elit ağının gücünü Ve düzeltilmesi gerken sistemi
They were liberating millions of public employees from the arrogant control of elites.
Milyonlarca kamu görevlisi kaba elit kontrolünden özgürleşmiş oluyordu böylece
Not to mention overestimating the elites.
Elit kesimin oldukça önemsendiğinden bahsetmiyorum.
Only the elites are here.
Sadece seçkin öğrenciler burada.
You're the elites!
Sizler seçkin kişilersiniz!
I want to convince the Dubai elites that it's best to buy American.
Oysa ben Dubai'nin şeyhlerine en iyilerinin Amerikan olduğunu göstereceğim.
- Air Max Elites, go for like two bills in the store.
- Air Max Elites mağazada 2 yüzlüğe gidiyor.
... the elites were worried that their crime spree might come to an end.
... seçkinler suç cümbüşlerinin sona ereceğinden endişe ettiler.
What do we elites do when we screw up?
Biz seçkinler işleri batırdığımızda ne yaparız?
Friedman had promised that these policies would not just make the elites richer, but they would create the freest possible societies, that this was a war against tirany, that capitalism and freedom went hand in hand.
Friedman'ın söz verdiği bu politikalar elit kesimi daha zengin yapmayacaktı,... ama mümkün olduğunca daha özgür toplumlar yaratacaktı. Bu zulme karşı bir savaş oldu. Kapitalizm ve özgürlük el ele ilerledi.
My friends, while we are out here dying, our government has secured the so-called elites in secret underground bunkers, to protect them from this poison outbreak.
- Dostlar biz burada can çekişirken hükümetimiz güya "elit insanlar" ı zehirlenmekten korumak için gizli yeraltı sığınakları yapıyorlar.
Our elites are gathering one after another...
Adamlarım yavaş yavaş toplanıyor.
A great many billionaires, who we would call the elites, a great many very, very wealthy people are getting crashed, burned, and eaten alive.
Çok büyük milyarderler, elit diyeceğimiz insanlar, sürüyle çok ama çok zengin insanlar eziliyor, yanıyor, canlı canlı yeniyor.
If I tell college elites to crawl, they crawl on their hands and feet.
O pisliklere sürünmelerini emrettiğimde bir köpek gibi sürünürlerdi.
By June of 2008 we had already figured out that Barack Obama was the elites'puppet of choice.
Haziran 2008'de Obama'nın seçkinlerin favori kuklası olduğunu tespit ettik.
David Rockefeller laid out the elites'ultimate goal.
David Rockefeller seçkinlerin en büyük hedefini ortaya koydu.
Through this system of deceit, the elites'criminal agenda can continue forever because the people waste all of their political energy debating the media spectacle instead of investigating the globalist agenda.
Düzenbazlık sistemiyle, seçkinlerin mücrim planları sonsuza değin işleyebilir, çünkü insanlar küreselleşmeci gündemi araştıracaklarına bütün siyasi enerjilerini medya temsilini tartışarak harcıyorlar.
Take care of those elites.
Şu Elite savaşçılarıyla ilgilenin! Ama o benim!
I think these elites who don't believe in our constitution and don't love this country should follow the laws our soldiers fought and died for and stop taking jobs away from Americans.
Sanırım yaradılış felsefemize inanmayan ve ülkemizi sevmeyen bu elitler askerlerimizin uğruna öldüğü ülkemizi Amerikalıların dışındaki insanlara satmaya çalışıyorlar.
She had "elites," the constitution, love of country, dead soldiers, immigration and jobs all in one sentence.
Elitler, yaradılış, ölen askerler ve göçmenleri aynı cümle içinde kullanabildi.
I now stand alongside the other elites of the SOS Brigade as a protector of the world.
SOS Ekibinin diğer üyeleri gibi ben de bu dünyayı koruma işinde aktif olarak görev almıştım.
I have an announcement to the elites of the Sol Braves!
SolBraves Timi'nin dikkatine!
We have educated so many elites working in various fields now. And the Ivy league in the US...
Birçok harika öğrenci yetiştirmiş bir üniversite olmalı ya da meşhur Amerikan üniversitelerinden biri.
You are the cream of the crop, so to speak. Only a handful of the elites.
Sadece bir avuç elitten, deyim yerindeyse, kaymak sendin.
Spielberg wasn't so interested in what urban elites dreamt of.
Spielberg, şehirli seçkinlerin düşleriyle ilgilenmez.
Kensington Elites Singles Night
"Kensington Elites Yalnızlar Gecesi"
the elites are in decay...
Elit tabaka bir yozlaşma içinde.
In Britain, our government has set out to create a revolution, that will free individuals from the control of old elites and bureaucracy.
Özgürce yaşayacağımız gelecekte kendi hayatlarımızı seçip, sınıflar arasında sıkışmadan yaşayabileceğiz..